Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Yasalar Erdoğan'ı bağlamıyor: Eşitliği bozuyor...

Raporda, 10 günlük kampanya döneminde devlet kaynaklarının kötü kullanımını Bakanlar ve milletvekilleri için yasaklayan hüküm bulunduğu anımsatılırken, bu hükümlerin Cumhurbaşkanını bağlamadığı ve bunun da rakipler arasında eşitliği bozduğuna işaret edildi.

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi üyelerinin Türkiye’de ilk defa 31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimlerini izleyerek hazırladığı rapor ve öneriler 30 Ekim’de Strazburg’da oylanacak. Oylamanın ardından da İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Kongre’ye hitap edecek.

ANKA'nın haberine göre, raporda, Türkiye’nin seçim sistemiyle ilgili en acil reform ihtiyacının “YSK kararlarına itiraz hakkı” olduğu belirtilirken, İstanbul seçimlerinin tekrarlanmasının bu aciliyetin göstergesi olduğu belirtildi. YSK’nın seçim sonrasındaki itirazları karara bağlamada bir süre kısıtlaması olmadığı ve itirazları ele alışının da şeffaflıktan yoksun olduğu belirtildi. YSK’nın İstanbul’da 31 Mart seçimlerini, “herhangi bir yasadışı müdahale kanıtlanmamasına karşın” 754 sandık görevlisinin kamu görevlisi olmadığı gerekçesiyle iptal ettiğine ve aynı kişilerin ilçelerde de görev yapmasına rağmen sonuçların iptal edilmediğine dikkat çekildi.

YEREL SEÇİM BAŞKANLIK SİSTEMİ İÇİN BİR TESTTİ

Tavsiyelerde, Türkiye’nin başkanlık seçimine geçtikten sonra ikinci defa seçime gittiği hatırlatılırken, yerel seçimlerin başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanının yönetimini değerlendirme fırsatı verdiğine işaret edildi. Seçimlerde kullanılan dilin tartışmalı ve saldırgan olduğuna hatta adayların ve partilerin terörle suçlandığına işaret edilirken, sürecin en olumlu yanı olarak Binali Yıldırım ve İmamoğlu’nun 17 yıl sonra televizyon ekranlarında tartışması gösterildi. Yasada, bakanlar ve milletvekilleri için seçim kampanyalarında idari kaynakların kullanımında kısıtlama olduğu anımsatılırken “Cumhurbaşkanının kampanyadaki varlığı düzenlenmemiş” denildi. Parti kampanyaları ve finansmanı hakkında kapsamlı yasal düzenlemelerin bulunmadığı anımsatılarak, şeffaflıktan yoksun olduğu belirtildi. Medyada çoğulculuğun ve partilere eşit yaklaşımın son yıllarda zayıfladığı anımsatılırken “Canlı bir sosyal medya kampanyası vardı ve muhalefet partileri mesajlarını aktarmak için bunu kullandı” denildi.

HDP milletvekillerinin seçildikten sonra görevden uzaklaştırılması eleştirilirken, güvenlik güçlerinin seçim listelerine eklendiğine işaret edildi.

BAĞIMSIZLIK VE ŞEFFAFLIK GEREK

Türkiye’den öncelikle YSK kararlarına itiraz için hukuki zeminin oluşturulmasını isteyen gözlemciler, başlıca şu taleplerde bulundu:

-Seçim düzenlemelerinin daha açık hale getirilmesive seçim yasalarının uyumlaştırılması;

-Demokratik seçimler için örgütlenme ve ifade özgürlüğündeki kısıtlamaların kaldırılması;

-Sandık kurulu başkanlığına kamu görevlilerinin atanmasına dair 2018’deki yasal düzenlemenin gözden geçirilmesi;

-Hangi seçim merkezlerinin ve seçmenlerin taşınabileceğine dair düzenlemeleri gözden geçir;

-Seçim kurullarında, şeffaflığı artır, yargı yolunu aç;

-YSK’nın bağımsızlığını ve tarafsızlığını güçlendir, kararlarını yargıya aç; seçim sandık kurullarını eğit; muhtarların seçimini düzenle;

-Askerler için oy kullanma yasağını kaldır;

-Seçim listelerinin doğruluğuna daha dikkat et, göçmenlerin ve yerlerinden edilmişlerin oy hakkına dikkat et;

-Adaylar üzerindeki kısıtlamaları kaldır ki parlamento seçimine katılabilenler yerel seçimlere de katılsın;

-İdari kaynakların özellikle seçim döneminde kötü kullanımına karşı tüm partileri bağlayan ‘adil ve eşit’ düzenleme yap;

-Seçim kampanyasının finansmanında düzenlemeleri geliştir;

