ANKA Haber Ajansı’ndan Mehtap Belen’in haberine göre, adalet mekanizmasının zirvesinde bulunan önemli isimler, komisyonda yaptıkları açıklamalarda deneyimsiz hakimler tarafından alınan bazı kararların yargının itibarını zedelediğini vurgulayarak, ceza indirimi dahil birçok konuda alınan kararları kendi ailelerine dahi izah etmekte zorlandıklarının altını çizdiler.
"BİN 210 HAKİM YARGILANIYOR"
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) 1. Daire Başkanı Halil Koç, son altı yılda bin 210 hakimin görevi ihmal ve suistimalden yargılandıklarını açıklayarak, "Bunların içinde tabii, son 2016 sonrası FETÖ terör örgütü irtibatı, iltisakı nedeniyle görevden ihraç edilen hâkim, savcıların da birtakım verdikleri kararlarla ilgili şikayetler de söz konusu ve bunların terör örgütü üyesi olma saikiyle karar vermiş olması dikkate alınarak bunlarla ilgili de kovuşturma izni verilmişti ve bunlar şu ana kadar devam ediyor. Onlarla ilgili kovuşturmalar bittikten sonra da gerekli disiplin işlemi yapılıyor" dedi.
"846 HAKİME SORUŞTURMA AÇILDI"
HSK Daire Başkanı Koç, Kurul müfettişleri tarafından 846 hakim hakkında disiplin incelemesi ve soruşturmasının devam ettiğini bildirerek, "En önemli konularımızdan birisi hâkim, savcılarımızın meslek etik ilkelerine uyması, adil, sağlıklı bir şekilde karar vermelerini sağlamaktır" diye konuştu.
Koç, mahkemeler tarafından alınan kararların Yargıtay’da onanma ve bozma oranlarının da dikkate alındığını belirterek, bu kararların hakimlerin terfilerinde etkili olduğunu kaydetti.
KADIN HAKİM VE SAVCI SAYISINI AÇIKLADI
Türkiye’de 21 bin 993 hakim ve savcının bulunduğunu bildiren Koç, hakimlerin yüzde 36.3’ünün, savcıların ise yüzde 15’inin kadınlardan oluştuğunu açıklarken, sadece Sinop ili ve iki ilçede kadın başsavcı olduğunu belirtti.
"TUTUKLULUK KONUSUNDA ZORLANIYORUZ"
Komisyona bilgi veren Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı Eyüp Yeşil’de, Türkiye’de yargının içinde bulunduğu duruma ilişkin açıklamalarda bulundu.
Sözlerine, "Demokrasiye, kuvvetler ayrılığı ilkesine sonsuz inancımız var ve bu doğrultuda hakimler de kanunlara, Anayasa’ya göre karar vermek zorundadırlar” diye başlayan Eyüp Yeşil, şunları söyledi:
"Zorlandığımız hususun biri de tutukluluk konusudur. Bakın, toplumun önemli kesimi bizi şu şekilde eleştiriyor: 'Niye bu kadar uzun tutukluluk, niye tutuklu yargılıyorsunuz?'. Asıl olan tutuksuz yargılamadır ama bazı suçlarda veya bunları nasıl tutuklama olmaz bu nasıl dışarıda dolaşır şekilde, gerçekten Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde de Anayasa Mahkemesinde de en fazla da ihlal yediğimiz hususlar bu tutukluluk durumuyla ilgili.
"DENEYİMSİZ HAKİMLERDEN DOLAYI BİZİ RAHATSIZ EDEN KARARLAR VAR"
Teşkilatımız özellikle FETÖ mensubu 4 bine yakın hâkim ve savcı bu teşkilattan atılınca ki bu hâkimler, önemli mahkemelerde görev alan hâkimlerdi, bunların yerine yeniden yeni hukuk fakültesi mezunu , belki stajını bile tam yapamamış, zorunlu atama yapmak zorunda kalındı yani deneyimsiz hâkimler ki bizde yine bir söz vardır: “On yıl geçmeden hâkim yetişmez” diye en az on yıl görev yapması lazım. Yani deneyimsiz hâkimlerden dolayı gerçekten bizi de hakikaten rahatsız eden kararlar var.
"YARGI İÇİN CİDDİ BİR KAYIP"
Biz de yıllarca ağır ceza başkanlığı, ceza hakimliği yaptık. Bazen olayları televizyondan izlediğimiz zaman 'Ya bu nasıl tutuklanmaz?' diye içimizden geçiyor, sonra sosyal medyada bir yoğun bir propaganda ve bir tutuklama kararı çıkıyor, sonra da hâkim bunu tutuklama kararını infaz ediyor. Yani aslında bu yargı için de itibar açısından ciddi bir kayıp. Halbuki bu olay tutuklanacaksa baştan tutuklayacaksın. Evet, istisnalar olabilir, hatalar olabilir ama genelde de bu yolun izlenmesi de bizleri de rahatsız edici durum ama Anayasa'nın açık hükmü de 'Hâkimlere emir ve talimat verilmez.' Yani biz yargının en üst seviyesinde de olsak hiçbir konuda, hiçbir hâkime emir talimat verilmez. Yani bozma kararlarımızda bile 'Şu delilleri böyle takdir etmişsin, böyle takdir etmen daha doğru olur.' şeklinde kararlar veriyoruz.
"CEZA İNDİRİMİ KONUSUNDA HAKLI İFADELER VAR, BİZİ DE RAHATSIZ EDİYOR"
Ceza indirimi konusunda haklı ifadeler var, bizi de rahatsız ediyor. Kadın hakları özellikle kadına karşı şiddette ifade ettiğim maddelerde bir artırım nedeni var, doğrudan soruşturulması gerekiyor, çünkü bir şekilde kadını razı edip şikâyetten vazgeçtiriliyor, etkin bir soruşturma yöntemi olmuyor, bazı mahzurlar da yaratmasına rağmen fayda-zarar dengesine baktığınız zaman şikâyete tabi olmasının değil de doğrudan soruşturulması daha olumlu sonuç doğurur diye düşünüyorum
Doğru yapmaya çalışıyoruz, her kararımız mutlaka eleştirilebilir her kararımızın doğru olduğu iddiasında değiliz ama elbette ki bu sistem içinde de bu kararı düzelt, işte bireysel başvuru var, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi var, bu şekilde bu yöntemler de düzeltilebiliyor diyoruz.”
"BAZI KARARLARI AİLEME DAHİ İZAH EDEMİYORUM"
Komisyona bilgi veren Yargıtay Ceza Genel Kurul Üyesi Fatih Akdoğan’da yargının içinde bulunduğu durumu anlatırken, 84 milyonluk bir ülkede 22 bin hakim ve savcı bulunduğunun altını çizerek, alınan bazı kararları ailesine bile anlatmakta zorlandığını şu sözlerle ifade etti:
“Benim kendi ailem zaman zaman haberleri izleyip soru soruyorlar. 'Oğlum, mahkeme böyle bir karar vermiş ne düşünüyorsun, nasıl bir karar bu?' diyor, ben onlara dahi izah edemiyorum bu kararı. Klasik söylemimiz şu: Dosyasına bakmak lazım.
"TAKDİR İNDİRİMİ ZORUNLU"
Takdir indirimi lehe veya aleyhe değerlendirmesi zorunlu ama elbette hiçbir pişmanlık göstermemiş 'Yine olsa yine yaparım.' demiş bir kişiye veya eylemin işleniş şekli… İşte, hanımefendi 80 bıçak vurmuş, 70 bıçak vurmuş, kafasını kesmiş böyle bir kişiyi de TCK 62’nin uygulanmasını ben şahsi adalet anlayışım açısından yerinde görmüyorum ama bu maddeyi asla kaldıramayız . Bu madde olaysal uygulama açısından hâkimin elinde her zaman bulunmalı. Ha, bunu doğru kullanan hâkimi alkışlarız, yanlış uygulayanı da not anlamında eleştiririz, kararını bozarız.
"BAZI YARGIÇLAR KAMUOYUNU RENCİDE EDEN KARARLAR ALIYOR"
81 vilayet, herkes yetiştiği coğrafyanın, kültürün ahlaki bakış açısını, değer yargılarını beraberinde getiriyor. Eski Yargıtay Başkanımız Sami Selçuk’un, çok güzel bir sözü vardı: 'Hâkimin tarafsızlığı ve bağımsızlığı sadece üçüncü kişilere karşı değildir, hâkimin tarafsız ve bağımsızlığı aynı zamanda kendi değer yargılarına karşıdır. Hâkim, en karşı çıktığı, kendisine en aykırı gelen davranışı bile yeri geldiğinde hukuksal bakış açısıyla değerlendirmeli, hoşgörüyle yaklaşabilmeli' derdi. Ben de bu görüşe aynen katılıyorum. Ama değer yargılarımızı, maalesef, bazı meslektaşlarımız cüppesini giydiği zaman bırakamıyor gerisinde ve bazen böyle hatalı, kamuoyunu rencide eden kararlar oluyor, buna da elbette çok fazla itibar etmiyoruz.”