Cumhuriyet muhabirleri İlayda Kaya ve Leyla Kılıç, yazı dizisinin ikinci gününde Z Kuşağından lise son sınıf öğrencisi Cef Kamhi (17), üniversite sınavına giren Elif Betül Küle (19) ve sanat tarihi okuyan Halil İbrahim Mercimek (19) ile konuştu.
Rol model olarak Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek aldıklarını söyleyen gençler, siyasilerin toplumu ayrıştıran dil kullanmasına tepki gösteriyor. Düşüncelerini yansıtırken özgür olmak istediklerini söyleyen gençler, kamuda ayrımcılık ve torpil yapılmasını kabul etmiyor.
Eğitimin öncelikleri olduğunun altını çizen Kamhi, Mercimek ve Küle, ekonomik kaygıların giderilmesini ve sosyal medyadaki özgürlüklere müdahale edilmemesini istiyor.
- Günlük rutinleri neler?
- Siyasete nasıl bakıyorlar?
- Siyasetçiden ne bekliyorlar?
- Sosyal medyayla ilgili alınan kararları nasıl karşıladılar?
- Özgürlük algıları ne?
- Eğitim onlar için ne ifade ediyor?
- Parayla ilişkileri nasıl?
- Gelenekler ve aileye bakışları?
- Meslek seçimlerini neye göre yapıyorlar?
- Rol modelleri var mı, kimler?
- İnanç meselesiyle ilgili ne düşünüyorlar?
- Nasıl mutlu oluyor, neden kaygılanıyorlar?
- Kuşak çatışması yaşıyorlar mı?
- Öncelikli meseleleri ne?
CEF KAMHİ: AMAÇ BİZİ SUSTURMAK...
Cef Kamhi, 17 yaşında lise öğrencisi bir genç. Günlerinin okul ve ev arasında geçtiğini söyleyen Kamhi, en büyük zevkinin senaryo yazmak olduğunu söylüyor. Hayalleri arasında iyi bir yazar olmak ve sinema içinde yer almak olduğunu anlatan Cef Kamhi, “Bir yandan ders çalışıyor bir yandan senaryo yazıyorum. Sinema âşığıyım. Yazar olmak ve sinemanın içinde yer almak en büyük hayalim. Onun için boş olan her anımda kendimi geliştirmeye çalışıyorum” diyor.
‘YAZMAK MUTLU EDİYOR’
Hayat akışında öğrenmenin yerinin büyük olduğunu vurgulayan Kamhi, “Değişim sadece eğitimle olur. Eğitim ne kadar iyi olursa ileride o kadar bilgili, donanımlı bir insan haline geliriz. Edindiğimiz her tecrübe bizim için bir eğitimdir. En iyi eğitimi almak istiyoruz. Mesela yazmak beni mutlu ediyor ve geleceğimi yazarak kurmak istiyorum. Ama bununla ilgili kaygılar duyuyorum. Ekonomik olarak ülkemizde bu işten ne kadar kazanç sağlayabilirim bilmiyorum. Bu durum beni endişelendiriyor” diye konuşuyor. Düşüncelerini yansıtırken özgür olmak istediğini söyleyen Kamhi, “Bunu başkalarının hayat alanlarına girmeden yapmamız gerekiyor. Sosyal medya özgürlük alanlarımızdan birisi ve sıkça kullanıyorum. Hayatımızın merkezinde yer alıyor. Sosyal medyayla ilgili alınan kararın demokrasiye bir sansür niteliği taşıdığını düşünüyorum. Rahatsız olduğumuz bir şeyi dile getirmek için sesimizi en çok duyurabileceğimiz bu alanı kısıtlamak, geriye gitmekten başka bir şey değildir. Sosyal medyaya getirilen sansür sadece bizi susturmayı hedeflemektedir” ifadelerini kullanıyor.
‘DİN SİYASETTE YER ALMAMALI’
Dinin siyasete alet edilmesini istemediğini vurgulayan Kamhi, “Ben farklı bir inanca sahibim. İnanç konusunda günümüzdeki duruş ne yazık ki negatif. Çünkü farklı yönlendirildiğini düşünüyorum. Din ülkemizdeki birleştirici değil ayrıştırıcı bir kimlik kazanmış durumda. Dinin siyasette kullanılmaması lazım. Türkiye’de din siyasetin bir numaralı konusu, bu yanlış. Bu ülkede farklı kesimlerden, farklı dine mensup birçok insan yaşıyor. Bizim Türk toplumu olarak bir arada olmamız gerekiyor” diye konuşuyor.
