Kimdir bu Süleymancılar?

Süleymancılara ait yurtlarda yaşanan skandalların ardı arkası kesilmiyor. Son olarak Antalya Alanya'da bir yurtta çocukların şiddet ve istismara maruz kalması gündemin öne çıkan başlığı oldu. Kamuoyunu derinden sarsan bu olay sonrası tüm gözler Süleymancılara çevrildi. Bu yazımızda kuruluşundan bugüne Süleymancıları mercek altına aldık.

Cemaatin temelleri 1920'li yıllarda atıldı

Süleymancılığın veya kendi deyimleriyle Süleymanlılığın kurucusu olan Süleyman Hilmi Tunahan, 1888 yılında Silistre'de doğdu. İlk öğreniminin ardından İstanbul'a gelip din eğitimi alan Tunahan, 1920 yılında Daru'l-Hilafeti'l-Aliyye medresesinde öğretmenlik yapmaya başladı.

1924 yılında medreselerin yasaklanması sonrası Süleyman Hilmi, 520 müderris ile gizli bir faaliyet yürütme kararı aldı. Süleyman Hilmi, müderrislere Türkiye'nin her tarafına gitmeleri ve gittikleri yerlerde gizli din eğitimleri vermeleri talimatı vererek cemaati kurma yolunda ilk adımını attı.

Süleyman Hilmi, bir taraftan gizli faaliyetlerini yürütürken bir yandan da İstanbul'da vaizlik görevine devam ediyordu. İstanbul dışında farklı yerlerde de vaizlik yapan Süleyman Hilmi, birçok defa yasadışı din eğitimleri verdiği için gözaltına alınmıştı. 1943 yılında ise vaizlik yetkisi elinden alındı.

Bu süreçte gizli eğitimler vermeye ve etrafındaki çemberi büyütmeye devam eden Süleyman Hilmi, 1949 yılında Kuran kurslarına yasal iznin çıkması ile aradığı fırsatı bulmuş oldu ve 1951 yılında İstanbul Kısıklı'da Çamlıca tepesine yakın bir yerde (Belki de yakın zamanda açılan Çamlıca Cami o gün ki kursun temeli üzerine kuruldu. Kim bilir!) ilk kursunu açtı.

Süleyman Hilmi Tunahan'ın adı artık iyiden iyiye bilinmeye başlanmıştı. Tunahan, 1957 yılında Bursa Ulu Camii'nde minareye yeşil bayrak çekme ve minbere kılıçla gelme hadiselerine isminin karışması sonrası bir süre tutuklu kaldı.

Tutukluluğunun ardından tekrar Kısıklı'ya dönen Hilmi Tunahan, inşa ettirdiği 9 evde din eğitimi verdi. Süleyman Hilmi'nin 1959 yılında hayatını kaybetmesi sonrası cemaatin başına damadı Kemal Kaçar geldi.

Kaçar döneminde cemaat giderek büyüdü. 1949'dan 1975 yılına kadar cemaat mensupları büyük çoğunluğu Ege ve Akdeniz'de (Manisa ve Antalya başı çeken iller) olmak üzere yüzlerce Kuran kursu açtı. Ancak bir bölümü yasadışı olduğu için bir bölümü de 'Kur'an Kursları Yönetmeliği'ne aykırı olduğu gerekçesiyle kapatıldı.

Bunun üzerine yeni bir yol bulundu. 'Kurs ve Okul Talebelerine Yardım Dernekleri Federasyonu' adı verilerek kurulan bu yeni organizasyon ile cemaat 1500'den fazla dernek, yurt ve kurs ile günümüze kadar varlığını sürdürdü.

Kaçar'ın 2000 tarihinde vefat etmesi sonrası yerine Arif Ahmet Denizolgun geçti. Denizolgun'un ölümünden sonra ise cemaatin başına Alihan Kuriş geldi.

Nasıl örgütleniyorlar?

Süleymancılar, Türkiye'nin 81 ilinde örgütlüler. Bu örgütlenmenin başında 'Lider' var. Onu sırasıyla Türkiye sorumlusu, Bölge Sorumluları, İl Sorumluları takip ediyor. Tabi bu cemaatin kendi içindeki mahrem örgütlenme hiyerarşisi... Resmi örgütlenme ise Federasyon Başkanı, Dernek Başkanları ve Pansiyon Müdürleri şeklinde oluyor.

Pansiyon müdürlerinin ve hocalarının belirlenmesi ve illere atanması il sorumlusunun teklifi ile bölge sorumlusunun onayından geçer. İl sorumluları bölge sorumlularına, bölge sorumluları da Türkiye sorumlusuna bilgi vermek ve verilen emirleri yerine getirmek zorundadır. Tüm bunlar tabii ki lidere kayıtsız ve şartsız biat ederler.

'Allah'ın en özel kullarının sonuncusu'

Süleymancıların dini ritüelleri de kendilerine has özellikler taşır. Mavi takke giyilerek yapılan zikirlerde Süleyman Hilmi'den 'Allah'ın en özel kullarının sonuncusudur’ diye bahsedilir ve ‘Üstad’ denir. Allah'tan gelen nurun Süleyman Hilmi vasıtasıyla kalplere dağıtıldığına inanılır..

O yurt ve kurslarda çocuklar neler yaşıyor?

Süleymancılar, yurtlarında barınan çocuklara İslam dinine sadece kendilerinin yöntemleri ile hizmet edilebileceğini ve Süleyman Hilmi'nin kendilerine biat edenlerin isimlerini arşta okuduğuna inandırmaya çalışırlar.

Çocuklar, sıkı disiplin altında yurtlarında barınıyorlar. Kot pantolon giymemek, futbol oynamamak, televizyon izlememek, şarkı dinlememek gibi bazı yasaklar uygulanıyor. Öte yandan çocukların dışarıya yurtlar veya kurslar ile ilgili konuşulmasının günah olduğu çok zor da kalınırsa yalan söylemenin ise günah olmadığı telkin ediliyor.

Siyaset ile ilişkiler

Bir cemaatten bahsederken siyasetle olan bağından bahsetmezsek eksik kalır. Milli Görüş hareketi ile hiçbir zaman yan yana gelmeyen Süleymancılar 70'li yıllarda Adalet Partisi'ni, 80'li yıllarda ANAP'ı, 90'lı yıllarda ise Doğru Yol Partisi'ni destekledi. AK Parti ile ise bir küskün bir barışık devam ediyordu.

Süleymancılar, FETÖ gibi devlet mekanizması içinde direkt yer almadı. Ancak devletin 'zenginleştirici' gücünden faydalanmaktan geri durmadı. Oy deposu olan ve kendilerine biat eden milyonlarca mensubu bulunan Süleymancılar, bu potansiyeli bol sıfırlı anlaşmalar ile kullandı.

Unutmayalım!

Yazıyı bitirirken Süleymancılar ile ilgili bazı tarihleri ve olayları tekrar hatırlayalım. Siyasi hırslar uğruna yaptıklarına göz yumulan ve çoğu zaman da yol verilen bu yapıların nasıl acılara sebep olduğunu unutmayalım.

1 Ağustos 2008 - Konya'nın Taşkent ilçesinde bulunan Özel Boğaziçi Öğrenci Yurdu'nda LPG patlaması oldu. Yaşları 12 ila 16 yaş arasında değişen 18 kız öğrenci hayatını kaybetti.

22 Ağustos 2015 - Kütahya'daki Özel İkizhöyük Ortaöğrenci Erkek Öğrenci Yurdu'nda kalan abisini ziyarete giden 12 yaşındaki erkek çocuk yurt müdürü tarafından mutfakta çalıştırılmaya zorlandı. Kolunu kıyma makinesine kaptıran çocuğun kolu koptu.

29 Kasım 2016 - Adana Özel Aladağ Tahsil Çağındaki Talebeleri Yardım Derneği Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu'nda yangın çıktı. Kaçak olan o yurtta 11 öğrenci hayatını kaybetti.