Özel bir hastanede hasta bakıcı olarak çalışan işçi, iddiaya göre; hastane kapısı önünde birlikte sigara içen iki kişi hakkında dedikodu çıkarttığı gerekçesiyle tazminatsız şekilde işten atıldı.
İş Mahkemesi’nin kapısını çalan işçi, sürekli maruz kaldığı hakaret ve tehditlere itiraz ettiği, fazla mesai ve genel tatil ücretlerini talep ettiği için işten çıkartıldığını öne sürdü. Fazla mesai ve genel tatil ücreti alacağının bulunduğu iddiası ile kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını istedi.
Davalı hastane işletmecisi ise davanın reddini talep etti. Mahkeme, davacı işçiyi kısmen haklı buldu. Kararın temyiz edilmesiyle devreye giren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi ise, mesai arkadaşlarının dedikodusunu yapan işçinin işten atılmasının önünü açacak bir karara imza attı.
Davacı sürekli maruz kaldığı hakaret ve tehditlere itiraz ettiği için işten atıldığı iddiaların hatırlatıldığı Yargıtay kararında;
“Davalı kurum ise davacının iş akdinin hastanede çalışan personeller hakkında ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırı olan iftira ve dedikodu yapması sebebiyle feshedildiğini savunmuştur.
Mahkemece dinlenen tanık beyanlarından davacının aynı iş yerinde çalışan iki çalışan hakkında aldatma konusunda şüphelendiğinden bahisle dedikodu yaptığı, davacının bu davranışının iş sözleşmesinin ağır ihlali niteliğinde olduğu belirtilmiştir.
İşveren tarafından yapılan feshin geçerli nedene dayandığının kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar verildiği vurgulanmıştır.
Oysa ki; dosya kapsamına göre davacının iddia edilen dedikodulara karıştığına dair somut delil bulunmadığı, davacı ile birlikte aynı nedenle işten çıkartılan kişilerin aynı iş yerinde çalışan iki çalışanı birlikte sigara içerken gördükleri yönünde beyanlarının bulunduğu ortadadır.
Bu beyanların iddia adilen dedikodulara kaynak oluşturduğu kabul edilecek olsa bile bunun ancak geçerli fesih nedeni olabileceği anlaşıldığından, kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının kabulü gerekir iken yanılgılı değerlendirme ile reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.” denildi.”