Türkiye Barolar Birliği yönetimi, 12 baronun olağanüstü genel kurul çağrısını oy çokluğuyla reddetti. Gerekçede, olağanüstü genel kurul talebinin ancak başkanlık makamının boşalması halinde istenebileceği, "seçim talebinin hukuksuz" olduğunu savunuldu.
Açıklamada "Bu yol, hukuka aykırı olarak bir kez açılacak olur ise sadece Türkiye Barolar Birliği değil, her Baromuz bu tür hukuka aykırı taleplerle sürekli seçimli olağanüstü genel kurullara sürüklenme sonucunda görev yapamaz hale getirilir. Kanun koyucunun olağanüstü genel kurula ilişkin düzenlemesinde hiç kuşkusuz böyle bir amaç güdülmemiştir. Baroların ve TBB’nin organları kanunda belirlenmiş sürelerin sonuna kadar görev yaparlar" dendi.
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu'nun Barış Pınarı Harekâtı sırasındaki ifadelerine ilişkin "Türkiye Barolar Birliği yönetimi herhangi siyasi bir ideolojinin veya siyasi bir partinin temsilcisi olmamıştır, olmamalıdır" denen açıklamada "Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve Yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkili makam ve mercileriyle kurduğu etkili diyaloglarla vatandaşlarımıza ve meslektaşlarımıza çok önemli kazançlar sağlayan Yargı Reformu’nun şekillenmesinde son derece etkili olmuştur" ifadeleri kullanıldı.
"TALEP, TBB BAŞKANI'NIN İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ YOK SAYILAN NİTELİKTE"
Açıklamada "Genel kurul talep eden Baro Yönetim Kurullarının Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın söylemlerine ilişkin gerekçeleri, her birey gibi Anayasa’daki düşüncesini açıklama özgürlüğünden yararlanan TBB Başkanı’nın bu özgürlüğünü yok sayar niteliktedir" dendi.
TBB'den yapılan açıklama şöyle:
1) Baro Yönetim Kurullarının Türkiye Barolar Birliği’ni (TBB) olağanüstü genel kurula davet etmelerine ilişkin şekli şart, en az on baronun yönetim kurulunun bu yönde karar almasıdır.
2) On iki Baro Yönetim Kurulu, TBB Yönetim Kurulu’ndan, TBB’nin olağanüstü genel kurula çağrılmasını talep etmişlerdir.
3) Taleplerin ikisi seçimsiz, onu ise seçimli olağanüstü genel kurul yapılması yönündedir.
4) Her ne kadar sayıya ilişkin şekil şartı gerçekleşmiş olsa da, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na ve yerleşik içtihatlara göre, olağanüstü genel kurulun seçimli yapılabilmesi, sadece başkanlık makamının boşalması durumunda olabilir. Dolayısıyla seçim talepleri hukuka aykırıdır.
5) Bu yol, hukuka aykırı olarak bir kez açılacak olur ise sadece Türkiye Barolar Birliği değil, her Baromuz bu tür hukuka aykırı taleplerle sürekli seçimli olağanüstü genel kurullara sürüklenme sonucunda görev yapamaz hale getirilir. Kanun koyucunun olağanüstü genel kurula ilişkin düzenlemesinde hiç kuşkusuz böyle bir amaç güdülmemiştir. Baroların ve TBB’nin organları kanunda belirlenmiş sürelerin sonuna kadar görev yaparlar.
6) Olağanüstü genel kurul talebinde bulunan baro yönetim kurullarının gerekçeleri incelendiğinde, bu gerekçelerin TBB Genel Kurulu’nun yetki alanına giren somut bir hususu görüşmek amacı taşımadığı görülmektedir. Talepler; ağırlıklı olarak TBB Başkanı’nın Adli Yıl Açılış Töreni’ne katılmasına, Yargı Reformu sürecinde Cumhurbaşkanlığı ve Adalet Bakanlığı başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yetkili makam ve mercileri ile iletişim kurmasına ilişkindir. Bazı Baro Yönetim Kurulları ise TBB Başkanı’nın Barış Pınarı Harekâtı’na ilişki açıklamalarını da, olağanüstü genel kurul isteyen ilave kararlarında gerekçe olarak göstermişlerdir.
7) Barolarımızın büyük bir çoğunluğu olağanüstü genel kurul yapılmasının şartlarının oluşmadığı ve böyle bir toplantının Barolar arasında telafisi mümkün olmayacak ayrışmalara yol açacağını basın açıklamaları yoluyla kamuoyu ile paylaşmışlardır. Türkiye Barolar Birliği ve Barolarımız, kamu kurumu niteliğinde meslek örgütleridir. Siyasi parti siyaseti yapamazlar. Meslek siyaseti yapabilirler. Hukuk devletinin ve insan haklarının korunması ve geliştirilmesi de bu meslek siyaseti tanımı içerisinde Barolara ve Türkiye Barolar Birliği’ne verilmiş bir görevdir. Türkiye Barolar Birliği yönetimi herhangi siyasi bir ideolojinin veya siyasi bir partinin temsilcisi olmamıştır, olmamalıdır.
