Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Yargıtay'da yüzbinlerce mağdura umut olacak gelişme

Yargıtay'da sahte, naylon fatura mağduru yüzbinlerce yurttaşı ilgilendiren 2 önemli gelişme yaşandı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ali İhsan Öztekin, "Her takvim yılı ayrı suç oluşturma" diyerek şerh düştü. Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin onama kararına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise Daire Başkanı Öztekin'in karşı oy gerekçesinden farklı bir görüş ile itiraz etti. Savcılığın itirazında, "Sahte fatura düzenleme ve kullanma eylemleri nedeniyle ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilemez" denildi. Şimdi gözler Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda. İYİ Parti de, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda değişiklik için yasa teklifi verdi. Ünlü ceza hukukçuları; Av. Mustafa Karakaş ve Av. Çağlar Dilber yaşanan bu 2 gelişmeyi KRT'ye değerlendirdi. 

Barış CAN / KRT WEB

Adalet Bakanlığının yürüttüğü çalışmalar kapsamında 2021'in yargıda "reform ve yenilik" yılı olacağı öne sürülüyor. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül olmak üzere birçok yetkili isim "reform" vurgusu yaparak, 'ihtiyaç' olduğunu dile getiriyor.

HAPİS CEZALARI 10'LARCA YILI BULUYOR

Vergi Usul Kanunu madde 359 ile vergi kaçakçılığı suçu düzenlenmiş olup, hürriyeti bağlayıcı cezalarla bu suç yaptırım altına alınmıştır. Ancak yıllardır süregelen Türk Ceza Kanunu’na aykırı, hatalı uygulamalar ve bu doğrultuda oluşan yargısal içtihatlar dolayısıyla, sanıklar toplamda onlarca yılı bulan hapis cezaları ile cezalandırılıyor.

GÖZLER YARGITAY GENEL KURULU'NDA

Yargıtay'da sahte, naylon fatura mağduru yüzbinlerce yurttaşı ilgilendiren 2 önemli gelişme yaşandı. Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ali İhsan Öztekin, "Her takvim yılı ayrı suç oluşturma" diyerek şerh düştü. Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin onama kararına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise Daire Başkanı Öztekin'in karşı oy gerekçesinden farklı bir görüş ile itiraz etti. Savcılığın itirazında, "Sahte fatura düzenleme ve kullanma eylemleri nedeniyle ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilemez" denildi. Şimdi gözler Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nda. Kararın önümüzdeki ayda

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, konuya ilişkin olarak, tebliğnamedeki eksiklik nedeniyle bir karar veremedi, dosyayı iade etti. Eksikliğin tamamlanması sonrasında 2021 yılının ilerleyen aylarında karar verilmesi bekleniyor.

TEMYİZ EDİLEMİYOR

2016 yılı itibari ile naylon ve sahte fatura suçları ceza miktarı itibari ile temyiz bile edilemiyor. Toplamda 40 yıl ceza alan sanık her bir takvim yılından ayrı ayrı ceza verilip toplanarak 40 yılı bulan cezalar ortaya çıkıyor. 40 yıl ceza almış bir kişi davayı temyiz bile edemiyor, davalar istinafta kesinleşiyor. Her yıl da 10 binlerce dava açılıyor, yemi mağduriyetler ortaya çıkıyor.

"ADALETSİZLİK..."

Ünlü ceza hukukçuları; Av. Mustafa Karakaş ve Av. Çağlar Dilber, yaşanan bu sorunu, "adaletsizlik" olarak yorumluyor ve en kısa sürede düzeltilmesi gerektiğini söylüyor.

Av. Dilber, "Uygulamada yıllardan beri devam eden bir sorundu. Vergi Hukuku'nu ilgilendiren nedenlerle birden fazla takvim yılı nedeniyle, örneğin bir mükellef; 2010, 2011, 2012 yılında naylon fatura düzenlemiş. Bunlar normal koşullarda Türk Ceza Kanunu'na göre tek bir suçu oluşturması gerekirken vergisel olarak ayrı takvim yıllarına ait diye hepsine ayrı ayrı cezalar veriliyor. Sonuç olarak 10'larca yılı bulan hapis cezaları var" diyor.

