CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yasadışı bahis baronu Veysel Şahin ile ilgili Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a yönelttiği soruların ardından, Şahin kamuoyunun gündemine oturan isimlerden biri oldu.
Kılıçdaroğlu, “Adalet Bakanı ve HSK Başkanı? Veysel Şahin’in hukuksuz bir şekilde salıverilmesine ilişkin Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2023/93 Değişik İş sayılı kararına direnerek tahliye işlemini gerçekleştirmeyen ve yolsuz ilişkilerin açığa çıkmasını sağlayan Cumhuriyet’in savcıları hakkında herhangi bir işlem mi tesis ettiniz?” ifadelerini kullanmıştı.
Gazeteci Barış Terkoğlu da Cumhuriyet’teki yazısında milyarca dolara hükmeden yasadışı bahis baronu Veysel Şahin üzerinden yargıda dönen savaşı anlattı.
Terkoğlu, Şahin’in tahliyesine 1.5 ay kala peş peşe çıkan kararları aktardı.
Terkoğlu konuya ilişkin şunları yazdı:
Tarih 2 Mart 2023. Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin üç hâkimi, mesai bitmek üzereyken cezası kesinleşmiş olan ve altı yıldır hapiste yatan Şahin hakkındaki kesinleşmiş kararı bozdu. Olay tutanaklara şöyle yansıdı: “Hükümlü Veysel Şahin hakkında Büyükçekmece 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 26 Nisan 2018 tarihli ‘suç işlemek amacıyla örgüt kurma’ suçundan verilen 5 yıl hapis cezasının ve ‘7258 sayılı yasanın 5-b maddesine muhalefet’ (yasadışı bahis) suçundan verilen 5 yıl 6 ay hapis cezasının giderilemeyecek mağduriyete yol açılmaması bakımından infazlarının durdurulmasına, hükümlü başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değil ise derhal serbest bırakılmasına...”
Kısacası mahkeme, bir anda Şahin’in kesinleşmiş toplam 10 yıl 6 aylık cezasını bozmuştu. İşin ilginci kararının başında “Hükümlü müdafiyle Ersan Şen tarafından 19 Aralık 2022 havale tarihli dilekçe ile itiraz edilmiş olup itiraz hususunda karar verilmek üzere dosya mahkememize gönderilmiş ve CMK 33. maddesi gereğince cumhuriyet savcısından yazılı mütalaası alınmış olmakla, dosya incelendi” deniyordu.
Meseleyi ilginç kılan detaylardan biri de buydu. Cumhuriyet savcısından dair mütalaa alınmamıştı. Şahin’in avukatı Ersan Şen’in 2.5 ay önce yaptığı itiraz dilekçesiyle, kesinleşmiş bir mahkeme kararı, birkaç dakika içinde silinip süpürülmüştü. Veysel Şahin hukuken artık özgürdü. Tahliye hararı adliye sistemine düştü. Hazırlıkları başladı.
SAVCILAR KARARA BÖYLE KARŞI ÇIKTI: MAHKEMEYE LAF SOKTULAR
Yargının mesai saatinin ona ermesinden 1 dakika sonra çıkan yargı kararına itiraz eden savcıların, 19.00’da mahkeme kararının hukuksuz olduğunu ve Şahin’in tahliye edilmemesi gerektiğini söleyerek tutanak tuttuğunu aktaran Terkoğlu, savcıların mahkemeye adeta laf soktuğunu ise şöyle anlattı:
Tutanakta Şahin’i tahliye eden mahkemeye şöyle laf sokuluyordu: “(...) Bu kararın mesai saati sona erer ermez 17.01’de onaylanarak cumhuriyet başsavcılığımız ekranına düşürülmesi üzerine karar incelendi.”
Savcıların tutanağında mahkemeye sanki hukuk dersi veriliyordu. Avukat Şen’in talebinin daha önce tam 4 kez hem kararı veren mahkeme hem de üst mahkemeler tarafından reddedildiği, karara itirazların kesinleştiği, bundan sonra mahkemelerden alınacak bir kararın olmadığı söylendikten sonra şu ifadeler kullanılıyordu: “Yasaya açıkça aykırı olduğu düşünülen Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin kararına karşı yeniden müracaat yapılacağından, hükümlünün şu aşamada tahliye edilmeyerek Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne resmi olarak sorulmasına karar verildi.”
Mesai bittikten bir dakika sonra, saat 17.01’de tahliye olan Şahin, savcının girişimiyle cezaevi çıkışında tahliye olamadan bekledi.
APAR TOPAR GERİ DÖNDÜLER
"Adliyeyi karıştıran, adeta yargı içindeki savaşı gösteren saat 19.00’daki tutanağın ardından, Bakırköy 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nin üç hâkimi apar topar salona geri döndü. Belki de döndürüldü!
Tek sayfalık bir kararla, saat 17.01’de verdikleri kendi kararlarını kaldırdılar. O kararın girişinde yaptıklarını, “sehven” diyerek şöyle itiraf ettiler: “Verilen kararın sehven cumhuriyet savcısından mütalaa alınmadan verildiği, karar başındaki mütalaa alındığına yönelik ibarelerin ise matbu olup sehven yazıldığı ve kararın onaylandığı anlaşılmakla...”
Kısacası mahkeme dosyayı okumadığı gibi kendi kararını dahi okumadığını söylüyordu!
Saat 22.00 olmuştu. Şahin halen cezaevi kapısında bekliyordu. Aynı iki savcı, saat 22.10’da yeni bir tutanak tutarak kararını birkaç saat içinde değiştiren mahkemeye yine laf soktu: “Tutanak tutulduktan sonra mahkemece, saat 22.01’de yeniden aynı tarih ve aynı iş numarası ile Büyükçekmece 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nin anılan iş kararına karşı bu defa da taleplerin ve itirazın reddine karar verildiğine ilişkin ek karar cumhuriyet başsavcılığımız ekranına düşürülmüştür.”
YARGIDA RÜŞVET KULİSLERİ
"Günlerdir konuyu tartışan hemen herkes “tahliye” meselesine takılıyor. Şahin’in cezasının 1.5 ay sonra biteceği düşünülürse kritik olan tahliyesi değil. Asıl mesele mahkemenin gerekçesi. Basitleştirerek söyleyeyim: Şahin hapisteyken örgüt dahil benzer suçlardan, İstanbul 42. Asliye Ceza Mahkemesi’nde başka bir davadan yargılanıyordu. Şahin ve avukatı, ceza aldığı ve 6 yıl hapis yattığı dosyayı bu davayla birleştirmeye çalışıyordu. Ceza aldığı ve hapis yattığı dosya ile henüz yargılandığı dosya birleşerek aynı dava haline gelecek, böylece iki ayrı ceza yerine halihazırda 6 yıl hapis yattığı tek bir dosya sanığı olarak eli rahatlayacaktı. Şahin ve avukatı, daha önce başka mahkemelerden tam 4 kez bunu talep etmişti. Nitekim Bakırköy’deki tartışmalı mahkeme 5. talepte bu kararı verdi. Tahliye, bu kararın 2. derecede önemli bir sonucu oldu.
Öte yandan 5 Mayıs’ta devam eden öteki davada, İstanbul 42. Asliye Ceza Mahkemesi, Şahin’e 21 yıl 8 ay hapis cezası verdi. 2014’te kesinleşmiş kasten yaralama sabıkası nedeniyle, daha ağır yaptırımı olan “mükerrirlere özgü infaz rejimi” uygulanmasına da karar verdi. Şahin’in karar kesinleşinceye kadar dışarıda tutuksuz kalmasını uygun buldu. Bir detay daha var. Şahin’in dosyasında, 2018’in nisan ayında da benzer bir akşam yaşandı. Tahliye kararı aynı akşam itirazla bozularak Şahin hapisten çıkarılmadı. Haliyle yargı içinde bir Şahin kavgası yaşandığı tezimiz tutarlı görünüyor. Sürekli değişen, “yukarıdan müdahaleli” olağandışı yargı kararları bunu açıkça gösteriyor.
Öte yandan Şahin’den “kafasının koparılmaması için” eski bir bakan adına rüşvet isteyenler, “Dosyayı çözeriz” diyerek bazı yüksek yargı mensupları adına milyon dolar telaffuz edenler de meseleyi daha ilginç kılıyor.
Bir suç, bin karar üretiyor. Her dudak kendi hükmünü söylüyor. Belki de bütün bunlar adil olan henüz sözünü söylemediği için..."