29 Ekim 1925
Ankara’nın soğuk bir akşamında, Şefika Hanım’ın sesi yankılandı: Eyvah Paşam yere kapaklanıyoruz!
Ve öyle de oldu. Atatürk, yeni cilalanmış parke zeminde kayarak yere düştü, ancak zarif bir hareketle güvenli bir iniş yaptı…
Düşerken, yanında bulunan hanımefendiyi korumak için onu kollarıyla sarmaladı, ancak bu sırada Ruşen Eşref Bey ve eşi Saliha Hanım da onların üzerine düştü.
Şefika Hanım, utanç ve gururu, kibir ve neşeyi aynı anda yaşarken, yüzü kızararak gülümsemeye devam etti…
Etrafındakiler telaş içindeydi. Atatürk, Şefika Hanım’ı nazikçe yerden kaldırıp güvenli bir şekilde yatırdı ve ardından hızla ayağa kalkarak, gülümseyen Şefika Hanım’ı elinden tutup kaldırdı.
Bu sırada, Ruşen Eşref ve Saliha Hanım da ayağa kalkmaya çalışırken, Atatürk onlara nazik bir reverans yaparak sordu:
- İyi misiniz Şefika Tavariş, umarım zarar görmediniz?
Atatürk, Şefika Hanım’a genellikle Rusça’da arkadaş anlamına gelen ‘Tavariş’ diye hitap ederdi. Şefika Hanım’ın cevabı, baloya katılanlar arasında şaşkınlık yarattı:
- Ah, ne olacak ki? Sadece bir düşüş yaşadık…
Elini havaya kaldırıp, duran müziği yeniden başlattı ve Şefika Hanım’ı kibarca kolundan tutup, eşi Falih Rıfkı Atay’ın yanına götürdü:
- Affınıza sığınıyorum Falih, kötü bir düşüş yaşadık ama eşinizi güvende getirdim. Şimdi sıra sizde, hadi dansa katılın…
Falih Rıfkı Atay, aldığı bu ani davetiyle şaşkınlığını gizleyemedi. “Bu dans nereden çıktı?” diye düşündü Şefika Hanım’ın şen kahkahalarını duyarken:
“Oysa her şey ne kadar da güzel başlamıştı. Cumhuriyetimizin ikinci yılını kutlayacaktık ve mutlu bir şekilde eve dönecektik…”
Atatürk onlardan ayrılırken, Falih Bey eşine dönüp sordu:
“Yine bir yaramazlık yapmadın değil mi Şefika, bizi zor durumda bırakmadın?”
Şefika Hanım hemen cevap verdi:
- Ne münasebet Falih! Çok eğlenceliydi. Gazi Paşam ne kadar da becerikliymiş, hemen kaldırdı bizi. Hem benim hem de onun suçu yok, bu eski binanın talihsizliği…(Bu bina Ankara Devlet Resim ve Heykel Müzesi’dir ve o zamanlar eski bir Ermeni okulu olarak kullanılmaktaydı.)
Bu arada Ruşen Eşref Ünaydın, Atatürk’ün peşinden koştu ve ona yetişti, “Gazi Paşam, yere düşmenizin sebebi benim dikkatsizliğimdir. Parkede kaydım ve Saliha Hanım’ın üzerine düştüm, sonrasında olanlar oldu. Hatalarımız için özür dileriz…” dedi.
Atatürk gülümsedi, başıyla selam verdi ve “Önemli değil, hadi büfede bir şeyler içelim…” dedi. Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’ya dönerek, cebinden çıkardığı 5 liralık altını gösterdi (Cumhuriyet’in 2. Yıl dönümü için bastırılan para) ve “Harika olmuş, tebrikler” dedi.
Şefika Hanım yeniden dans pistine döndü. Eşi Bolu Milletvekili Falih Rıfkı’yı kolundan çekerek dans eden kalabalığın içine sürükledi…
Gecenin sonunda, Cumhuriyet’in ikinci yıl dönümü coşkuyla kutlandı ve Şefika Hanım ile Falih Rıfkı Atay, uyuyan kızları Mina’nın (Mina Urgan, Falih Rıfkı Atay’ın üvey kızıdır) başucunda gülümseyerek evlerine döndüler…