"ÇOK DAHA CİDDİ SUÇLAR DA BİLE BU MİKTARDA HAPİS CEZALARINA HÜKMEDİLMİYOR"

Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ali İhsan Öztekin'in muhalefet gerekçesine atıfta bulunan Av. Dilber, "Öztekin'in muhalefet gerekçesinde 40 yılı bulan cezalar var. 'Bu hakkaniyetle bağdaşmıyor, doğru değil bu uygulama' diye" ifadelerini kullandı. Çok daha ciddi suçlar da bile bu miktarda hapis cezalarına hükmedilmediğinin altını çizen Av. Dilber, "Uygulamada sorun var, hem kanunlarda yapılan yanlış yorum nedeniyle hem de burada amaçlanan ceza yargılamasından ziyade vatandaşa vergi borçlarını ödetmek için bir sopa olarak kullanılıyor. Bu uygulamanın biraz da nedeni bu" diye açıklıyor yaşanan sorunları.

"HALBUKİ BİNLERCE ONAMA VERMİŞ BİR DAİRENİN BAŞKANI"

"Gelinen noktada yargı reformu stratejileri kapsamında, yıllardır bu sorun dile getiriliyor. Yargıtay 11. Daire Başkanı Öztekin bu kadar yıl sonra bir muhalefet şerhi koydu. Halbuki binlerce onama vermiş bir dairenin başkanı" diyen Av. Dilber, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başka bir gerekçe ile yaptığı itiraza da değindi.

Av. Dilber, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz edilen kararda sanık 3 ayrı takvim yılında naylon diye bilinen faturaları düzenlemiş, öte yandan 3 takvim yılında naylon fatura kullanmış, dolayısıyla 6 ayrı suçtan 18 yıl 9 ay ceza almış. Savcılık ise itirazında 'ayrı ayrı mahkumiyet kararı verilemez' diyor. Bu yaşananlarla sorunlar tekrar gündeme getirilmiş oldu" ifadelerini kullandı.

KARAR ÇIKARSA NE OLACAK?

Yargıtay Genel Kurulu'nun bu dosyaları inceleyeceğini belirten Av. Dilber, "Eğer daire başkanının görüşü ile Genel Kurul bir karar verirse bundan sonra her takvim yılına ayrı bir ceza verilemeyecek. Savcılığın itirazı da dikkate alınıp uygun bulunursa 2 ayrı suç da olmayacak. Hem kullanmak hem de düzenlemek iki ayrı suç olarak değerlendirelemeyecek, ayrı ayrı cezalar verilemeyecek" dedi.

"SORUNUN KAYNAĞI ESASINDA YARGITAY KARARLARIYDI"

Ünlü ceza hukukçusu Av. Mustafa Karakaş, 'yargı reformu' kapsamında geniş bir çalışma olduğu bilgisini Bakanlık kaynaklarından aldıklarını belirterek, "Yıllardır verilen kararlara hem itiraz edildi hem de karşı oy yazıldı. Yargıtay nezdinde bir çalışma var. Sorunun kaynağı da esasında Yargıtay kararlarıydı. Kanunda böyle bir düzenleme de yok. Her takvim yılına ayrı bir ceza verilir diye bir ibare kanunda yok. Yargıtay 11. Daire Başkanı Öztekin de bunu eleştirerek demiş ki; böyle bir özel düzenleme olmadığına göre biz Türk Ceza Kanununu uygulamalıyız. Türk Ceza Kanununa göre bu iş böyle oluyor; ayrı ayrı işlenmiş gibi değil zincirleme şekilde işlenmiş gibi işlem yapılmalı" ifadelerini kullandı.