-Medyaya dair düzenlemeleri ve özellikle kampanya dönemindeki düzenlemeleri gözden geçir, tarafsız ve etkili bir medya sistemi sağla;

-Terörle Mücadele Yasasını değiştir ki medya, tehditten veya baskıdan bağımsız hareket edebilsin;

-Gözlemciler için yasal düzenlemeyi değiştir ki bu süreç normalleşsin;

-Kadınların seçimlere katılımını güçlendirmek için adım at;

-Polis varlığı olmadan seçmenlerin bağımsız oy kullanmasını sağla”

KAMU GÖREVLİSİ OLMAZ

Kongre’ye sunulan kararın bildiri bölümünde ise 2017’de Başkanlık sistemine geçiş için yapılan düzenlemelerin yargı bağımsızlığını ve güçler ayrılığını azalttığı vurgulanıyor. OHAL’in kaldırılmasına karşın birçok düzenlemenin sıradan hale getirildiği belirtilirken, seçim kanunlarındaki yasal boşluklara işaret edildi. Bunların başında da YSK’ya işaret edilen bildiride, 2017 referandumunun yargı bağımsızlığını zedelediği, bunun da YSK’nın bağımsızlığını azalttığı belirtildi.

23 Haziran seçimlerinde YSK’ya yönelik baskıların arttığına işaret edilirken seçim sandık kurulu listelerinin 31 Mart öncesinde partilere verilmediği de anımsatıldı. Kurul başkan ve üyelerinin kamu görevlisi olmasına dair 2018’de yapılan düzenlemenin de Venedik Komisyonu tarafından ‘siyasi güçlerden ayrı olmadığı için’ eleştirildiği anımsatıldı. .

23 HAZİRAN’DA SEÇMEN AZALDI

Yenilenen İstanbul seçimlerinde, YSK’ya göre 44 bin 800, İl Seçim Kurulu’na göre ise 68 bin seçmenin listelerden çıkartıldığı belirtilirken, yeni seçmen eklenmediğine dikkat çekildi. Listelerden çıkartılan bu seçmenlerin de 31 Mart seçimindeki 13 bin 729’luk fark göze alındığında etkili olacağına dikkat çekildi.

125 bin kişinin yerel seçimlerde KHK’larla işlerinden çıkartıldıkları için yarışamadığı belirtilirken, bu kişilerin genel seçimlere katılmasının önünde engel olmadığı da anımsatıldı. 6 HDP Belediye Başkanının haklarında nihai mahkeme kararı olmamasına karşın adaylığının kabul edilmediği belirtildi.

YASALAR CUMHURBAŞKANINI BAĞLAMIYOR

10 günlük kampanya döneminde devlet kaynaklarının kötü kullanımını Bakanlar ve milletvekilleri için yasaklayan hüküm bulunduğu anımsatılırken, bu hükümlerin Cumhurbaşkanını bağlamadığı ve bunun da rakipler arasında eşitliği bozduğuna işaret edildi. Kampanya döneminde idari kaynakların kötü kullanımına örnek olarak da memurlarının mitinglere götürülmesi, kamu araçlarının kullanılması gösterildi. İlçe Seçim Kurullarının miting ve seçim aktivitelerini incelemediği belirtilerken afişlerin kamu binalarına da asılması kaynakların kötüye kullanımına örnek verildi.

KIŞKIRTICI DİL SALDIRI GETİRDİ

Kampanya dilinin saldırgan olduğu, hükümet yetkililerinin rakiplerini ‘terörist’ diyerek suçlaması da eleştirildi. Erdoğan’ın kampanya dilinin de ‘aşırı ve kışkırtıcı’ olduğu belirtilirken buna örnek olarak Yeni Zelanda’daki cami katliamının görüntülerini mitinginde göstermesi sıralandı. Cumhurbaşkanı dahil, AKP’nin başarısız olan adaylarının seçim hileleriyle ilgili dile getirdiği iddiaların tansiyonu artırdığı belirtilirken, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’na şehit cenazesinde yapılan saldırı da örnek olarak sıralandı.

RTÜK ARTIK BAĞIMSIZ DEĞİL

Medyada çoğulculuğun olmadığı belirtilirken, internetin aktif olarak kullanıldığına işaret edildi. TRT’nin, yasaya rağmen, HDP mitinglerini yayınlamaması eleştirilirken RTÜK’ün de partiler ve adaylara ekranlarda ne kadar süre ayrıldığını incelemediği anımsatıldı. Cumhurbaşkanı ve hükümet üyelerinin ekranlarda yer almasının seçim kampanyasının bir parçası olmadığını belirten kararından sonra RTÜK’ün bağımsızlığının tartışmalı olduğuna işaret edildi.

Duygu Güvenç

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER