Ekrem İmamoğlu ile sürekli irtibat halinde olduklarını ve desteklerinin süreceklerini belirten Başkan Soyer, “Türkiye’de bir umut doğdu. O nedenle beraber çalışacağız. Ankara’da Mansur Bey ile çalışmaya başladık. Ekrem Bey’in seçilmesi ile birlikte 3 büyükşehirin ortak projelerini yapacağız ve tanıtacağız. Kent enstitüsü var Ekrem beyin sunduğu. İzmir’de yapacağımız Masal Evleri var. Ankara ve İstanbul da yapsın istiyoruz. Tüm Türkiye’ye mal olacak bir çabamız olacak. SODEM çatısında çalışmaları tüm ülkeye yayacağız. Yaptığımız iyi şeylerin ülkeye mal olması lazım” dedi.
ÜRETİCİYE SAHİP ÇIKACAĞIZ
Hem üreticinin kazanması hem de tüketicinin sağlıklı ürünlere ulaşabilmesi için çaba sarf edeceklerini söyleyen Soyer, “tarımdaki en büyük problem girdi maliyetleri. Girdi maliyetleri düşmeli ve biz Büyükşehir olarak yem fabrikası kuracağız. Gübre vereceğiz. Hükümetimiz patates ithal etti. Bu ithalatı yapılırken gümrük vergisini sıfırladı. Bu durum yurtdışındaki patates üreticisine kazandırır. Bize değil. Bizim girdi maliyetini aşağı çekmemiz lazım.
Üreticiye sahip çıkacağız. Kooperatifleşmeyi büyütüp yaygınlaştıracağız. Ne üretiyorlarsa satın alacağız. Tek koşul kooperatif üyesi olması. Biz aldığımız ürünü sadece kentte değil Ankara ve İstanbul’da da halkla buluşturacağız. Haftanın 1 günü kooperatif pazarı açacağız. Bunu sadece İzmir’de değil Ankara ve İstanbul’da da açacağız.
Tanzim satış yeri yapmayacağız. Üreticinin ürününü aracısız, doğrudan tüketici ile buluşturduğu tüketicinin sağlıklı ürünlere kavuşabildiği bir sistem kuracağız. Kimseyle rekabet etmeyeceğiz. Hem üretici hem tüketici kazanacak” dedi.
HALKIN DİLİNİ KULLANMAK GEREKİYOR
31 Mart seçimleri için değerlendirmelerde bulunan Soyer, “Demokrasi kazandı ve halkımız bize yönetme fırsatı verdi. Omzumuzdaki yük çok büyüdü. İzmir sadece İzmir’den ibaret değil. Bu ülkede daha iyi yönetilebileceğini göstereceğiz ve bunu yerelden yapacağız. Biz halkın içinden geliyoruz. 30 bin nüfuslu bir ilçeden belediye başkanı yaptım. Orada sürekli halkın içindeyim olan siyasetin dilini halkın dili ile kullanmak icap ediyor. Onlarla yaşayan bir dil kullanmak zorundasınız. Bunu daha üst bir ligde büyükşehirde söyleyince yadırgayanlar oluyor. Halktan uzak duran değil bisiklete binen, protokolde oturmayan aynı dili konuşan bir siyasetçiye çok ihtiyaç var” dedi.