AYRIŞTIRAN SİYASET
Siyasilere daha kaliteli ve etkin siyaset yapmaları yönünde çağrıda bulunan Kamhi, “Ülkeyi ayrıştıran, her konuşmasında aynı şeyi söyleyen siyasetçilerden sıkıldık. Bir siyasetçiden beklentim en başta dürüst ve güvenilir olması. Çıkarı bir kenara bırakması. Bütün bu özelliklerin dışında ülkemiz değerlerini yurtdışında savunan bir kimlik içinde olmasını da isterim. Tarafların birbirine laf etmesinden çok, işlerine odaklanmalarını arzuluyorum. Birlikte çalışmaları gerektiğini düşünüyorum. Bu şekilde başarı her zaman gelecektir” önerisinde bulunuyor.
İDEALLERİYLE ATATÜRK
Kendisine rol model olarak Mustafa Kemal Atatürk’ü gördüğünü söyleyen Cef Kamhi, “İdealleri, duruşu, fikirleri, yaptıkları bizim bugünlere gelmemizdeki en büyük sebeptir” diyor. Söylenenin aksine Z Kuşağı’nın ailesiyle pek kuşak çatışması yaşamadığını anlatan Kamhi, “Tabiki yeni bir kuşak olmamız dolayısıyla düşünce farklılıkları oluyor ama ortak nokta da buluşmaya çalışıyoruz” görüşünü dile getiriyor.
HALİL İBRAHİM MERCİMEK: İŞSİZLİK, İŞSİZLİK
Halil İbrahim Mercimek, 19 yaşında, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sanat Tarihi Bölümü’nde okuyan bir genç. Şimdilerde Sinop’ta tarihi kazı çalışmaları yapan Mercimek, boş vakitlerini araştırmalarla geçirdiğini söylüyor. Aldığı eğitimi yeterli bulmayan Mercimek, “Eğitim, denince aklıma ‘ağaç yaşken eğilir’ sözü geliyor. Çünkü hayatımızın büyük bir kısmını kaplayan ve bize aslında ne kadar insan olduğumuzu hatırlatan, hayatımızın geri kalanında ne yapacağımızı belirleyen önemli bir faktör. Aldığım eğitim beni tatmin ediyor diyemem çünkü çok daha iyisi yapılabilir” diyor.
Farklı dillerin Türkiye’de öğrenilmesinin zor olduğunu anlatan Mercimek, “Dil eğitimi ülkemizin kanayan yaralarından birisi. Yaklaşık 12 sene dil eğitimi ile belki dünyada bu dil eğitimi süresinin en uzun olduğu ülkelerden birisiyiz fakat bu 12 senelik zamanı ne kadar verimli kullanabiliyoruz, muamma” diye konuşuyor.
İŞ BULAMAMA KAYGISI
Halil İbrahim Mercimek, sadece kendi alanında kalmak istemediğini ve birçok farklı alanda hedeflerinin olduğunu belirtiyor. “Ülkemizde bir alana yönelip o alanda uzmanlaşmak pek kolay değil” diyen Mercimek, “Çünkü her bölüme ve her mesleğe aynı özen gösterilmiyor. Meslek seçimimi henüz belirlemedim ama yönelmeyi düşündüğüm birkaç alan var diyebilirim. Okuduğum bölümde çalışmayı çok isterim. İnsanlar çalışmak istemediği bölümleri neden okuyup hayatlarını onun üzerine kurma hedefi içerisinde olsunlar ki? Ancak ülkemizde maalesef en acı gerçeklerden birisi de iş bulamama durumu ve gelecek kaygısı, bunun da en basit çözümü rulet oynamak. Bekleyip göreceğiz eğer bu ruletteki beyaz top bizim sayılarımızın üzerinde durursa ne âlâ, fakat topu atanların da ilkeli atması gerek. Şans oranları gittikçe bölünüyor. Bekleyip göreceğiz...” ifadelerini kullanıyor.
