Bu pazar İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde İYİ Parti’nin, İstanbul Adayı Buğra Kavuncu için düzenlediği lansmana katıldım. Aynı kongre salonunda AK Parti’nin de CHP’nin de toplantılarını izlemiştim. Daha önceki seçim süreçlerinde İYİ Parti’nin de toplantılarını izlemiştim. Gözlemlerimi aktaracağım size. Bazı şeylerin beklendiği kadar değişmediğini, bazı şeylerin ise gözle görülür bir şekilde "değiştirildiğini" anlatacağım.
O merkezin otoparkına, karşılama holüne ve salonuna hiç bu kadar rahat girdiğimi görmedim. Arabamı otoparka rahat koydum ve mesafeyi rahat yürüdüm. Toplantı başlangıcı 1 saat sarktı. O sürede salon doldu. Salonun geç dolması bir anlam ifade edebilirdi ama toplantının coşkusu çok üst seviyedeydi. Gençler adeta "Çarşı" grubu gibiydi.
Uzun zaman sonra bir siyasi parti toplantısından medyaya bu kadar önem verildiğini ama medyanın bu kadar önem vermediğini gördüm. Kapıdan karşılanıp, Genel Başkan'ın hemen arkasındaki sıraya oturtulan, istekleri sorulan, sürekli yanlarında görevlilerin onların istediklerini yaptığı gazetecilere hürmet büyüktü. Gittiğimde tabii ki ilk Ruşen Çakır’ı gördüm.
"Ruşen abiyi hepimizin örnek alması gerekir" diye de tweet attım. İsmini sayabileceğim; Kübra Par, Nevzat Çiçek, Sevilay Yılman, Taha Hüseyin Karagöz, Deniz Gez’in dışında en fazla 3 gazeteci daha gördüm diyebilirim. Frekans üzerinden canlı yayın giren kanallar kısa süreli olmuş ama benim yaptığım KRT TV yayını dışında canlı yayın yapan kimse olmadı.
Genel başkan yardımcıları ve Aday Buğra Kavuncu ile röportajlar yaptık. Yaptık ama herkesin de dikkatini çektiği için sordum ilgililere ve basın davetli listesini gördüm. Gelen gazeteciler dışında ismi bilinen yahut bilinmeyen herkes çağırılmıştı. Her kanala talep gönderilmişti. Ancak yayın yapılması için ayrılan koca salonda bir tek ben ve kameraman arkadaşım Gencer Keten vardı.
Yaptığımız röportajlarda ilgili isimler sormadan dahi bu konuya değindiler ve ‘’Partimizin içine el atıyorlar. Karıştırmak istiyorlar. İlçe başkanlarımızla irtibat kuruyorlar. Medyadan engelliyorlar. Hem yandaş medya hem diğerleri ambargo uyguluyor ama tabanımız hür ve müstakil kararımızın arkasında. İlk başta anlatamadık ve anketlerde bir oy kaybı yaşadık ama şimdi toparladık ve hedefe gidiyoruz’’ dediler.
Seçim için hazırlanan şarkılarda, sloganlarda, Akşener’in konuşmasında hep iktidara ve muhalefete eleştiriler ve üçüncü yol vurgusu vardı. ‘’Ne illet ne de zillet’’ diye inleyen ezgi, iki kutuplu siyaseti reddeden pankartlar, ‘’iktidar iktidar koltuğunu, muhalefettekiler de o koltukları korumak istiyor ama milletin derdiyle kimse ilgilenmiyor’’ diyen ve İmamoğlu’na yönelik, ‘’Eli genel merkezde, gözü başka makamlarda, vakit buldukça da İstanbul’da’’ diye çok ağır konuşan bir Akşener gördük. Genel manada bu seçimi 2028’e yürüyüşün seçimi olarak görüyorlar.
Toplantıdaki en büyük şansım hemen arkalı önlü oturduğum insanlarla gazetecilik merakı ile tanışma hikayem oldu. Protokolde görünce sohbet ettiğim çok tatlı ve samimi insanlar İBB Adayı Buğra Kavuncu’nun annesi, babası ve halasıymış. Kendileri ile sohbet ettim, anı olarak fotoğraf çektirdim.
Buğra Bey’e olan güven ve gururları yüzlerinden okunuyordu ve sorduğumda söylediler.
Her şeyini insanlara ve inandığı değerlere hizmet için ayırdığını söylediler. Çok çalışıyormuş ama onları ihmal etmiyormuş. Kazanacağına olan inançları tam ve Buğra Bey konuştukça hep birbirlerine dönüp nasıl gurur duyduklarını gösterdiler.