8) Türkiye Barolar Birliği Başkanı ve Yönetimi, Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkili makam ve mercileriyle kurduğu etkili diyaloglarla vatandaşlarımıza ve meslektaşlarımıza çok önemli kazançlar sağlayan Yargı Reformu’nun şekillenmesinde son derece etkili olmuştur.
9) Bu kapsamda örneğin Avukatlık hizmetlerinin önemli bir kısmında yüzde 50’nin üzerinde KDV indirimi sağlanmış, hukuk fakültelerine girişte başarı eşiği 190 binden 125 bine yükseltilmiş, bu sayede hukuk fakültesine daha donanımlı ve disiplinli öğrencilerin girmesi sağlanmış, hukuk mesleklerine giriş sınavı getirilmiş, idari yargı hâkimliğine ilişkin sınavlarda hukuk fakültesi dışı kaynaktan alım yüzde 20 ile sınırlanmış, onların da müfredatlarında yeterli hukuk bilgisine yer verilen fakülte mezunları olması şartı konulmuş, gerek hukuk mesleklerine giriş sınavının gerek idari yargı hâkimliği ön sınavının içeriği hukuk fakültelerinin müfredatına göre belirlenmiş, düşünce özgürlüğünü ilgilendiren ve istinaf aşamasında kesinleşen her suç tipinde istinafın üzerine yeni ve önemli bir hak olarak Yargıtay denetimi getirilmiş, seri yargılama usulünde avukat ile temsil zorunluluğuna yer verilmiş, belli kıdemin üzerindeki avukatlar hususi damgalı pasaport almaya hak kazanmıştır. Öte yandan uzun yıllardır büyük bir çileye dönüşmüş Ankara Adliyesi’nin parçalanmış bina yapısı Türkiye Barolar Birliği’nin de etkin katılımıyla çözüm yoluna girmiş, proje somutlaşmıştır. Yargı Reformu Strateji Belgesi’nin takip eden paketlerinde de, başlattığımız bu yapıcı diyaloğun devam ettirilmesi kaydıyla meslektaşlarımız ve vatandaşlarımız açısından çok önemli kazanımlar elde edilecektir.
10) Barolarımızın ve Türkiye Barolar Birliği’nin on yıllardır çözüm bekledikleri sorunlar teker teker çözülmeye başlanmışken ve bunun tek yolu yapıcı diyaloğu ilkeli biçimde ve tek vücut olarak devam ettirmek iken, ilgili baroların kararlarında yer alan soyut gerekçelerle toplanacak bir olağanüstü genel kurul bu kazanımların korunmasına ve geliştirilmesine zarar verecektir. Nitekim genel kurulun olağan toplantı zamanına 1,5 yıl kadar kısa bir süre kalmışken toplanmasında fayda görmeyen Barolarımızın da kaygıları ağırlıklı olarak bu yöndedir.
11) Diğer taraftan olağanüstü genel kurul talep eden Baro Yönetim Kurullarının Türkiye Barolar Birliği Başkanı’nın söylemlerine ilişkin gerekçeleri, her birey gibi Anayasa’daki düşüncesini açıklama özgürlüğünden yararlanan TBB Başkanı’nın bu özgürlüğünü yok sayar niteliktedir.
12) Unutulmamalıdır ki, Barolar ile Türkiye Barolar Birliği ayrı tüzel kişiliklerdir. Ancak üzülerek izliyoruz ki, olağanüstü genel kurul talep eden Baro yönetimleri, Türkiye Barolar Birliği’ne kendi siyasi ideolojilerini dayatma ya da kabul ettirme yetkisini kendilerinde görebilmektedirler. Bunun kanuni bir dayanağı yoktur.
13) Avukatlık Kanunu sistematiği içinde gerçekleştirilen Baro Başkanları Toplantıları ve mahalli toplantılarda her konunun görüşülme imkânı olduğu, Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çerçevesinde sorular sorulup cevaplar verildiği halde, olağanüstü genel kurulun toplanmasının istenmesi kamu yararına da aykırıdır.
14) Dileğimiz, enerjimizi asgari birlik ve beraberlik içerisinde meslektaşlarımızın ve vatandaşlarımızın bizden çözüm bekledikleri dağ gibi birikmiş sorunların çözümü yönünde kullanmamızdır. Seçimli olağan genel kurula kadarki 1,5 seneyi böylelikle en verimli şekilde değerlendirebiliriz.
15) Türkiye’nin ve meslektaşlarımızın bu kadar güncel ve ağır sorunları çözüm beklerken gündemimiz, meslektaş kamuoyunun büyük çoğunluğunu da esasen ilgilendirmeyen olağanüstü genel kurulun toplanıp toplanmayacağı olmamalıdır.
Bu sebeplerle, 8 Kasım 2019 tarihinde toplanan Barolar Birliği Yönetim Kurulu katılanların oy çokluğuyla, onu seçimli, ikisi seçimsiz olağanüstü genel kurul taleplerini hukuka aykırı bularak reddetmiştir. Kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı
NE OLMUŞTU?
Aralarında İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır’ın olduğu 12 baro ortak açıklama yayınladı. Açıklamada, TBB olağanüstü genel kurula gitme çağrısında bulunarak, ‘Türkiye Barolar Birliği’nin kemikleşme eğilimi gösteren sessizliğine sabrımızın kalmadığının ilanıdır’ denildi.
Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu’nun, boykot edilen Saray’daki adli yıl açılış törenine katılması sonrası aralarında İstanbul, Ankara ve Diyarbakır’ın da olduğu 10 baro, ‘olağanüstü genel kurula gitme’ talebiyle TBB yönetimine başvurmuş, ancak Yönetim Kurulu tarafından ‘usul’ gerekçesiyle bu başvuru reddedilmişti. Dersim ve Mersin barolarının da dahil olmasıyla sayıları 12’ye çıkan barolar, olağanüstü genel kurula gitme taleplerine dair yazılı ortak açıklama yaptı.
Yapılan açıklamada, yapılan başvuru için “Bu karar; ismi, ideolojisi, ilkeleri ya da ideali ne olursa olsun, yargı bağımsızlığına zarar verecek her türlü söylem, eylem ya da eylemsizliğe karşı, savunmanın bağımsızlığını korumak için gösterilen bir karşı duruştur” denildi.
Açıklamada yine “Aldığımız bu karar, yeni adli yılımızın açılışında Yürütme makamına ait bir mekanda, yargı bağımsızlığının insanlığın uğruna yüzyıllardır hukuk şehitleri verdiği felsefesini, sadece o mekanda bulunarak ve alkış tutarak yok eden Sayın Metin Feyzioğlu’nun, bizzat sarstığı güveni yeniden sağlaması için bir fırsattır” ifadeleri yer aldı.
DEMOKRATİK BİR DAVETTİR
Açıklamada; ‘Alınan bu karar, sadece biz avukatları ve avukatların bağlı oldukları meslek örgütlerini ilgilendiren bir karar değildir. Bu karar; ismi, ideolojisi, ilkeleri ya da ideali ne olursa olsun, yargı bağımsızlığına zarar verecek her türlü söylem, eylem ya da eylemsizliğe karşı, savunmanın bağımsızlığını korumak için gösterilen bir karşı duruştur. Bu karar; Türkiye Barolar Birliği’nin kemikleşme eğilimi gösteren sessizliğine sabrımızın kalmadığının ilanıdır.
Aldığımız bu karar, yeni adli yılımızın açılışında Yürütme makamına ait bir mekanda, yargı bağımsızlığının insanlığın uğruna yüzyıllardır hukuk şehitleri verdiği felsefesini, sadece o mekanda bulunarak ve alkış tutarak yok eden Sayın Metin Feyzioğlu’nun, bizzat sarstığı güveni yeniden sağlaması için bir fırsattır. Sayın Birlik Başkanı, bundan birkaç sene önce avukatlara ve barolara gözdağı olarak verilen ve bugün de tehdit niteliğini muhafaza eden ‘Baroların seçim sisteminin değiştirilmesi’ tartışmalarına ve baroların bizzat Sayın Feyzioğlu önderliğinde baştan revize edileceği söylemine karşı bilinçli bir suskunluk içerisindedir. Oysa bu siyasi gözdağı; tahakküm niteliğinden hiçbir şey kaybetmediği gibi, maalesef Birlik Başkanımız üzerinde başarıya ulaşmış ve kendi madununu yaratmıştır. Bu sebeple alınan karar; savunma makamını temsilden uzaklaştığına inandığımız ve 22 Eylül’ de yapılan başkanlar toplantısında hiçbir özeleştiri yapmadığı gibi, bu yeni ‘Makbul birlik başkanı’ duruşunda ısrarcı olacağını bir kez daha gördüğümüz Sayın Metin Feyzioğlu’nu, bu düşüncemizin haksızlığını ispat etmeye bir davettir.
Bu davet; maddi sıkıntıları nedeniyle canına kıyan, korumalarca ya da polis memurlarınca hunharca darp edilen, haciz mahallinde öldürülen, ekonomik kaos ve sömürü düzeninde çalışmaya zorlanan, bölünmüş adliyeler arasında koştururken, o adliyelere üzerleri aranarak girebilen ve baştan kriminalleştirilen, her gün siyasallaşan bir hukuk düzeninde hayatta kalmaya çalışan ve tüm bu sorunların, evet kavga etmeden ama biat ederek değil, 80 baro ve 125 bin avukatın örgütlü gücü ile dik durarak çözülebileceğine inanan avukatların, seçimle gelen Birlik Başkanlarına yönelttikleri demokratik bir davettir.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu’na, Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu’na ve kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Adana Barosu Başkanlığı, Ankara Barosu Başkanlığı, Antalya Barosu Başkanlığı, Aydın Barosu Başkanlığı, Bursa Barosu Başkanlığı, Diyarbakır Barosu Başkanlığı, İstanbul Barosu Başkanlığı, İzmir Barosu Başkanlığı, Mersin Barosu Başkanlığı, Şanlıurfa Barosu Başkanlığı, Tunceli Barosu Başkanlığı, Van Barosu Başkanlığı.’ denildi.