Av. Mustafa Karakaş

"HUKUKU HATIRLADILAR"

"Çok radikal gibi duran aslında olması gereken birşey Yargıtay 11. Daire Başkanı Öztekin'in muhalefet şerhi" diyen Av. Karakaş, "Büyük olasılıkla bir yerden düğmeye basıldı, "bu işin çözün" diye. Hukuku hatırladılar işte. Ceza Genel Kurulu bunu bir karara bağlar. Türkiye'deki uygulama bu kararla değişecek" dedi.

"YÜZDE 60'I-70'İ BU SUÇLAR"

Yıllardır büyük bir adaletsizliğin yaşandığını belirten Av. Karakaş, “Yargıtay 11. Ceza Dairesi'nin dosyalarının yüzde 60’ı-70'i bu suçlar. Mağdur sayısı için 10 binlerce diyebiliriz, 100 binlerce dersek abartı olmaz” ifadelerini kullandı.

YARGITAY 11. CEZA DAİRESİ BAŞKANI ÖZTEKİN'İN ŞERHİ

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.10.2020 tarih, 2020/143 Esas, 2020/418 Karar sayılı ilamında, yerel mahkemece 2010, 2011 ve 2012 takvim yıllarında her bir takvim yılında birer kez olmak üzere üç kez sahte fatura düzenleme, üç kez de sahte fatura kullanma suçlarından 6 kez 3 yıl, 1 ay ve 15 gün (toplam 18 yıl, 9 ay) hapis cezası ile cezalandırılan sanığın temyiz başvurusunu inceleyen Yargıtay 11. Ceza Dairesi, kararı oy çokluğu ile onadı.

Karara muhalefet eden Yargıtay 11. Ceza Dairesi Başkanı Ali İhsan Öztekin’in yasal dayanakları ile ayrıntılı olarak gerekçelendirdiği karşı oyunun sonuç bölümünde;

“…Yüksek 11. Ceza Dairemizde yapılan temyiz incelemesi sonucunda 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 359. maddesinde düzenlenen vergi kaçakçılığı suçunun farklı takvim yıllarında işlenmiş olması nedeniyle 2010, 2011 ve 2012 yıllarında devam eden eyleminden, ayrı ayrı kurulan mahkumiyet hükümlerinin onanmasına ilişkin kararın, her bir takvim yılının ayrı bir suç olduğuna dair herhangi bir yasal düzenleme bulunmaması, 5237 sayılı TCK'nin genel hükümlerinin uygulanması gerekmesi, sanığın eylemlerinin her birinin yenilenen kasıtla işlenmiş ayrı suçlar olduğunu kabule imkan bulunmaması, 5237 sayılı TCK'nin 43. maddesindeki zincirleme suç hükmü gereğince, 2010 yılında 159 adet, 2011 yılında 44 adet ve 2012 yılında 160 adet belge düzenleme suretiyle zincirleme biçimde sahte fatura düzenleme suçunu işlediğinden sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 61. maddesine göre ceza belirlendikten sonra TCK'nin 43. Maddesinin de uygulanarak sonuç cezanın belirlenmesi, 2010 takvim yılında 53 adet, 2011 takvim yılında 132 adet, 2012 takvim yılında 67 adet sahte belge kullanmak suretiyle zincirleme biçimde sahte fatura kullanma suçunu işlediğinden sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nin 61. maddesine göre ceza belirlendikten sonra TCK'nin 43. Maddesinin de uygulanarak sonuç cezanın belirlenmesi yerine, sanık hakkında her takvim yılında ayrı ayrı zincirleme sahte fatura düzenlemek ve kullanmak suçlarından toplam 18 yıl 9 ay hapis cezası verilmesine dair hükümlerin bozulması gerektiği” kanaatindedir.

***

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI: SAHTE FATURA DÜZENLEME VE KULLANMA EYLEMLERİ NEDENİYLE AYRI AYRI MAHKUMİYET KARARI VERİLEMEZ

Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin anılan onama kararına, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise Daire Başkanı’nın karşı oy gerekçesinden farklı bir görüş ile itiraz etmiştir. Savcılığın itiraz gerekçesinde sonuç olarak;

“213 sayılı Vergi Usul Kanunu madde 359 – (Değişik: 23/1/2008-5728/276 md.) 2-b) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Gerçek bir muamele veya durum olmadığı halde bunlar varmış gibi düzenlenen belge, sahte belgedir.' hükmünü içermektedir.

