BIST 100 9.550 DOLAR 34,54 EURO 36,01 ALTIN 3.005,46
17° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Utanmıyorsunuz alay etmeye...

Gazetenin birinde, birinci sayfanın en tepesinde gördüm şu başlığı:

“Gri liste ile aranıyorlar. Başlarına ödül koyuldu...”

İhbar edene, yakalatana ödül verilecekmiş.

600 küsur milyon TL...

Aralarında, kumpas yargısının kahramanlarından(!) ve bir kısım aşağılık beslemenin “heykelini dikmek lazım” diye tapındığı, “burnundan kıl aldırmayan” , zırhlı makam aracı tahsis ettiğiniz zamanın savcısı Zekeriya Öz’ün de bulunduğu bazı FETÖ aparatları, dünyanın dört bir yanında aranıyormuş. Başka pek çok yargıç ve savcı ile birlikte.

Duy da inanma!..

İnsanın böyle bir haberi medyaya vermesi ve insanların buna inanacağımıza inanması ve böylesine bir “küstahlığa” imza atması için, ancak bugünkü iktidarın bir parçası olması gerekirdi zaten.

Milletle alay etmenin, daha az incitici yollarını bulsaydınız, hanımlar beyler!.

Bu listesini yayınladığınız zat-ı namuhteremler, bu Cumhuriyet düşmanlarının, bu halk düşmanlarının “yakalanıp, yargılanıp cezalandırılmaları gerektiğini” biz 40 yıldır söylüyoruz. Söylemekle de kalmadık. Bas bas bağırdık. Hançerelerimizi yırta yırta kıyameti koparttık neredeyse.

Her kürsüden, her bir ekrandan, her bir yazıda, her bir programda, her bir caddede, sokakta avaz avaz dillendirdik. “Bunlar ülkenin düşmanı, ATATÜRK’ün kurduğu Yüce Cumhuriyetimizi yıkmayı hedefleyen alçaklar” dedik.

Peki ne oldu?

Tam tersine, bunu söyleyenleri hedef aldınız. Kimlerle birlikte? Tam da bu adını zirkettiğimiz alçaklarla birlikte. Kol kola savaş açtınız, bizim gibilere.

Bunu söyleyen gazetecilere dünyayı dar ettiniz. Bunu söyleyen askerlerin hayatını, kariyerlerini söndürdünüz. Bunu söyleyenin rütbe filan gözetmeden rütbelerini söktünüz. İntihara sürüklediniz, mezara yolladınız yılışık kahkahalarınızla eşlik ederek. Mahkum edip, zindanlarda ölüme terkettiniz. Birer birer cenazeleri çıkıyor o zindanlardan. Sayayım mı isimlerini? Sayayım mı, Cumhuriyet’e sahip çıktıkları için bölük bölük, tabur tabur, karargah karargah linç ettiğiniz o şerefli askerleri?

Bilim insanlarını teker teker kulaklarından tutup içeri tıktınız. Akademiye adeta bomba yağdırdığınız bu FETÖ’cü alçaklarla birlikte. Tek tek ayıklayıp “Darbecilikle” itham ettiniz. Sayayım mı isimlerini tek tek?

O günlerde bir yandan da yukarıda saydığım kıyımın kurbanlarının yerine tek tek bu hainleri tayin ettiniz, yerleştirdiniz. Medyada, Silahlı Kuvvetler’de, Adliye’de, Mülkiye’de, Tıbbiye’de, Hariciye’de, Dahiliye’de ve bilcümle kurum ve kuruluşta. Bunların gazetelerine abone olmayanın dükkanına müşteri sokmadınız. Kepengini indirttiniz. Ekmek vermediniz neredeyse, suyunu, gazını kestiniz.

Yalan mı?

Her yıl YAŞ kararnamesi üstüne YAŞ kararnamesi ile, yargı atamaları ile, öğretmen atamaları ile bu hainleri, devletin en kritik noktalarına kendi imzalarınızla tayin ettiniz, yerleştirdiniz. O imzalara karyşı çıkanları, sonradan “terörist” diye mahkum ettiniz. “Darbeci” diye hayatı zehir ettiniz, yedi sülalelerine. Bu hainlere sınav sorularını (çalındı yalanları ile) vererek, yüzbinlerce insanın önüne geçirip kuyruk atlattınız.

Sonra?

Sonrası malûm. Yollarınızı ayırdığınızı, kandırıldığınızı söyleyerek bir kısmını “tu kaka” ilan ettiniz. Hâlâ fena halde izaha muhtaç bir gecenin olaylarını “Hainler darbe yapmaya kalktılar” diye millete anlatarak, “Sanki hiçbir sorumluluğunuz yokmuş gibi” davranıp, bir kısmının üzerine çullanıp, işin içinden sıyrıldınız. O meş’um darbe girişimi gecesinde yüzlerce masum insanın ölümüne ve yaralanmasına yolaçtınız. Bir sokağa çıkma yasağı ilan edemediniz. Bir avuç üniformalı, sahte asker çapulcunun kan dökmesine göz göre göre izin verdiniz.

Ama “Darbeyi yöneten beyin” dediğiniz Adil Öksüz denen haini tutmuşken bıraktınız. Evet!. Tutmuşken bıraktınız. Cumhuriyetin çanına ok tıkayan Zekeriya’ları, Adil’leri filan “kuş misali” uçurdunuz yurtdışına.

Medya aparatlarının ya kaçmalarına izin verdiniz, ya da “Medya ayağı” yalanı ile göstermelik biçimde yargılayıp serbest bıraktınız. Aramızda dolaşıyorlar. Bir kısmına zaten hiç dokunmadınız. Şimdi iktidar şakşakcılığı ile “Ödül mamalarını” hak etmekle meşguller.

Hainlerin Bankasının neredeyse önünden geçeni, 5 TL’lik havale yapanı “Darbeci” diye damgalayıp, banka yöneticilerini önemli görevlere getirip taltif ettiniz.

Şimdi milletin suratına adeta “tükürük gibi” savurduğunuz bir yalanla, “Arıyoruz. Yakalayacağız...” numaraları ile “WANTED” afişleri ile bir tiyatro oynuyorsunuz.

Hainlerin elebaşını “Teslim almak” için ABD’ye yolladığınız sözde dosyaların üzerinde örümcek ağları oluşmuşken, Ağlak Vaiz’i kafileleler halinde ziyaret edenler, bürokraside, medyada ve tüm kurumlarda önemli yerlerde “fink atıyor”

Darbenin finansörü – sponsoru dediğiniz yabancı ülke liderleri ile boy boy, sarmaş dolaş, şapır şupur resimler çektiriyor, pastalar kesiyorsunuz.

“WANTED” ha?

Bari dalga geçmeyin bizimle.

Biz ki, o hain çetesine, o Cumhuriyet Düşmanı güruha karşı seslerimizi yükselttiğimiz için hâlâ ağır bedeller ödemeye devam ediyoruz. 40 yıl önceki gibi.

Bari dalga geçmeyin.

Ayıp oluyor.

İyice çirkinleşiyorsunuz.

Sanmayın ki unuttuk.

Sanmayın ki unuturuz.