Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Volkan Konak: O benim kıymetlimdir...

Volkan Konak, 30. sanat yılını Dalya albümüyle kutladı. Müziğe ve siyasete dair açıklamalarda bulunan Konak, '20 yıllık arkadaşı' Ekrem İmamoğlu için, "Biz İmamoğlu ile çok şey paylaşıyoruz. O benim kıymetlimdir. Siyaset ayrıştırıcıdır. Ama Ekrem İmamoğlu gibilerin sayısı artarsa her şey güzel olur. Bahar gelir bu topraklara" dedi.

Son 30 yıldan beri müzik dünyasındaki şarkıları ve şiirleri ile hayatımızda olan Volkan Konak, Dalya adlı albümünü çıkardı. 27 Temmuz’da Kıbrıs, 28 Temmuz’da ise Harbiye Açıkhava konserleri için hazırlanan Konak'ın Sözcü'ye verdiği röportaj şöyle:

– Sahnede şarkı söylemenin dışında insanlarla dertleşiyorsun da. Bu halinle siyasetçilerin ilgi odağı olmalısın…

Ekrem İmamoğlu kardeşimle çok şey paylaştık, paylaşıyoruz. Ben halk bilimi yaptım, her yörenin dertlerini de bilirim sevinçlerini de. Öyle iller vardır ki, eğer o bölgenin dokusunu bilmezsen taşlanarak gidersin oradan. Diyarbakır farklıdır, Konya ovası farklıdır, bilmek lazım. Halkın içinde olmanın avantajını her zaman yaşadım, yaşıyorum.

BAHAR GELECEK BU TOPRAKLARA

Siyasete girmeyi düşünmediğini söyleyen Volkan Konak, “Siyaset ayrıştırıcıdır. Ama Ekrem İmamoğlu gibilerin sayısı artarsa her şey güzel olur. Bahar gelir bu topraklara” diye konuştu…

ASLA SIRTIMI DÖNMEM

– Hiç düşünmedin mi siyaseti?

Yok, siyasete girmeyi düşünmüyorum. Çünkü, Türkiye’de yapılan siyasete saygı duymuyorum. Elbette içinde düzgün insanlarımız var.

– Mesela…

Mesela, Ekrem İmamoğlu. 20 yıllık arkadaşımdır, kıymetlimdir. Ama her şeye rağmen sanat daha saygın ve inandırıcı, çok daha birleştiricidir. Siyaset ve futbol, ne yazık ki insanları yumurta gibi tokuşturuyor, bu da benim canımı yakıyor. Oysa bir türküde, bir şarkıda bütün insanlar birleşebiliyor. Benim için insanların birleştiği noktalar çok önemlidir.

– Siyasete girsen ne olur?

Siyasete girsem başarılı da olurum. Çünkü inandırıcıyım, samimiyim, insanların arasında olmayı severim. Ayrıca açığımı da bulamazlar. O konuda dikkatliyim. Maçka’da lise yıllarında futbol oynarken hep kaleci olurdum, takım arkadaşlarıma sırtımı dönmeyeyim diye (gülüyoruz). Hayatta kimseye minnetim olmadı, olamaz da. Bizim gibilerin hata yapması zordur, çünkü satın alamazlar. Benim dedem 17 yıl Trabzon Maçka’nın belediye başkanıydı, makam arabası benzin yakmasın diye belediyle otobüsüne binerdi. Biz o terbiyeyle geldik. Şimdinin siyasetçilerini anlamıyorum. Bizim verdiğimiz paralarla maaşlarını alanlar, oylarımızla o makama gelenler bize derebeylik taslıyor. Bu çok can sıkıcı. Maaşını verdiğin adamdan fırça yiyorsun. Bu değişmeli.

EL ELE VERELİM

– Değişir mi?

Ekrem İmamoğlu gibilerin sayısı artarsa elbette her şey değişir, her şey güzel olur. Şu anda dört partinin başında onun gibi genel başkanlar olsa, inan bana bu ülke bir dilim kavun gibi mis kokar, bahar gelir bu topraklara. Ayrıca bu topraklarda hoşgörü vardır. Mevlanalar, Yunuslar, Hacı Bektaşlar geçmiştir bu topraklardan. Cumhuriyeti kuran Atatürk’ümüz de bir güneş gibi doğmuştur yine bu toprakların üzerine. Dolayısıyla hep birlik olalım, ülkemiz için elele verelim.

