Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Yavaş, iktidarın 'yedek güçleri'ne dikkat çekti: Bu sefer televizyona kim çıkacak?

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Antalya’nın Kepez ilçesinde konuştu. AKP iktidarına seslenen Yavaş “Seçime gidildi, baktı seçim kazanılamayacak, yedek kuvvetlerini sahaya sürdüler. Yedek kuvvetleri kim? Osman Öcalan ve İmralı’dan gelen mektup. Bunu niye söylüyorum? Şimdi yine seçime gidiyoruz, yine aynı suçlamalar. Bekliyoruz yedek kuvvetleri. Bu sefer televizyona kim çıkacak, bu sefer mektup nereden gelecek?' sorularını yöneltti.

Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş, bugün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile birlikte Antalya’nın Kepez ilçesinde, vatandaşlara seslendi. ANKA Haber Ajansı'ndan Mehmet Akgün ile Dursun Alkaya'nın aktardığına göre; Yavaş, burada şunları söyledi:

'TAM TERSİNE DEVLETİN BEKASI TEHLİKEDE DEĞİL, TAM TERSİNE DEVLETİN BEKASI KORUNDUĞUNU HERKES GÖRDÜ'

2019 yılında Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in gayretleriyle bir Millet İttifakı kuruldu ve belediye başkanları seçimine girdik. Sizlerin desteği ile en azından dört yıl belediye başkanlığı yaparak bu fırsatı değerlendirerek, biz geldiğimiz zaman neler olacağını da gösterme fırsatı bulduk. Şimdi, 14 Mayıs’ta çok önemli bir seçime gidiyoruz. 14 Mayıs’ta seçime giderken 2019 yılındaki aynı sözleri duymaya başladık. Yani, korku ve nefret siyaseti; ‘biz olmazsak batarsınız, biz olmazsak memleket batar, memleketin bekası gider’ falan filan. Ankara’ya ben seçilince PKK’lılar belediyede olacak, belediyenin bütün işçilerini atacağız, DHKP-C’liler de götürüp sayaçlarını okuyup, ellerine verecek. İnanmadı Ankaralı, şu anda gördüler ki 4 yıldır sayaçları okuyan faturayı götüren Ankara’nın tertemiz vatansever gençleri. Böylelikle yalanları boşa çıktı. Beklediler ki bu korku siyaseti işe yaramıyor, henüz daha yeniyiz. İstanbul seçimini iptal ettiler. İstanbul seçimini iptal ettikten sonra beka falan söylemez oldular. Çünkü Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni gördüler, diğer belediyeleri gördüler. Sökülen ‘TC’ tabelaları yerlerine asıldı. Tam tersine devletin bekası tehlikede değil, tam tersine devletin bekası korunduğunu herkes gördü.

'BEKLİYORUZ YEDEK KUVVETLERİ. BU SEFER TELEVİZYONA KİM ÇIKACAK, BU SEFER MEKTUP NEREDEN GELECEK?'

İstanbul’u iptal ettiler, artık beka demez oldular. Seçime gidildi, baktı seçim kazanılamayacak, yedek kuvvetlerini sahaya sürdüler. Yedek kuvvetleri kim? Osman Öcalan ve İmralı’dan gelen mektup. Bunu niye söylüyorum? Şimdi yine seçime gidiyoruz, yine aynı suçlamalar. Bekliyoruz yedek kuvvetleri. Bu sefer televizyona kim çıkacak, bu sefer mektup nereden gelecek? Kandil’den gelen açıklamalara bakarsanız Altılı Masa'ya zarar gelecek her türlü açıklamayı yapıyorlar. Oysa tertemiz duygularla bir araya gelen bu insanlar; demokrasiyi yerleştirmek, insanları özgürleştirmek, korku siyasetinin, nefret siyasetini yok edip yeniden güçlendirilmiş parlamenter sistemine dönmek için çalışıyorlar. İşte bunu da karalamak için, Kandil’den bahsediyor. Artık Türk milletinin boş laflara karnı tok, herkesi terörist ilan ettiniz. Oy vermeyenlere terörist ilan ettiler.

