2002 ve 2008’den sonra 2016, 2020 ve şimdi de 2024 turnuvalarına katıldık.
Her zaman yarı final oynayamayız. Her zaman başarılı olamayız ama 2002’de “Bir oluruz” 2008’de “Yer gök inlesin” gibi şarkılarla, ülke genelindeki atmosferle ortaya bir coşku koymuştuk.
Bunları kaybetmemiz çok kötü.
Takımdan aldığımız elektrik farklıydı.
Bülent cesur yürekti.
Hasan deliydi.
Ümit saçları kazımıştı.
Tuncay köşe bayrağını deparla değiştiriyordu.
Sabri, Lahm’ın içinden geçiyordu.
Semih susturuyordu.
Rüştü her ikisinde de bizi ateşliyordu.
Şenol Hoca da Fatih Hoca da saha kenarında sadece takımı değil milyonları motive ediyordu.
Bu jenerasyon kabul ediyorum ki diğer ikisinden de daha çok şey vadediyor. Bu turnuvada çok gençler ama bir sonrakinde ya da daha sonrakinde tarih yazacaklar ama biz bu futbolculara o Milli Takıl ruhunu vermezsek kupa alsalar dahi Emre Aşık’ın sargılı kafasını, İlhan Mansız’ın kendi adıyla müsemma hareketini özleyeceğiz.
Bu ruh kaybının başlıca müsebbibi rahmetli Hasan Doğan sonrası federasyonlardır. Siyasetten icazet bekleyen, futbolla değil çimentoyla işi olan federasyonların Türkiye’ye verebileceği hiçbir şey yoktur. Kendini Türk Futbolundan üstün gören eski futbolcuların egosunu tatmin etmeye yarayacak, geçmiş başarısı olmayan yabancı hocaları getirmekle kalitesizliklerini gizlemeye çalışmalarını kimse yemez.
Turnuva bittikten sonra illaki birçok dosya açılacaktır. Bu pırlanta jenerasyonu ruhsuz bırakanlar toplum vicdanında yargılanacaktır.