BIST 100 9.640 DOLAR 34,66 EURO 36,65 ALTIN 2.941,54
7° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Uğur Mumcu'yu çocukluk arkadaşı anlattı

Uğur Mumcu'yu çocukluk arkadaşı anlattı

Uğur Mumcu’nun çocukluk arkadaşı emeritus profesör Önder Pekcan, Uğur Mumcu'yu anlattı. Pekcan, "Devamlı bağımsızlığını korumuştur. Doğru şeyleri yazmaya çalışmıştır. Hiçbir siyasi gruba angaje olmadı. Partilerden ‘gel bizle siyaset yap’ diyenler oldu ama gitmedi. Mümtaz Soysal o zaman içerde, Muammer Aksoy’u da öldürdüler. ‘Ben de tutuklanmayı bekliyorum’ diyordu" dedi.

Uğur Mumcu’nun çocukluk arkadaşı emeritus profesör Önder Pekcan, Mumcu’yu anlattı. Pekcan, “90 öncesi çok tehdit gelirdi telefonla. Biz o zaman yakın oturuyorduk. Bir gün telefon etti, ‘Bayağı ciddi bir tehdit var’ dedi. Ailecek bize geldiler, bir gece bizde kaldılar… Telefon gelirdi, dinlerdi. Tehdit geldiğini anlardık” dedi.

ANKA'dan Tuğçe Biçer'in haberine göre; Ankara’daki evinin önünde 24 Ocak 1993’te uğradığı bombalı saldırıda yaşamını yitiren Uğur Mumcu’nun çocukluk arkadaşı Önder Pekcan, katledilişinin 29’uncu yıldönümü öncesinde Mumcu’yu anlattı. Uğur Mumcu’nun hem mahalle hem ilkokul hem de liseden yakın arkadaşı olan Pekcan, şunları söyledi:

"BEN DE TUTUKLANMAYI BEKLİYORUM’ DİYORDU"

“Uğur’un şöyle bir şeyi vardı; köşeye yazdığı yazıyı bir gün önce bana anlatırdı. O yazı bir defa daktilodan çıkardı. Yazdığı şeyler hep belgeye dayanır. Öyle ‘alo gazetecilik’ falan; ‘şundan, duydum’ falan yok. 90 öncesi çok tehdit gelirdi telefonla. Biz o zaman yakın oturuyorduk. Bir gün telefon etti, ‘Bayağı ciddi bir tehdit var’ dedi. Ailecek bize geldiler, bir gece bizde kaldılar. Çok tehdit olduğu için kapısında polis duruyor; 5-10 gün geçmiş, o polis, ‘Uğur Abi, sen esaslı adamsın. Ben ülkücüyüm ama seni çok seviyorum’ demiş. Polis bunu söylüyor düşünün… Telefon gelirdi, dinlerdi. Tehdit geldiğini anlardık. Devamlı bağımsızlığını korumuştur. Doğru şeyleri yazmaya çalışmıştır. Hiçbir siyasi gruba angaje olmadı. Partilerden ‘gel bizle siyaset yap’ diyenler oldu ama gitmedi. Mümtaz Soysal o zaman içerde, Muammer Aksoy’u da öldürdüler. ‘Ben de tutuklanmayı bekliyorum’ diyordu.

"HERKESE MAL OLMUŞ BİR İNSAN"

Tarikatlarla mafyayla çok ilgilendi. Paralar nereden geliyor diye. Kimler nasıl besleniyor… Rabıtayı kurcaladı. Belki de ona hazırlanan suikastı onlar da yapmış olabilir, hala faili meçhul. Bağımsız gazeteci, bildiğini belgelere dayanarak yazıyor. ‘Bana bir şey olursa çok tepki olacağını sanıyorum’ dedi, oldu. Milyonlar vardı. Cenazeyi kabre koymak için yakın arkadaşlarına ‘buyurun’ dediler, biz koyamadık. Başkaları koydu, ‘Bizim de abimiz oluyor’ dediler. Doğru, herkese mal olmuş bir insan. Herkes yakın arkadaşı yani.”

"UĞUR MUMCU'DAN MEKTUP VAR"

Pekcan'ın, Uğur Mumcu askerdeyken ve yurt dışında eğitim görürken birbirlerine yazdıkları mektupları ve diğer arkadaşlarından gelen mektupları derlediği kitabı "Uğur Mumcu'dan Mektup Var”, 2020 yılında basıldı. Kitabın önsözünde şunlar yer alıyor:

"1967 Haziran’ında kapanan Yön’de yazan Uğur Mumcu’nun, Temmuz 1967 tarihli mektubunda Ant’a atfettiği sıkıştırılmış gibi duran sözcüğün gerekli ve bir o kadar önemli açılımı ‘kısaca’ budur.

‘CHP ve TİP, gerisi hikâyedir.’ Sonraki paragrafta bir cümle daha vardır; o da öylesine söylenmiş gibi durur. Fraksiyonlar üstüdür... Net bir saptamayı içerir:

‘Stratejimiz şu: TİP ile CHP’nin ortak noktalarını savunmak. Kurtuluş burada, öbür tarafı hikâye.’

Türkiye solunun o günlerde ‘diyalektiğin gereği’ saydığı ve sandığı bölünmenin gerçek hayat pratiğinde ortaya çıkardığı, parçalanma, kutuplaşma ve güç kaybıdır.

Mumcu’nun, ‘Anamız ağlıyor. Sindirme devri başladı. Sanırım biraz sonra da faşist cunta gelecek. Devrimciler, sosyalistler hâlâ birbirlerine Lenin’i, Marks’ı, Engels’i anlatıyorlar. Türkiye hiç böyle günler yaşamadı’ diye Önder Pekcan’a yazacağı günlere az kalmıştır.”