Kumpas olduğu ortaya çıkan Ergenekon ve Balyoz davalarında 4 yıl 10 ay cezaevinde kaldıktan sonra beraat eden Hava Kuvvetleri Komutanlığı eski askeri savcısı emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok,1 Mart 2019'daki görüşmemizde şu tespiti yapmıştı: “15 Temmuz sonrası resmi olarak 15 bin 199 kişiyi tasfiye ettin. 15 bine yakın ankesörlü tele fondan soruşturma var! 60 bin FETÖ'cüden 30 bini tasfiye sürecinde. Yani içeride şu anda 30 bin adamları daha var.” Bu çarpıcı iddianın ardından ankesör operasyonları daha da arttı ve sürüyor. Üçok şimdi de geçen perşembe günü tamamlanan Yüksek Askeri Şura ile ilgili önemli iddialarda bulundu.
Sözcü'den Aytunç Erkin'in Üçok ile yaptığı röportaj şu şekilde:
– Son Yüksek Askeri Şura çok tartışılıyor. Siz nasıl okuyorsunuz?
Hepimizin tartıştığı TSK'daki general/amirallerin terfilerinin hangi usuller çerçevesinde yapıldığını kısaca bilirsek daha anlaşılır olacağı kanaatindeyim. 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 49. maddesine göre “Genelkurmay Başkanı'nın teklifi ve Yüksek Askeri Şura'nın üçte iki çoğunluğunun kararı ile'' general/amiraller bir üst rütbeye terfi ediyor, süreleri uzatılıyor ya da emekli ediliyorlardı. Ancak 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bu madde 1 Aralık 2018 tarihinde kabul edilen 681 sayılı KHK ile “Genelkurmay Başkanlığı'nın görüşü alınarak Milli Savunma Bakanı'nın teklifi üzerine Yüksek Askeri Şura'nın üçte iki çoğunluğunun kararı ile'' olarak değiştirilmiştir. Demek ki terfilerin vebali artık Milli Savunma Bakanı Hulusi AKAR'a ait olacaktır. Ancak bu değişikliğe karşın benim Genelkurmay'ın görüşü alındığı hususunda da şüphelerim var.
– Çok iddialı bir cümle. Nasıl bu kanıya vardınız?
Hepimizin bildiği üzere FETÖ ile mücadele en etkin olarak Deniz Kuvvetleri'nde yapılmakta. Şimdi size bir bilgi vereceğim: Bu mücadelenin en ön saflarda yer alan Deniz Kuvvetleri Personel Başkanı Tuğamiral Şafak Duruer henüz iki yıllık amiralken emekli edildi. Bana gelen bilgilere göre, Şafak Amiral, 26. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal'a neden emekli edildiğini soruyor. Ora. Özbal “Askeri Şura'daki toplantıda yazılar o kadar hızlı geçti ki, neden emekli edildiğini okuyamadım'' diye cevap veriyor. Bırakın terfi edenleri, emekli edilenleri bir yana, bence bu cevap TSK'nın nasıl bir hale geldiğinin en somut kanıtı. Komutan Özbal'ın, en önemli görevlerden birini üstlenmiş olan Personel Başkanı'nın emekli edileceğinden haberi yok. Kimse Ora. Özbal'a sormamış, fikrini almamış, nezaketen de olsa YAŞ öncesi haber vermemiş. Hoş kendisi de bu durumdan rahatsız olup itiraz bile etmemiş. İddia ediyorum 26. Ora. Özbal'ın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2019/98670 soruşturma numarası ile hakkında FETÖ soruşturması devam eden bir albayın tuğamiralliğe terfi ettiğinden ya da ettirildiğinden de haberi yoktur.
– Anlamadım… “FETÖ soruşturması hala süren bir isim terfi ettirildi” dediniz. O zaman terfi ettirilmeyenlere bakalım.