Görüldüğü üzere VUK'nun 359. maddesi sahte belge düzenleme ve sahte belge kullanma fiillerini aynı fıkrada düzenlemiştir. Bu eylemler seçimlik hareketlerdir. Dolayısıyla aynı fıkra içerisinde hem düzenleme ve hem de kullanmanın düzenlenmesi nedeniyle sanığın düzenleme ve kullanma eylemlerinden ayrı ayrı cezalandırılması yerinde değildir. Sahte fatura kullanma ve düzenleme eylemleri nedeniyle bir takvim yılı içerisinde sadece bir kez cezalandırılması gerektiği düşünülmektedir.” denilmiştir.

İYİ PARTİ'DEN KANUN TEKLİFİ

İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı, Pandemi’nin de getirdiği sıkıntılarla, son günlerde “Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet suçundan” vergi mükelleflerine uzun hapis cezaları verilmeye başlandığını belirterek, bu önemli sorunun ortadan kaldırılması için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nda değişiklik için yasa teklifi verdi.

TBMM Başkanlığına verdiği Kanun teklifinin gerekçelerini açıklayan Subaşı, şunları söyledi:

“213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun “Kaçakçılık Suçları ve Cezaları”nı düzenleyen 359. Maddesinde pek çok değişlik yapılmıştır. Bu değişiklikler ile suçun işlenmesi için bilerek kullanma (kast) unsuru aranmadığı gibi, çift defter tutmak dışındaki suçlarda vergi ziyaı yani hazine zararı aranması gerektiği hususu da göz ardı edilmiştir. “Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun sahte belge düzenleme ve kullanmada her hesap dönemine 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası uygulanır” şeklinde görüş oluşturması ile birleşince, “Vergi Usul Kanunu’na Muhalefet suçundan” vergi mükelleflerine uzun hapis cezaları verilmeye başlanmıştır’’

213 Sayılı yasa incelendiğinde, Kanun koyucunun yorumuna göre, TCK’daki en ağır suçlara verilen hapis cezalarından daha fazla hapis cezası verildiğine dikkat çeken Hasan Subaşı, “Örneğin; Beş yıl üst üste sahte belge kullanan mükelleflere, 25 yıl hapis cezası veren mahkemeler ve mahkeme kararları mevcuttur. Bu durum suçun kanuni formülasyonundan ve yorumundan kaynaklanmaktadır. Madde “sahte belge düzenleyen veya bu belgeleri kullananlar” lafzıyla getirilen hukuki yorum nedeniyle aynı eyleme iki kere ceza verilmektedir. Böylece her mali yıl için ayrı ayrı ceza verilmesi söz konusu olmaktadır” dedi

Suç kastı olmayan ve vergi kaybına neden olmayan bir şahıs ya da firma, piyasada tedavül (dolaşan) eden ve halk arasında naylon fatura olarak adlandırılan sahte belge nedeniyle yaşamını karartan biçimde cezalandırılması adil sayılamaz.

Bu noktada Kanunda değişiklik yapılmasının zorunlu hale geldiğini dile getiren Hasan Subaşı; “Çünkü TCK’nin zincirleme suç hükümlerinin kabulü ve her hesap dönemi için ayrı ayrı cezalandırma yorumundan vazgeçilmesi kanuni bir düzenlemeyi gerekli kılmaktadır. 2021 Ocak ayı itibariyle Asliye Ceza Mahkemeleri’nde sonuçlandırmayı bekleyen 70.000'in üstünde dosya olduğu, sonuçlanan davalarda mahkûmiyet oranının yüzde 60’larda olduğu ileri sürülmektedir ki bu tablo durumun vahametini ortaya koymaktadır” diye konuştu.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER