Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Yıldızkoy'dan yükselen bu sese kulak verin... 'Telafisi imkansız projeden bütünüyle vazgeçin'

Gökçeada'nın ünlü koyu Yıldızkoy'un imara açılma tehlikesine karşı kurulan Ada Dayanışması, ilk büyük etkinliğini yine Yıldızkoy'da yaptı.

Toplumsal.com.tr'de yer alan habere göre; Türkiye'nin ilk ve tek 'Sualtı milli parkı' Yıldızkoy'un imara açılma planlarına karşı bir araya gelen Gökçeadalılar, Ada Dayanışması ismiyle bir platform kurdu. Ada Dayanışması'nın ilk büyük etkinliğiyse bugün Yıldızkoy sahilinde "Yıldızkoy'da Bir Gün" adıyla yapıldı.

Burada kurulan sahneyle İstanbul'dan gelen müzisyenler Ezgi Ceylan, Şenol Aktürk, Alihan Erdoğan ile adalı müzisyenler Kemal Yazgan ve Yunus Aydoğan'ı buluşturan Ada Dayanışması, Yıldızkoy'un imar planlarına karşı imza kampanyası başlattı. Ayrıca Dayanışma adına, Yıldızkoy'daki imarlaşmanın olası sonuçlarına dair de uyarıların sıralandığı bir basın açıklaması okundu.

Bugün saat 13:00'te Yıldızkoy'da bir araya gelen ve adalıların el emeğiyle yaptığı 'Yıldızkoy'a dokunma' yazılı pankartı sahilde açan Ada Dayanışması adına basın açıklamasını Toplumsal Haber'in de genel yayın yönetmeni olan Serdar Nâzım Yüce okudu. Yüce, sözlerine Yıldızkoy'un imar planlarının yeni olmadığını anlatarak başladı. 2010'dan bu yana bir sürecin ısrarla devam ettirildiğini vurgulayan Yüce, 2015'te Yıldızkoy için verilen 'konut gelişim alanı' kararından sonra imar planının son halinin bu yıl Ekim ayında Gökçeada Belediye Meclisi'nden geçtiğini hatırlattı.

"Bugün artık Türkiye’nin en küçük yerleşim yerlerine bile ulaşmış olan rant politikaları, Kuzey Ege Denizi’nin ortasında yer alan ve doğal güzellikleriyle adından söz ettiren Gökçeada’yı da dört bir yandan kuşatmış durumda. Öyle ki, bugün bu politikaların ayak sesleri, Gökçeada’da bulunan ve Türkiye’nin tek ‘sualtı milli parkı’ Yıldızkoy’a kadar ulaştı" diyen Yüce, koyun su altı zenginliğini gelecek nesiller için korumanın bir yurttaşlık görevi olduğuna vurgu yaptı.

'BİR AN ÖNCE BU HATADAN DÖNÜN'

Adanın biyolojik çeşitliliğinin tehdit altında olduğunu belirten Yüce, sözlerini şöyle sürdürdü:

Etrafındaki mevcut yerleşim yerleri ve turizm tesislerinin atık suları, altyapı yetersizliği ve kıyı şeridine atılan çöpler bile son yıllarda Yıldızkoy’daki biyolojik çeşitliliği tehdit etmektedir. Geçtiğimiz yaz, atık sular ve küresel ısınma ile birlikte artan deniz suyu sıcaklıkları deniz salyası gibi mikrobiyolojik felaketleri Yıldızkoy’a kadar getirmiş, altyapı eksikliği sebebiyle zaten hassas olan su altı canlılığı bu felaketten olumsuz etkilenmiştir. Doğanın bütün bu haykırışları göstermektedir ki; insan nüfusu ve etkileri ekosistemin taşıma kapasitesinin artık çok üstündedir. Bizlerin bunu fark etmemiz ve bir an önce bu hatadan geri dönmemiz gerekmektedir. Onaylanan bu imar planının uygulamaya konulmasının bölgedeki nüfus ve atık birikimini hızla artıracağı ve deniz ekosisteminin tamir edilemeyecek şekilde zarar göreceği bilimsel temellere dayanan bir gerçektir.


'TESCİLLİ DEĞERLERİN YOK OLMASINA ZEMİN HAZIRLAYACAKTIR'

Yıldızkoy'un ayrıca sahip olduğu mera alanlarıyla, kuzey-güney rüzgarına izin veren vadi yapısıyla hem hayvancılık hem tarımsal üretim hem de arıcılık için elverişli flora ve coğrafi koşulları barındırdığının altını çizen Serdar Nâzım Yüce, "Böyle bir alanda ortaya çıkacak olası yapılaşma ve bu yapılaşmanın beraberinde getireceği kirlilik adaya mal olmuş organik ada sıfatının zedelenmesine, Gökçeada kuzusu, Gökçeada arısı gibi tescilli değerlerin yok olmasına zemin hazırlayacaktır" dedi.