Daha da ileri gidiyorum. Ora. Adnan Özbal'ın şu durumdan da haberi yoktur: FETÖ ile mücadele, Doğu Akdeniz'deki Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hakları, Münhasır Ekonomik Bölge denince herkesin ilk aklına gelen, Türkiye'nin ve hatta Yunanistan'ın gündemine tüm bu kavramları sokan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı'nın niçin bir üst rütbeye terfi ettirilmediğinden de habersizdir. Diğer yandan, YAŞ'ın yapısından kaynaklanan sebeplerden dolayı çok istemiş olsa da kumpas davaları mağduru tuğamiraller Bülent Olcay, Berker Emre Tok, Önder Çelebi, Cemalettin Bozdağ'ın bekleme süreleri dolmadan emekli edilmelerine engel olamamıştır.
'BİLDİĞİMİZ YERLERDEN REFERANS GETİRENLERİ TERFİ ETTİRMEK İÇİN Mİ CESUR GENARELLERİ EMEKLİ ETTİNİZ?'
– Kara Kuvvetleri Komutanlığı'ndaki durum nedir?
Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın (KKK) emekli edilenlerine baktığımızda içimiz parçalanıyor. Kumpas davaları mağdurları tuğgeneraller Sırrı Yılmaz, Süleyman Ertizman, Erdal Şenel, 15 Temmuz gecesi FETÖ militanları ile ölümüne mücadele eden Hançeri Sayat, Erkan Olgay yine 15 Temmuz sonrası karargahta FETÖ ile mücadele eden bir avuç askerlerden olan tuğgeneraller Nerim Bitlislioğlu, Ali Uçarı, Erdoğan Baykal, Orhan Aksoy, Coşkun Kaya, hepimizin gurur duyduğu Suriye operasyonlarında fiilen çarpışan Tümg. Hakan Atınç, tuğgeneraller Mustafa Barut, Bülent Temizer, Kemal Kırıl, rütbe bekleme süreleri dahi dolmadan iki, üç yıl içerisinde emekli edildiler. Peki niye? Eğirdir Dağ Komando Okul Komutanlığı görevi yapmamak için “Sınıfının kadro görevini yapamaz” raporu alan albayı ya da adını hepimizin bildiği menfur yerlerden referans getirenleri terfi ettirmek için mi bu değerli, cesur generalleri emekli ettiniz?
‘CESUR ADAMLARA TERFİ YOK'
KKK'nın FETÖ ile mücadelesinin sembol ismi ve aynı zamanda kumpas mağduru olan Hakim Albay Mehmet Yüzbaşıoğlu'na değinmeden geçemeyeceğim. 15 Temmuz sonrası Kara'da FETÖ ile mücadele biriminin başında olan, kendisinden kıdemli birçok askeri hakim varken, hiç kimsenin imzalamaya cesaret edemediği, TSK'deki FETÖ üyesi askeri hakimlerin ihracına ilişkin kararnameleri Milli Savunma Bakanı ve Deniz Hakim Albay Taner Güçlü ile beraber imza atarak neredeyse tamamen FETÖ'nün eline geçmiş askeri yargıyı temizleyen bu cesur adam (Yüzbaşıoğlu) terfi ettirilmedi. Kadro kuruluş yönergesi dahi olmayan, bu nedenle hiçbir görev ve yetkisi bulunmayan, adeta bankamatik memuru gibi çalışan albayın generalliğe terfi ettirilmesini ise anlamak mümkün değildir.
– Deniz ve Kara böyle… Peki ya Havva Kuvvetleri'nde ne yaşandı?
