Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, KRT canlı yayınına konuk oldu. Türkiye Meclisi'nin kendisine sorduğu soruları yanıtlayan Özdağ, Suriyelilerle ilgili soruya "Biz Suriyelilerin gerçek dostlarıyız. Vatanlarını geri vermek istiyoruz" yanıtını verdi.
Ümit Özdağ'ın konuşmasından satır başları şöyle:
"Dünyanın her yerinden gelsinler buraya dolsunlar. Bu yeni bir plan değil, çok açık. Bu demografik bir işgal. Bunun hedefleri belli. Biz Suriyelilerin gerçek dostlarıyız. Kendi vatanlarını geri vermek istiyoruz. Vatandan önemli bir şey var mı?
Değişik kimlikler ve kültürler olabilir ama siyasal kimlik olarak Türkiye'de tek kimlik vardır, Türk kimliği. Herkes şiddete başvurmamak kaydıyla istediğini savunabilmelidir. Bunun için politik destek de talep edebilir ama Tükiye'de yıllardan bu yana emperyalizmin desteklediği bir PKK olgusu var. Devlet şiddet kullanana misliyle şiddet uygulamak zorundadır.
Ne kadar Anayasa'yı askıya alsanız da Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararı Yargıtay tanımasa da bütün Zafer Partililer bu ülkeye sevgilerini artırarak siyasete taşımaya devam edeceğiz. Bu örtülü istilanın, emperyalizmin Türkiye'ye kurduğu tuzağın sona ermesi için çalışmaya devam edeceğiz.
"ADAY OLSAYDIM SİNAN OĞAN YİNE ADAY OLACAKTI"
Ben aday olsaydım Sinan Oğan yine aday olacaktı, çünkü karar vermişti. O zaman bu sinerji ortaya çıkmayacaktı, ben geri attım bu sinerji ortaya çıktı. Bu sayede seçimler ikinci tura kaldı, HDP belirleyici güç olmaktan çıktı. Sinan Oğan'ın eylemi kendisini bağlar, bizi bağlamaz. Eğer Meclis'te Millet İttifakı çoğunluğu oluştursaydı Sinan Oğan da Kemal Kılıçdaroğlu'nu desteklerdi. Biz kararını doğru bulmadık.
Türkiye'de kutuplaştırma siyasetinin mimarı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Bu kutuplaştırma siyasetiyle Türkiye'yi 2002'den beri yönetiyor. Türkiye'yi iç savaş kıyısında gösterme eğilimi arttı. Bunun bir bölümü öngörü bir bölümü politika.
"IŞİD BANA KARŞI EYLEM PLANLAMIŞ"
Suriye'den gelen çocuklar üzerinde yapılan araştırmalarda resim yaptırılıyor çocuk cinayet resmi çiziyor, çünkü onu görmüş. Bu Suriyeli çocuk kötü olduğu için değil, yaşadığı travmayı dışarı yansıtıyor. Ama travmalı bir toplumun bedelini bu ülke ödemek zorunda değil. Yönetim bunu görüp buna göre güvenlik politikaları geliştirmeli. Bugün Türkiye'de Emniyet'in yaptığı terör operasyonu IŞİD operasyonu. PKK'dan sahada daha aktif ve güçlü olan şu anda IŞİD. Bana bildirdiler, IŞİD bana karşı eylem planlamış. İcra aşamasına geçerken Emniyet durdurmuş. Türkiye'de bir siyasetçiye karşı IŞİD terör eylemi gerçekleştirmek istiyor. Aralarında Arapça'nın alt lehçelerini konuşan insanları hangi insan kaynağıyla dinleyeceksin?
Yarın bu ülkeyi emperyalizm iç felakete sürüklediği zaman partimiz mi kalacak birbirimize yardım etme konusunda? 2010 senesinde Şam'da bu ülke karışacak denildiğinde inanan Suriyeli aydın yoktu. Kimse tahayyül etmiyordu ama olağanüstü kötü bir şey yaşandı orada.
Sen Esad'ı nasıl yıkacaksın? Dışişleri Bakanlığı'nda Arapça bilen 6 tane diplomat yok. Bir ülkede bir rejimi devirmek için o ülkenin her şeyini bilmek lazım, öyle bir bilgin yok. Suriye'de rejim ancak iç savaşla gider, iç savaştan da Suriye'den sonra en zararlı çıkacak ülke Türkiye'dir diye söyledim. Allah kimsenin başına Suriyelilerin başına gelen türden bir felaket vermesin.
YARGI KRİZİ
Anayasa'nın üstünlüğünü kabul etmek zorundayız. Anayasa Mahkemesi'nde yüce divan yetkisinin olmaması gerekir. Çok teknik bir konu olan ceza hukukunda hiç hukuk eğitimi almamış insanların karar vermesi doğru değil. Madem bugün böyle bir Anayasa var ve bu Anayasa çok açık bir şekilde durumu ortaya koyuyor, ona uymak lazım. Devlet sürekli krizlerle yönetilemez, bu bir devlet krizi.
"ÖZGÜR ÖZEL'İN ZAFER PARTİSİ'NDEN NEFRET ETTİĞİNİ BİLİYORUM"
Özgür Özel'in Türk milliyetçilerinden nefret ettiğini düşünüyorum, Zafer Partisi'nden de nefret ettiğini biliyorum. Özgür Özel Türkiye'nin bölünmesi için çalışan bir milletvekiliydi. Zafer Partisi'ni adeta şeytanlaştırıyor. Parti'yi DEM çizgisine taşıyor. İmamoğlu'nun siyasette kutsallığının olmadığını düşünüyorum. Pragmatist davranıyor. Bu siyasal oportünistliktir.
"DİYANET İŞLERİ BAŞKANI'NIN ARKASINDA NAMAZ KILMAM"
Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Türk halkından koptuğunu ve iktidarın propaganda organı haline geldiğini ve Türk halkını İslam'dan soğuttuğunu düşünüyorum. Bu Diyanet İşleri Başkanı'nın arkasında namaz kılmam, kılmıyorum. Diyanet İşleri Başkanlığı Türkiye'de deizm ve ateizmin gelişmesinden sorumludur. Diyanet İşleri Başkanlığı'na verilen bütçenin Sağlık Bakanlığı'na verilen bütçeden fazla olması kabul edilebilir değildir"