‘SANSÜR DOĞRU DEĞİL’
Sosyal medyanın güçlü ve insanların sesini duyurması için geniş bir platform olduğunu belirten Mercimek, getirilen kısıtlamaları ve uygulanan sansürü doğru bulmadığını belirtiyor. Mercimek, “Kuşak çatışmasını her gün yaşıyorum, binlerce kez yaşıyorum. Bizim zamanımızda ile başlayan cümlelerden hiç hoşlanmıyorum” diyor: “Her Türk genci gibi Mustafa Kemal Atatürk bu hayatta benim rol modelim. Alanıma yakın isimlere baktığımızda benim için idol alınabilecek insanların başında Celal Şengör ve İlber Ortaylı geliyor.”
SINIRLI ÖZGÜRLÜK
Özgürlüğün bir insanın yaşamını şekillendirmesinde çok büyük önem taşıdığını vurgulayan Mercimek, “Özgür bir bireyim. Göreceli olarak. Aslında herkes çizilen sınırların içerisinde özgür. Çember de gittikçe daralıyor” diyor. Halil İbrahim Mercimek, siyaseti yakından takip ettiğini sadece yakın zamanı değil, geçmişi de incelediğini söylüyor.
ELİF BETÜL KÜLE: HAYALLER İÇİN PARA ÇOK ÖNEMLİ
Elif Betül Küle, bu yıl üniversite sınavına giren 19 yaşındaki bir genç. Ailesi ve arkadaşlarıyla olmadığı zamanlarda resim çiziyor ve analog fotoğrafçılıkla ilgileniyor.
Ülkede en çok eğitim sisteminden rahatsız olduğunu belirten Küle, “Eğitim benim için yapmak istediğim şeylere hazırlanmak demek. Yurtdışında yaşamak ve eğitim almak istiyorum. Bu isteğime yönelik bir meslek seçmek istiyorum. Bu ülkede de değişmesi gereken çok şey var ama en önemlisi ve zoru eğitim sistemi” diyor.
Çizgi roman çizerliği yaparken ona katkı sunacak bir meslek dalını hayal eden Elif Betül Küle, “İş bulma kaygısı da yaşıyorum. Çünkü belli meslekler dışında iş bulmanın garantisi yok” ifadelerini kullanıyor. Gerçekleştirmek istediği hayalleri için paranın hayatında önemli bir yer tuttuğunu anllatan Küle, “Temel ihtiyaçlarımızdan tutun da eğlendiğimiz şeyleri yaparken bile paraya ihtiyacımız var. Gerçekleştirmek istediğim hayallerim için para kazanmak istiyorum” diye konuşuyor.
‘AYRIMCILIK, TORPİL OLMASIN’
“Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum beni endişelendiriyor” diyen Küle, “Ancak bunun en büyük sorumlusu yine biziz diye düşünüyorum. Bu durumda bile üretimden çok tüketim yapıyoruz. Neden benim ülkemin ürettiği bir ürünü mağazalarda bulamıyorum da yabancı markalara yüklü miktarlarda para ödüyorum? Kaliteli yerli ürünler üretmeliyiz. Gelecekten bahsedeceksek önce buna ağırlık vermeliyiz” görüşünü dile getiriyor.
Siyasetle ilgilenmediğini ama istemsizce hayatının bir parçası haline geldiğini söyleyen Küle, “Bu ülkede daha iyi yaşayabilmek ve istediğim yerlere ayrımcılık yaşamadan, torpil olmadan gelebilmek istiyorum. Siyasilerden tek beklentim bu, emeklerimizin değerinin olması” diyor.
Günlük yaşantısında özellikle aile içinde kuşak çatışması yaşadığını kaydeden Küle şunları söylüyor: “Annem ve babamın beni anlamlandıramadığı bir sürü durum var. Arkadaşlık ilişkilerimden tutun okul hayatıma, kıyafet tarzıma kadar garipsedikleri birçok nokta var. Henüz istediğim kadar özgür yaşadığımı söyleyemem. Gelenek ve görenekler toplumu olumsuz etkiliyor. Güzel olanların yanında insanı bıktıran, mutsuz edenler de var. Ve en kötüsü bunlar olmazsa olmazmış gibi davranılıyor. Ancak artık geleneklerin bir zorunluluk olmadığının bilinmesi lazım.”