Hava Kuvvetleri uçakların ve de dolayısıyla pilotların etkili olduğu, olması gerektiği bir kuvvettir. Ancak bakıyoruz generalliğe terfi eden toplam altı albaydan sadece üçü pilot. Pilot ihtiyacını karşılamak için sivil havayollarından dönen subayların general yapılması olumludur ve teşvik edici olmuştur. Ama burada toplam hizmet sürelerine dikkat edilmesi çok önemli. Yine bu arkadaşlarımızın yanı sıra belki terfi eden pilot sayısı arttırılarak mevcut görev yapan pilotların da terfi etmesi motivasyon açısından iyi olurdu. Diğer taraftan toplam yirmi doktoru dahi olmayan Hava Kuvvetleri'nde bir doktorun general yapılmasının da herhalde bir hikmeti vardır diye değerlendiriyorum.
'SUBYLAR 'SİYASİ KALKANIMIZ YOKSA ÇOK BAŞARILI OLSAK DA TSK'DA BARINAMAYIZ' ENDİŞESİ TAŞIYOR'
– Şimdi şöyle bir tablo çıktı. 15 Temmuz sonrasında general sayısında bir azalma var. Bunu nasıl değerlendirmek gerekiyor?
15 Temmuz gecesi 358 olan general sayısının bugün itibarı ile yüzde 35 azaltılarak 233 olması uygun değil. Jandarma Genel Komutanlığı hariç TSK'de 274 general kadrosu var. Türkiye gibi çok stratejik ve geniş bir alanda görev yapan ve dünyanın en büyük ordularından birisi olan Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki bu sayının yetersiz olduğunu, bu sayının en azından kadro miktarlarına çıkarılması gerektiğini düşünüyorum. Diğer yandan orgeneral kadrosu 13 olmasına karşın Jandarma dahil sadece 8 orgeneralin görevde olması… Neredeyse TSK'nın en üst rütbe kadrosunun yüzde 40'nın boş olması, kesinlikle komuta zafiyeti yaratacaktır.
– İddialarınıza göre, YAŞ'ın yapısı da tartışmalı o zaman…
Deniz Kuvvetleri Komutanı'nın, kendi personel başkanının neden emekli edildiğinden haberdar olmaması da Askeri Şura'nın yedi sivil, dört askerden meydana gelen yapısının uygun olmadığını göstermektedir. YAŞ üyesi yedi sivil, terfiler için gereken 2/3 oranını TSK'yı komuta eden, yöneten askerlere hiç ihtiyaç duymadan kendi aralarında oluşturmakta. Asker üye sayısının en azından nitelikli çoğunluk sayılabilecek olan 2/3 oranın içerisinde mutlaka yer alacağı bir miktara çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
– YAŞ sonrası generallerle görüştünüz mü?
TSK içerisinde görüştüğüm general ve amirallerin en rahatsız oldukları husus rütbe bekleme süresi olan dört yıllık süre dolmadan ve hiçbir gerekçe gösterilmeden birinci, ikinci, üçüncü yıllarında emekli edilmeleri. Bu durum, emekli edilen generaller çok başarısızmış ya da çok büyük bir hata suç işlemiş ya da örgütü üyesi olduğundan emekli edilmiş algısı yarattığı için emekli edilenlerde büyük bir travma oluşmasına neden olmakta. Göreve devam edenler üzerinde ise aşırı bir baskı oluşturarak görevleri sırasında hiçbir iş yapmamaya neden olacak kadar ihtiyatlı olmalarına sebep olmaktadır.
– TSK'ya artık siyaset mi hakim?
TSK'dan emekli edilen başta kumpas davaları mağduru generallerin, 15 Temmuz öncesi ve sonrası FETÖ ile mücadele eden generallerin, Afrin'de, El Bab'da, Suriye'nin her yerinde, Güneydoğu'da canları yok pahasına kahramanca mücadele eden generallerin hepsinin ortak kanaati şu: TSK içerisinde siyasi bir koruma kalkanı veya askerlik dışı sivil mecralarca oluşturulmamış savunma kalkanı olmayan, kendileri başta olmak üzere ne kadar başarılı olurlarsa olsunlar hiç kimsenin barınamayacağı endişeleri var! Bunun yenilir yutulur bir tarafı da yoktur.