CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Suriye’ye yapılan harekât konusunda Türkiye’nin kazanımlarının kalıcı olması gerektiğini belirterek, “Türkiye, ABD ile Rusya arasında bir pinpon topu gibi kullanılmamalı. Türkiye özellikle onuruna, toprak bütünlüğüne, insanına dönük saldırıları kalıcı şekilde engelleyecek önlemleri almalı” görüşünü dile getirdi.
CHP’nin dünkü Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısında Suriye’ye yapılan harekat ve ABD ile yapılan anlaşma ele alındı.
Cumhuriyet'ten Mahmut Lıcalı'nın haberine göre toplantıda, ABD Başkanı Donald Trump’ın gönderdiği mektup konusunda Türkiye’nin tepkisiz kalmasının kabul edilemez olduğu vurgulandı. Toplantıda; Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın ABD’nin mektubuna tepkisiz kalmasının mal varlığıyla ilgili olası bir soruşturma ihtimalinden kaynaklandığı dile getirildi.
‘KAZANIMLAR KALICI OLMALI’
Kılıçdaroğlu da MYK toplantısında ABD ile varılan anlaşma ve Suriye harekâtıyla ilgili kısa bir değerlendirme yaptı. Edinilen bilgiye göre Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin kazanımlarının kalıcı olması gerektiğini ifade ederek, “Türkiye ABD ile Rusya arasında bir pinpon topu gibi kullanılmamalı. Türkiye özellikle onuruna, toprak bütünlüğüne, insanına dönük saldırıları kalıcı şekilde engelleyecek önlemleri almalı” görüşünü dile getirdi. Geri çekilmeyle ilgili sürecin yakından takip edilmesini isteyen Kılıçdaroğlu’nun, konu hakkında değerlendirmesini bugünkü grup toplantısında yapacağı ifade edildi.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak da MYK toplantısına ilişkin yaptığı açıklamanın başında gazetemiz yazarımız Ahmet Taner Kışlalı’yı andı. Öztrak, şunları dile getirdi:
Mektubu sineye çekti: Geçen hafta Trump’ın Erdoğan’a yolladığı hiçbir diplomatik kurala uymayan kağıt parçasının yol açtığı skandal sürecinde bunu hep beraber yaşadık, gördük. ABD Başkanı Trump’ın Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik küstah tehditler ve hakaretler savurduğu kağıt parçası Cumhurbaşkanı koltuğunda oturan AKP Genel Başkanı tarafından sineye çekildi. Erdoğan’ın Trump’la olan – kendi ifadesiyle - karşılıklı sevgisi ve saygısı bu hakaretleri sürekli gündemde tutmaya müsaade etmiyormuş. Zamanı gelince cevap verecekmiş. O zaman ne zaman? Kendi sözcüsü de harekatla bu mektuba cevap verdik diyor. Kim doğru söylüyor?
İsmet Paşa’ya bakın: Anayasamızın 102. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini korumaya ve yüceltmeye namusu ve şerefi üzerine yemin etmiş kişi. Bu kişi tarafsızlık yeminine uymamıştı. Öyle anlaşılıyor ki yeminin bu kısmına da uymayacak. Trump sevgisi ne zamandan beri Türkiye’nin itibarının önüne geçti? Bu işin nasıl yapılacağını bilmiyorsanız ABD Başkanı Johnson’un mektubuna İsmet Paşa’nın verdiği cevaba bakacaksınız.
Damat ABD’ye gidemedi: ABD Başkanı, Erdoğan ile ilişkilerine ‘sert aşk’ demiş. Bu arada ABD mahkemesi Halkbank dosyasını yeniden masaya koyuyor. Bu sefer dosyada doğrudan Erdoğan ve damadın adı da geçiyor. Halkbank dosyasının yeniden açıldığını duyan damat ve eski bir Halkbank yetkilisi olan şu andaki Merkez Bankası Başkanı, Washington’daki yıllık Uluslararası Para Fonu’nun toplantısına gidemediler. Böyle bir şey tarihimizde ilk defa yaşanıyor.
Erdoğan davaları geri çeksin: Vatandaşlarımızın AK Parti Genel Başkanı’na en ufak bir eleştirisi cumhurbaşkanına hakaret suçu oluyor. Ama aynı Erdoğan Trump’ın en ağır hakaretlerini ona duyduğu sevgi nedeniyle sineye çekiyor. Sayın Erdoğan ülkemizi tehdit eden elin adamına anlayış göstermeyi artık bırakın. Biraz da kendi milletinizi sevin. Sizi eleştiren vatandaşlarımıza karşı açtığınız hakaret davalarını geri çekin.
Oda tahsis edildi: YPG’ye kendi adına savaşma vekaletini veren ABD, bu kez Ankara’da YPG’ye vekalaten masaya oturdu. Saray’da, Erdoğan’ın karşısında oturdu. Uluslararası haber ajansları da bu görüşmeler esnasında YPG’nin ABD ile kesintisiz görüşme yaptığını söylüyor. Saray’da jammerlar falan vardır. Öyle anlaşılıyor ki bu görüşmeler için ABD yetkililerine Saray’da bir oda ve telefon tahsis edilmiş. Milli ordumuzun kozmik odasını FETÖ’ye tahsis edenler şimdi Sarayların telefonlarını, odalarını terör örgütü ilan ettikleri YPG ile yapılacak görüşmeler için Amerikalılara tahsis etmişler.
Dur dedi, durdular: Trump, Erdoğan’ın ‘asla yapmayacağız’ dediği ateşkesi kabul ettiğini açıkladı. ABD ‘dur’ dedi, durdular. Trump yapılanların ateşkes olduğunu söyleyip duruyor. BOP Eşbaşkanı olarak Erdoğan kendisine ne talimat verilirse hiç sektirmeden yerine getiriyor. Bunlar Fırat’ın doğusunda yaşananlar, bir de batısı var. Saray iktidarı ABD ile Rusya arasında pinpon topuna dönmüş durumda. Erdoğan’ın Suriye politikası batağa saplanmıştır. Çıkış için ne Trump’tan ne de Putin’den himmet beklenebilir. Bu bataklığı aşmanın en kestirme yolu Şam-Ankara arasındaki yoldur.
Demokrasiye zarar: 31 Mart’ta seçilen belediye başkanlarının idari kararlarla görevden alınmasının ardından bugün bazı belediye başkanlarının da gözaltına alındığı anlaşılıyor. Suçüstü yapılmadan veya kesinleşmiş mahkeme kararı olmadan seçilmişlerin hem de sabahın köründe apar topar gözaltına alınması demokrasi açısından yanlıştır. Bu uygulama siyaset alanını daraltır, demokrasimize zarar verir.
Adeta Titanik: Ekonomimiz adeta batan gemi Titanik, Saray ise Titanik’teki kemancıya benziyor. Batan geminin mallarını sağa sola peşkeş çekerken, keman sesiyle milleti oyalamaya çalışıyorlar. 17 yılda atadan, deden kalan ne varsa 63 milyar dolara özelleştirildi. Parası da yendi, bitti. Yetmedi, satamadıklarını halletmek için Varlık Fonu kuruldu. Şimdi kamu varlıklarını dışarıya rehin veriyorlar, onun karşılığında da borçlanıyor.
‘PEŞKEŞ ÇEKTİLER’
Kültürel mirasa göz koydular: Elde kalan ne varsa yandaşa peşkeş çektiler, şimdi tarihi ve kültürel mirasımıza göz koydular. Haydarpaşa ve Sirkeci garının depo alanlarını yandaşa verebilmek için her türlü oyunu yapıyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bunları alıp millete tahsis etmek istiyor. Bu beyler bu mirası hiç etmek için belediyenin ihaleye katılmasını engellemeye çalışıyorlar.