'NE ALTILI MASA’NIN NE SAYIN AKŞENER’İN NE DE İNŞALLAH YETKİLİ OLARAK BENİM KANDİL’İN ŞANTAJLARINA EĞECEK BOYNUMUZ YOKTUR'

Başkanlık sistemini getiren siz değil misiniz? Bu şartları Türkiye’nin önüne sunan siz değil misiniz? Dolayısıyla yüzde 51’i kazanmak için ‘Bize oy veriyorsan ver, vermiyorsan PKK’lı oluyorsun’ diyen siz değil misiniz? Dolayısıyla, bir de bakıyoruz ki PKK’nın Türkiye’den istediklerine bakın, Hizbullah’ın uzantısı HÜDA-PAR’ın da istediklerine bakın. Hepsi aynı. HDP ayrı seçime girmiş, Cumhurbaşkanlığı seçiminde ben diyorum ki ‘serbest bırakın, kim nereye oy veriyorsa versin’, eskiden köy ağaları vardı doğuda, feodalite vardı, istediklerine oy verdirirlerdi. Şimdi de bu ağalar çıktı; şuraya oy veririz, şu gelirse seçmeyiz, şunu yapmayız, bunu yapmayız… Ne Altılı Masa'nın ne Sayın Akşener’in ne de inşallah yetkili olarak benim Kandil’in şantajlarına eğecek boynumuz yoktur.

'KAHRAMANMARAŞ’A GİTTİĞİN ZAMAN ORADA ANKARA BÜYÜKŞEHİR’İN ÇADIRINI SÖKÜYORLAR, CUMHURBAŞKANI GÖRMESİN DİYE'

İstanbul seçimlerinde, ikinci turda ‘Binali’yi mi seçeceksiniz, Sisi’yi mi seçeceksiniz’ dediler, ne alakası varsa? ‘Eğer, bunları seçerseniz Mekke düşer, Kudüs düşer’, kimseye bunlara inandıramıyorlar. Çünkü, Binali seçilmedi ama Sisi ile tokalaşmasını bildiniz. Bu hükümetin acil değişmesi gereken sebeplerden birisi şu; ekonomi çok kötü. Yöresinin önemi yok, liyakat yok. Kızılay’ın yaptıklarını gördünüz, başkanını görevden istifa ettirmek yerine ‘Biz de kendisine çok kızdık’ falan diyorlar. Sayın Cumhurbaşkanı ekonomi kötü diyenlere, ‘Her şey gayet iyi’ dedi. Çünkü, artık Cumhurbaşkanı’na doğru dürüst bilgi vermiyorlar, depremde yoksunuz diyorlar. Kahramanmaraş’a gittiğin zaman orada Ankara Büyükşehir’in çadırını söküyorlar, Cumhurbaşkanı görmesin diye. Ama güneş balçıkla sıvanmaz. Büyükşehirlerin pandemide yaptıkları ortada.

'16 BİN İLKOKUL ÇOCUĞUNUN SERVİS ÜCRETİNİ ÖDÜYORUZ; İLKOKULA BAŞLAYAN 15 BİN ÇOCUĞUN DA KANTİN ÜCRETLERİNİ BİZ ÖDÜYORUZ'

