'Demokrasi Arenası' programında şehit Sancaktar Mehmet ile babasının hikayesini anlatan Uğur Dündar, canlı yayında gözyaşlarını tutamadı. Gazeteci Uğur Dündar’ın sunduğu Demokrasi Arenası programının dün akşam canlı yayın konuğu 26. Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ oldu. Ayvalık Halil Başyazgan Cumhuriyet Kültür Merkezi’nde yapılan programda, Cumhuriyet’in kuruluşunun 98’inci yıldönümünün yanı sıra, gündemin öne çıkan başlıkları ele alındı. Şehit Sancaktar Mehmet ile babasının hikayesini anlatan Dündar, canlı yayında gözyaşlarını tutamadı. Uğur Dündar, oğluyla 11 sene sonra Dumlupınar’da başkomutanlık meydan muharebesinde buluştuktan bir gün sonra şehit olan Çetmili Kara Ali Çavuş ve İzmir’de şehit olan oğlu Onbaşı Mehmet'in hikayesini anlatırken duygusal anlar yaşadı. "BURADA BIRAKIN KONUŞMAYI, HÜR NEFES BİLE ALAMAZDIK" Dündar, yaşanan olayı şöyle anlattı: “Dumlupınar'da bir şehitlik vardır. Orada bir baba-oğul heykeli bulunuyor. Baba oğul heykelinin kahramanlarından biri Çetmili Kara Ali Çavuş. 1912 yılında cephelerde savaşmak için evinden ayrılır. Oğlu Mehmet 8 yaşındadır. Kara Ali Çavuş, Trablusgarp'ta, Balkan Savaşı'nda, Çanakkale'de çarpıştıktan sonra Başkomutanlık Meydan Muharebesi öncesi o birliklere katılır. Oğlu Mehmet de 19 yaşına gelmiştir. O da sancaktar olarak milli mücadele güçlerinin ön saflarında çarpışmak üzere oraya gelir. Baba oğul ilk kez orada kavuşurlar birbirlerine 11 yıl sonra. Sarılırlar, öpüşürler. Çok hazindir. Baba ertesi gün orada şehit düşer. Oğlu, babasının cenazesini taşırken heykele konu olmuştur. O yiğit delikanlı, 19 yaşındaki onbaşı Sancaktar Mehmet de 9 Eylül günü İzmir'e giren birliklerin en önünde şehit düşer.” “Dumlupınar'ı unutturmaya çalışanların bu dünyada ve öbür dünyada yeri yoktur" diye Dündar konuşmasına şöyle devam etti; Dumlupınar kazanılmasaydı bugün biz yoktuk. Belki birey olarak vardık ama adlarımız kim bilir neydi. Burada bırakın konuşmayı, hür nefes bile alamazdık. Şu aldığımız nefesi bile, her şeyimizi 30 Ağustos Zaferi'ne borçluyuz. Bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.”