Her yıl İran’dan Van’ın Başkale, Çaldıran ve Özalp ilçelerine geçiş yapan mültecilerin birçoğu, sınır hattında ya donarak ya da açlıktan yaşamını yitiriyor. Sınırı geçebilenlerin bazılarının ise el ve ayakları donuyor ve tek çözüm hastanelerde el ve ayaklarının kesilmesi oluyor.
Daha iyi bir yaşam için çıkılan yolculuk, kar, buz ve fırtınada tam bir kabusa dönüşüyor.
Donarak yaşamını yitiren 13 göçmenle aynı kafiledeki Afgan bir göçmen yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor:
"İran’dan 300 kişilik bir grup çıktık ama yolda gözlerimizin önünde 40 arkadaşımızı kaybettik."
Sınırda halen donarak yaşamını yitirdiği düşünülen 40 mülteciye ise ulaşılamıyor. İnsan kaçakçıları ise cesetler kaşılığında fidye talep ediyor.
Van’a giriş yapan iki Pakistanlı genç, sınıra kendi imkanlarıyla geliyor. Ancak, ikisi yollarını kaybediyor. Tam 45 saat boyunca yürüyen iki genç sınırda bulunan bir yola ulaşıyor. Yolda bekleyen iki genç birbirlerine sarılarak adeta ölümü bekliyor. Tam donmak üzere iken bir köy minibüsü yoldan geçiyor ve iki genci alarak hastaneye ulaştırıyor. Hastanede tedavi altına alınan iki gencin el ve ayak parmaklarında ciddi hasarlar meydana geliyor. Yapılan tetkiklerin ardından iki gencin el parmaklarının işlevlerini tamamen yitirdiği belirlenerek, el parmaklarının kesilmesine karar veriliyor. İki mülteci de ameliyata alınmasını bekliyor.
Aynı gün farklı bir grupla yine Çaldıran sınırına bırakılan başka Afgan bir genç de diğer arkadaşları gibi insan tacirleri tarafından sınır hattına bırakıldı. Saatlerce yürüdükten sona bir köye ulaşan genç, donmaktan son anda kurtarılmış. El ve ayak parmakları soğuktan donan mülteci genç, köylülerin yardımıyla hastaneye ulaştırılıyor. Günlerdir hastanede tedavi gören mülteci gencin iki el parmakları da ameliyatla kesilecek. Ayrıca ayak parmaklarında oluşan yanıklardan dolayı uzun süreli bir tedavi süreci yaşayacak.