Söylenen kötü şeylerden birisi de ‘Biz gelirsek, işten atılırsınız’, şu anda resmen Doğu’da, Orta Anadolu’da birçok kamu kurumunda herkesi böyle kurtarıyorlar. Kimse işten atılmadı, herkesin alnının terini alıyor, maçlara zorla götürmüyoruz, mitinglere zorla götürmüyoruz. Kardeş gibi, ailece eski yeni demeden hep birlikte çalışıyor ve Ankara’ya hizmet ediyoruz. Yardımları kesecek dediler, şimdi aynısını Aile Bakanlığı’nın yardımlarını keseceğini söylüyorlar. Ankara’da şu anda teslim aldığımızda 158 bin aileye destek olunuyordu, arkasında pandemi ve kötü ekonomi nedeniyle 200 binleri buldu. Eskiden koli koli depremzedelere verdiğimiz gibi paketler veriliyordu. Bu insanlık dışı uygulamayı kaldırdık, başkent kart verdik. Herkesin cebinde bu karttan var, dünyanın her yerinde geçerli. Biz para yatırıyoruz, paket vermek yerine. Aileler çocuklarının gerçek ihtiyacını alıyor. Bu yetmedi, doğal gaz geldi Karadeniz’den, diyorlar ki; ‘Karadeniz’den gelen doğal gazı bedava vereceğiz’, geçen sene dediler ki ‘Doğal gazı vereceğiz’, vermediler. Ben geçen yıl üç ay Ankara’da 200 bin aileye doğalgaz verdim. Ankara halkını ve çocuklarını üşütmedim. 200 bin ailenin çocukları, iyi eğitim alsın ve öğrenim güçlüğü çekmesin diye 16 aydır her ay bir kilo et parası veriyorum ve başka hiçbir yere harcamadan, evlerine et alıyorlar. Destek alan ailelerin çocukları okusun, eğitimlerinden mahrum kalmasın diye 65 bin öğrenci şu anda Ankara’da okuldan evine bedava gidiyor. 16 bin ilkokul çocuğunun servis ücretini ödüyoruz; ilkokula başlayan 15 bin çocuğun da kantin ücretlerini biz ödüyoruz. Bu yetmedi, kırtasiye desteği… Daha dün destek alan 100 bin ailenin çocuğuna bayram parası yatırdık, harçlıklarını yatırdık. Karne desteği veriyoruz… Geçen yıl öğrenciler kalacak yurt bulamadılar. Ankara Büyükşehir Belediyesi olarak Ankara’ya Türkiye’nin neresinden gelsin, terminalde bekleyip okula dönmek isteyen öğrencilerin hepsini sahiplendik. Yurtları açtık, otelleri açtık. Hepsini misafir ettik.

'ANKARA’YA GİRİŞ ÇIKIŞLARDA KAPILAR VAR, NE İŞE YARIYORSA… ONLARA ÖDENEN PARA BUGÜNÜN PARASI İLE 350 MİLYON LİRA'

Belediye değişirse çok şey değişiyormuş. Peki neden değişmesin istediler? ‘Parsel parsel satıyorlardı.’ Ankara halkının 16 milyar lirasını götürüp dinozor parkına yatırıyorlardı. Buradan birileri rant kazanıyordu, istediklerine imar rantı veriyorlardı. Ankara’ya giriş çıkışlarda kapılar var, ne işe yarıyorsa… Onlara ödenen para bugünün parası ile 350 milyon lira. Yani, vatandaşın parasını har vurup harman savuruyorlardı. İşte, bizler Millet İttifakı olarak sizlerden gelen paranın bir kuruşunu israf etmeden, tam da yerli yerine harcamaya çalışıyoruz. Kimin neye ihtiyacı var, oradayız. Ankara için şunu iddia etmişlerdi, bizim çılgın projelerimiz yok. Vatandaşın parasını boşa harcamak istemiyoruz. En büyük projemiz Ankara halkını zengin etmek demiştik. Ankara 35 bin çiftçiye verdiğimiz tohum, sıvı gübre gibi desteklerle, mazot parası gibi desteklerle, onlara 600 milyon lira gibi bir destekte bulunduk dört yılda. Ama geçen yıl itibariyle 35 bin çiftçinin cebine 4 buçuk milyar lira para girdi. İşte belediyecilik budur.

'HÜKÜMETİ DEĞİŞTİRİRSEK KIRSAL KALKINMADA, SOSYAL YARDIMLARDA ÇOK DAHA GÜZEL ŞEYLER OLACAK'

Şunu söyleyerek sözlerimi bitiyorum, Ankara Büyükşehir’i yönetirken de seçilmeden önce ‘30 bin nüfuslu belediyenin başkanlığını yaptı’ gibi lafları hep duyduk, ‘İlk ay 50 milyon açıkla başlar’ dediler. Geçmişe yönelik 5 milyarlık faizli borçlarını ödedik. Bir milyar Çevre Bakanlığı’ndan alacağımız var, bir türlü tahsil edemiyoruz. Metro yapılmış bizden önce, parası kesiliyor. 4 yılda eski sözleşmeye göre 70 milyon lira kesilmesi gerekirken, şu ana kadar kesilen para 1 milyon 700 lira. Buna rağmen Ankara’da her şeye yetişiyoruz… Hükümeti değiştirirsek kırsal kalkınmada, sosyal yardımlarda çok daha güzel şeyler olacak.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER