BIST 100 9.285 DOLAR 34,48 EURO 36,42 ALTIN 2.954,21
11° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

İmamoğlu istediğini şu ana kadar aldı! Şimdi önünde kritik bir eşik var

Doğal afetlerde, felaketlerde, şehitlerimiz olduğunda siyaset yazmıyorum. Siyasetin bir anlamının olmadığı zamanlar çünkü. Fakat Erzincan’da toprak altındaki 9 can kimsenin umurunda değilse ve herkes bu işin üzerinden siyaset yapıp oy peşine düşerse ben de yazmak durumunda kalırım. Herhangi bir taraf belirtmiyorum. Herkes yaptı bunu ve ben hepsinden beriyim.

Yazımızın konusuna geçersek;

Bu hafta birkaç ankete rastladım. Kamuoyuna açıklananlarla açıklanmayanlar arasında çok fark olmaması anketçilerin 14 Mayıs rezaletinden ders aldığını gösteriyor.

Şunu söylemeliyim ki İstanbul’da İmamoğlu şu ana kadar istediğini alıyor gibi. Alıyor da 2019 ikinci seçimdeki gibi fark mı atıyor? Ya da İstanbul’da önde olan Antierdoğanizmin tek başına lideri mi oluyor? Hayır. Ama istediği algıyı yerleştirmiş ki kendi oy tabanını oluşturan ama bu seçimde ittifak yapmayan muhalefet partilerinin tabanlarının hepsini yarı yarıya bölmüş durumda. Bu da onu kafa kafaya yarışın içinde tutuyor ve bize şunu söylüyor, ‘’Eğer bu atmosfer devam ederse oy tabanını kendinde konsolide etmeye devam edecektir’’

Murat Kurum oyunu alıyor. Cumhur İttifakı’nın oyunun neredeyse tamamı onda konsolide olmuş durumda. Yeniden Refah Partisi beklenen kopmayı henüz sağlamadı. İmamoğlu’nun işine yarayan ‘’Genel seçim atmosferi’’ İstanbul’da Yeninden Refah’ın çıkardığı aday konusunda Murat Kurum’a yaradı.

Dem Parti seçmeni yarı yarıya bölünmüş durumda. Nerede konsolide olurlarsa seçimin sonucu ona göre değişecek gibi duruyor. CHP ve İYİ Parti’de yaşanan istifalar ve bölünmelerin de az da olsa etki edeceği İstanbul’da anketlerin tamamı yüzde yarım puanlarla İmamoğlu ile Kurum arasında değişen birincilikler gösteriyor. Yanılma paylarıyla düşünülünce berabere diyebiliriz.

Sisi ile kavganın devam etmesi kimin işine yarar?

Türkiye ile Mısır Mursi’nin darbe ile devrilmesi ve ölüme götürülmesiyle adeta iki hasım ülke haline geldi. Bu süre zarfında ABD, İngiltere, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Fransa Doğu Akdeniz’deki enerji alanlarını Türkiye’yi dışarda bırakarak ve Mısır’ı kullanarak kapattı.

Suriye yıkıldı. İsrail nüfuz genişletti ve Gazze’yı yutma politikasını savaş haline getirdi. Bölge ticaretinin gelişme hızı yavaşladı. Gerçi Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu, “Türk yatırımcılar olarak Mısır’daki yatırımlarımıza hiçbir zaman ara vermedik” demişti. Türk şirketleri, Mısır’a iki milyar doların üzerinde yatırım yaptı. Türk müteahhitler, Mısır’da 900 milyon dolar değerinde 26 proje tamamlarken, yaklaşık 75.000 Mısır vatandaşına istihdam sağladı ama tüm bunlar bir gelişme hızı değil, 2007 yılındaki serbest ticaret anlaşmasının yürürlükte olması sebebiyle gerçekleşti.

Türkiye’nin dış politikada normalleşme döneminin avantajlarını ticaret alanında yaşıyoruz. Ancak daha önemli olanı ise bir dönem sokulduğumuz dar Müslüman Kardeşler siyasetinden kurtulmamız oldu. Bu da ülkemizin tüm bölge ile olağan bir ilişki geliştirmesine yaradı.

Mısır ile normalleşme sadece Türkiye Mısır ilişkilerini, Doğu Akdeniz anlaşmazlıklarını, ekonomik ivmeyi, bölgesel sorunların çözümünde diyaloğun artışını, Mısır’ın iç işlerindeki en önemli aşılmaz sorun olan muhalefetin Türkiye’den gördüğü desteğin azalmasını -ki bu Mısır’ın bir numaralı beklentisi- sağlamayacak aynı zamanda Libya’da bizim desteklediğimizin Ulusal Hükümet’in karşısındaki Hafter güçlerini destekleyen Mısır’ın üzerinden Libya sorununun çözümüne de bir yol açacak.

Diyalogdan zarar gelmez. Kavganın kazananı olmaz. İç politikaya malzeme edilen dışişlerinin acısını çektik. Şimdi de o günlerde söylenen sözlerin gündeme gelmesi kimseye yaramaz, beyhude çocuk oyunlarıdır.