– Yeni albümünü konuşalım…

Ben projeye inanıyorum, albüme inanıyorum. Single gibi ‘tek’li gibi çalışmalar bana göre değil. Dalya adlı albümümde ikisi anonim ve sekiz yeni şarkı yer alıyor. Yeni şarkıların arasında Cemalim türküsü ve Türk Sanat Müziği’nden Kadri Şençalar’ın bestesi Neyleyim Köşkü var. Altan Çetin her çalışmamda oluyor, çünkü onun eserleri benim müzik bedenime çok güzel uyuyor. DMC’nin sanatçısıyım ama Polat Yağcı, Samsun Demir ve Avrupa Müzik beni sevdikleri için hep birlikte destek verdiler.

MÜZİK SAMİMİYETTİR

– İçine sindi mi?

İnsanları samimi ve inandırıcı duygularla besliyorum, bu albümde de vicdanım rahat. Ancak, müzikseverler bu albümün kullanma tarifesine dikkat etsinler.

– Nasıl bir kullanma tarifesi bu?

Yağmurlu gecelerde ve uzun yolculuklarda dinlesinler bu albümü. Çünkü o zaman duygusallık tavan yapıyor. Biz Karadenizliler yağmurda ağlarız, gözyaşlarımız belli olmasın diye. Samimi olmak, duyguları olduğu gibi vermek önemli. İlle de Edebiyat Fakültesi mezunu olmana gerek yok, ille de üst düzey şair olmana da gerek yok. Aşık Veysel, üç tane perdeye dokunarak çaldı ama iki konservatuardan mezun olmama rağmen onun o samimiyetine ulaşamadım. Sazının akordu bile yoktu ama öyle lezzetli çalıyordu ki… Müzik samimiyettir, inandırıcılıktır.

YÜREKLERE DOKUNARAK BU NOKTAYA ULAŞTIM

– Müzikte 30 yılı geride bıraktın…

Şarkı söylemek benim mesleğim ve bu mesleği her zaman aşkla yaptım. Ben bu noktaya asansörle çıkmadım, tırnaklarımla geldim. Her zaman tek torpilim üretmek oldu. Yalpalamadan, zigzaklar çizmeden, insanları sahte duygularla beslemeden, hep yüreklere dokunarak bu noktaya ulaştım.

– İnsanların arasında olmak Volkan Konak’a keyif veriyor.

Vazodaki çiçeğin ömrü bir haftadır, topraktaki ömürlüktür. Vazoya girmeyeceksin. Karavanla Türkiye’yi karış karış geziyorum. Tarladaki çalışandan benzinci pompasında olan adama kadar herkese dokundum, dokunuyorum. Hastaneleri ve mezarlıkları çok sık ziyaret ederim. Ruhu diri tutar, terbiye eder. Bazı geceler babamın mezarına gider, onunla dertleşirim. Bu ziyaretler çok önemlidir. Müzik benim aşkımdır ve bu aşkı böyle besliyorum ben. Başka da iş yapmadım hayatım boyunca. Ne tiyatro, ne sinema, ne film müziği… Heyecanımı ilk günkü gibi yaşıyorum hep. Heyecanımı kaybedersem onurlu şekilde müzikte jübilemi yaparım. Herkese de bunu tavsiye ederim.

Yüksel Şengül’e konuşan Volkan Konak, Dalya albümüyle ilgili, “İnsanları samimi duygularla besliyorum, bu albümde de vicdanım rahat. Müzikseverler albümün kullanma tarifesine dikkat etsinler” dedi.

TERİM AKSESUARIMDIR

– Sahnedeki Volkan Konak’ı nasıl anlatırsın?

Sahnedeki Volkan Konak’ı ben de beğeniyorum. Mütevazi ve samimi yaşayan Volkan da sahnedeki Volkan Konak’a hizmet ediyor.

– Oradaki performansın da farklı…

Sahnedeki farkımı 15 yıl yaptığım bar müzisyenliğime borçuluyum. Pek çok ünlü müzik grubu ilk yıllarında hep barlarda çaldı. Barda müzik yapmak kumda koşmaya benzer. Kumda koşmayı öğrenen çimen üzerinde uçar. Bu yüzden konserlerimde farklıyım ve sahne performansımı beğeniyorlar. Sahnede döktüğüm ter, benim en önemli aksesuarımdır. Her konserimde iki kilo veriyorum bu yüzden. Bir tek anneciğime para verirken çok zorlanırdım, elimi iterdi. Gözleri dolardı ve ‘Uşağım’ derdi ‘Senin paran yenmez, o parada çok ter var.’ Kıyamazdı…

– Konserlerinde sadece şarkı yok ki…

Geçende söyledim, CD çalar gibi konser yapanlardan değilim dedim. Sadece şarkı söylemiyorum, seyircinin de içinde olduğu müzikli bir kabare yapıyorum.


İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER