BIST 100 9.656 DOLAR 34,64 EURO 36,61 ALTIN 2.936,24
11° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Yandaş Sabah gazetesi yazarından bomba iddialar: Tuhaf işler oluyor

Yandaş Sabah gazetesi yazarından bomba iddialar: Tuhaf işler oluyor

Sabah yazarı Dilek Güngör, birkaç gündür yargıda tuhaf işler olduğunu bazı 'FETÖ'cülerin kritik noktalara getirildiğini iddia etti.

"Şu anda yargıyı ele geçiren bu grupların içine sızan FETÖ'cüler eliyle 17-25'teki gibi yeni bir kumpas davası hazırlansa o zaman kim, ne diyebilecek?" diye soran Güngör, "Tarih tekerrür ediyor ama kimse yargıdaki tehlikenin büyüklüğünü fark edemiyor" ifadesini kullandı.

Güngör "Yargıda tehlikenin farkında mısınız!" başlığıyla yayımlanan yazısının ilgili bölümünde şunları kaydetti:

Birkaç gündür yargıda işler iyice tuhaflaştı!

FETÖ'nün azılı elemanlarını bir mahkeme serbest bırakıyor, diğeri yeniden tutukluyor. Örgütün para kaynağı olarak bilinen holdinglerle ilgili akıl almaz kararlar çıkıyor. Ankesör soruşturmasına takılan hakim ve savcılarla ilgili Yargıtay'ın sesi çıkmıyor.

Bunlar kamuoyu önünde cereyan edenler… Bir de işin mutfağında olan biten var.

Hatırlarsanız, 17-25 Aralık'ta FETÖ'nün kumpas davalarıyla hükümeti devirme planı suya düşünce yargıda ciddi bir temizlik harekâtı başlatıldı. HSYK'yı FETÖ'den temizlemek için muhafazakârlar, sosyal demokratlar ve ülkücüler birlik olup 'Yargıda Birlik Platformu' kurdu.

15 Temmuz'daki hain darbeden sonra bir kısım FETÖ'cüler ihraç edildi. Bir süre sonra FETÖ'den boşalan koltuklara başka gruplar oturdu. O'cular, bu'cular ünvanlı görevlere getirildi. Yargıdaki atamaların yapıldığı il başsavcılıkları, komisyon başkanlıkları, daire başkanlıkları, mahkeme başkanlıklarının neredeyse yüzde 80'i bu grupların eline geçti. Hakim ve savcı adaylarının yetiştiği Türkiye Adalet Akademisi'ni de kontrol altına aldılar. Sonra önceden izlediğimiz film sahne aldı!
Hassas kaynaklarımdan aldığım bilgilere göre, FETÖ'nün kumpas davalarını karara bağlayan hakimler ile terör soruşturmalarını yürüten savcılar, herkesin 'cemaat' dediği dönemde meslekten ihracı bile göze alıp örgüte karşı suç duyurusunda bulunanlar, 15 Temmuz hain darbe planında eline silah alıp adliyeleri korumaya gidenler ya sürgün yedi, ya da kızağa çekildi. Onların yerine telefonunda ByLock çıkanlar, sahte tanıklar üzerinden KOM Başkanlığı'nın illere yolladığı ByLock listelerinden isimlerini sildirenler, darbeci akrabaları olanlar vb. getirildi.

(...)Anlayacağınız, tarih tekerrür ediyor ama kimse yargıdaki tehlikenin büyüklüğünü fark edemiyor.

Şimdi soruyorum: Yarın öbür gün şu anda yargıyı ele geçiren bu grupların içine sızan FETÖ'cüler eliyle 17-25'teki gibi yeni bir kumpas davası hazırlansa! O zaman kim, ne diyebilecek?

Herkes sormayacak mı?
Hani, "FETÖ'cüler yargı içinden ihraç edilmişti" diye… Hani Adalet Bakanı Abdulhamit Gül "Yargıyı FETÖ'den temizledik' demişti diye… Hani, "işler ehline veriliyordu" diye…