5 BİN YILLIK TARİH

Basın açıklamasında Yıldızkoy ve çevresinin arkeolojik değerine de şu ifadelerle vurgu yapıldı:

Yıldızkoy mevcut lokasyonu ile her şeyden önce tescilli arkeolojik alanların yer aldığı bir bölgede bulunmaktadır. Antik İmbros şehrinin Yıldızkoy’u da içine alan geniş bir alanda yayılım gösterdiği bilinmektedir. Yıldızkoy, M.Ö. 3000’lere tarihlenen ve yıllardır bilimsel kazılara devam edilen Yeni Bademli Höyüğü’nün etkileşim alanındadır. 5 bin yıl kadar önce Yenibademli Höyük’e kadar girinti yapan bir koy olduğu düşünüldüğünde, Yıldızkoy, Kaleköy ve Eski Bademli tepeleriyle birlikte denize doğru bir burun oluşturduğu için arkeolojik araştırmalarda bu alanlar bütünsel olarak ele alınmalıdır. Bu özellikleriyle 3. Derece Arkeolojik Sit alanı sınırlarında tanımlanan Yıldızkoy’un koruma kararları kapsamında olduğu asla unutulmamalıdır.

ADALILARIN NEFES ALDIĞI BİR HAFIZA MEKANI

Aynı zamanda Yıldızkoy'un adalıların denize ulaşımı için de büyük bir imkan sunduğuna değinen Yüce, "Deniz ekosisteminin çeşitliliği ve özgünlüğü, toprağının değeri ve zengin arkeolojik varlıklarının yanı sıra Yıldızkoy, aynı zamanda ada merkezinden taşıt bile kullanmadan ulaşılabilen tek kıyı olması sebebiyle de adalıların çocuğuyla-genciyle-yaşlısıyla denize girebildiği, nefes alabildiği, birbiriyle buluşabildiği bir müşterek mekandır" ifadelerini kullandı ve "Bunları yok etmeye, ne kimsenin hakkı olabilir ne de yetkisi" dedi.

ADANIN ALTYAPISI ZORLU SINAVLAR VERİRKEN...

Pandemi boyunca Gökçeada’nın değerinin daha iyi anlaşıldığını belirten Serdar Nâzım Yüce, "Şehirlerde kapalı kalınan salgın günlerinde, temiz havası, denizi ve sakinliği ile Gökçeada, Türkiye’deki pek çok insan için 'nefes alınan' bir yere dönüştü. Ancak bunun yansımaları geçtiğimiz yaz gözle görülür şekilde ortaya çıktı ve adanın su, enerji, kanalizasyon gibi altyapı hizmetleri birçok açıdan yetersiz kaldı. Kaldı ki; adanın çöp ve geri dönüşüm sorunu henüz çözülememişken yeni alanların imara açılmasının bu sorunu daha da derinleştireceği aşikardır. Adanın mevcut altyapısı, enerji, temiz su, ulaşım gibi temel konularda bile zorlu sınavlar verirken, Yıldızkoy gibi eşsiz bir güzelliği imara açmaya kalkmak ve de bu imar projesinin bir çevre felaketine yol açmayacağını savunmak en hafif deyimiyle halka gerçeği söylememektir. Bundan acilen vazgeçin" şeklinde konuştu.

'ÇILGIN PROJELERE DOYDUK'

İmar sürecinin başından beri konuyu gündeme taşıyan basın emekçilerine ve Türkiye'nin her yerinden ses çıkaran binlerce yurttaşa bir kez daha teşekkür edilen açıklamada, doğa için direnenler de unutulmadı. Serdar Nâzım Yüce, Kuzey Ormanları'na, Kaz Dağları'na, Alakır Nehri'ne, Artvin Cerattepe'ye, İkizdere'ye, Ressam Gökçe Erhan nezdinde Çamburnu direnişine Gökçeada'dan selam yollayıp "mücadelemiz aynıdır" dedi.

Açıklama "Çağrımız projenin hem Ankara ve Çanakkale’deki hem de ada yerelindeki sorumlularınadır. Bu ülke de, bu ada da ‘çılgın projeler’e yeterince doydu; gelin yarınları da düşünün ve bu telafisi imkansız projeden bütünüyle vazgeçin" sözleriyle ve "Yıldızlarımızı soldurmayın, Yıldızkoy’a dokunmayın!" sloganıyla son buldu.

ADA ŞARKILARIYLA DİRENİŞ
Açıklamanın ardından etkinlik katılımcılarının imece usulü kurduğu sofrada yemekler yenilip çaylar içildi. Çocuklar için atölyelerde günboyu etkinlikler sürdü.

Ardından İstanbul'dan gelen müzisyenler Ezgi Ceylan, Şenol Aktürk, Alihan Erdoğan'ı adalı müzisyenler Kemal Yazgan ve Yunus Aydoğan'la aynı sahnede buluşup Türkçe ve Rumca ezgiler seslendirdi.

İmar planlarına karşı başlatılan imza kampanyası için açılan masada gün boyu imza toplanan "Yıldızkoy'da Bir Gün" etkinliği, adaların Yıldızkoy'u temizlemesinin ardından son buldu.

İşte buluşmanın fotoğrafları:

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER