Yayımlanan Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyleTümamiral Cihat Yaycı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığından alınarak Genelkurmay Başkanlığı emrine atandı.
Tümamiral Yaycı, Libya ile Türkiye arasındaki deniz yetki alanları sınırlandırılması anlaşmasının mimarı olarak biliniyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın imzası ile yayımlanan atama kararında şu ifadelere yer verildi;
"Üst Kademe Kamu Yöneticileri ile Kamu Kurum ve Kuruluşlarında Atama Usüllerine Dair Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin uncu maddesinin birinci fıkrası gereğince, EK listede kimliği yazılı amiralin, ismi hizasında belirtilen görev yerine atanmasına karar verilmiştir."
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayip Erdoğan, 22 Aralık 2019'da Piri Reis'in havuza çekilmesi töreninde Yaycı hakkında övgü dolu sözler söylemişti.
Türkiye olarak deniz yetki alanları konusunda Libya ile 10 yıl önce ilk adımları attıklarını dile getiren Erdoğan, "Halen Deniz Kuvvetleri Komutanlığımızın Kurmay Başkanlığı'nı yürüten Tümamiral Cihat Yaycı'nın bu konuda hazırladığı raporlar, haritalar, yazdığı makaleler ve kitaplar ortadadır. Dönemin Libya Devlet Başkanı Kaddafi ile bu meseleyi harita üzerinde konuşmuş, kendisiyle anlayış birliğine varmıştık. Ülkemizin Libya'ya bakan kara bölümü ile Libya'nın ülkemize bakan kara bölümü arasındaki deniz yetki alanı çakışması uluslararası mevzuata ve uygulamalara göre bize bu hakkı veriyor. Bölgedeki karışıklıklar sebebiyle mutabakat metninin hukuki zemine taşınması biraz gecikti" ifadelerini kullanmıştı.
TÜMAMİRAL CEM GÜRDENİZ: SON DERECE YANLIŞTIR
Emekli Tümamiral Cem Gürdeniz, yaptığı açıklamada Cihat Yaycı’yla ilgili kararı şöyle değenlendirdi:
“16 Mayıs sabahı Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’nın Genelkurmay Başkanlığı emrine atandırıldığı haberi ile uyandık. 2009-2010 yılları arasında Deniz Kurmay Albay olarak emrimde çalışan Amiral Yaycı, Türk deniz tarihinin kaydettiği en önemli akademisyen amirallerden birisi olarak 27 Kasım 2019 Türkiye Libya deniz sınırlandırması anlaşmasının mimarıdır.
Muharip subaylığının yanısıra hem mühendislik hem de sosyal bilimler disiplinlerinde doçentlik seviyesine varan akademik unvanlara sahiptir.
Yaycı, aynı zamanda Türkiye’de kamu kurum ve kuruluşları içinde FETÖ ile mücadelede önemli yere sahip FETÖMETRE’yi geliştirmiştir. Kısacası Deniz Hukuku cephesindeki fikirleri, eylemleri ve kitapları ile başta Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi olmak üzere Atlantik cepheyi; FETÖMETRE’nin geliştirilmesi ve Deniz Kuvvetlerindeki ciddi çalışmaları sayesinde FETÖ ve kripto FETÖ unsurlarını son derece tedirgin etmiş, devletin çıkarlarını korumuştur.
Yunan medyası ve FETÖ’cü sosyal medya hesaplarında bu tedirginlik Amiral Yaycı’yı ölümle tehdit edecek boyutlara kadar gelmiştir.
2020 Yaz Şurasına 2 ay kalan bir dönemde, Libya’da ve Doğu Akdeniz’de son derece önemli gelişmelerin yaşandığı bir konjonktürde Doğu Akdeniz’deki öncü ve en önemli dış politika unsuru olan Deniz Kuvvetleri Komutanlığının en üst seviye icra makamı Kurmay Başkanının bir hafta sonu oldubittisi ile görevden alınması son derece yanlıştır.
Kaldı ki bu gelişmenin kısa bir süre önce firari FETÖ elemanlarının sosyal medya hesaplarından ‘’önemli bir Amiral Görevden Alınacak’’ mesajı ile duyurulması daha da vahimdir. Bu karar, ayrıca onaylanmadan önce Deniz Kuvvetleri Komutanına danışılmadan alındı ise daha da ciddi bir yanlıştır.
Yaycı’nın görevden alınması sonrası FETÖ kaçaklarının attığı zafer çığlıkları göz önüne alındığında bu atama kararının yarattığı tesir ile Deniz Kuvvetlerinin Doğu Akdeniz’deki etkinliğine, personelinin moraline veya FETÖ ile devlet içindeki mücadeleye zarar vermemesini beklemek ve takip etmek her vatandaşın görevi ve hakkıdır. Umarım devlet Amiral Yaycı’nın gelişmiş bilgi ve tecrübe birikimini en iyi şekilde değerlendirmeye devam eder. Unutmayalım, Türkiye’nin 21. Yüzyılda en büyük jeopolitik cephesi olan Mavi Vatan Cephesinde değil bir gerileme, duraksamaya dahi tahammülü olamaz."
TUĞGENARAL ESLEN: DAYATMALARA KARŞI BİR TAVİZ OLABİLİR Mİ
Emekli Tuğgeneral Nejat Eslen yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
“Cihat Yaycı amirali şahsen tanımam. Ancak, izlediğim kadarı ile çok yönlü eğitim almış, kendisini iyi yetiştirmiş, en önemlisi düşünce üretebilen, jeopolitiği bilen, düşüncelerini uygulama alanına aktarabilen nadir ve değerli bir amiraldir. FETÖ ile mücadelede, Libya ile varılan mutabakat ile Mavi Vatan’daki çıkarların korunmasında önemli katkıları olmuştur.
Yaycı amiralin gayretlerinden ve başarılarından kimler ve hangi ülkeler rahatsızdı? Bunu düşünmemiz gerekir.
Yaycı amiralin görevden alınması kimleri ve hangi ülkeleri mutlu etmiştir? Bunu da düşünmek gerekir.
Türkiye, içinde bulunduğu ekonomik finansal kriz nedeni ile dayatmalara karşı açık hale gelmiştir. Yaycı’nın görevden alınması dış dayatmalara karşı bir taviz olabilir mi?
Adam harcamak kolay, Yaycı kalitesinde bir amiral yetiştirmek ise çok zordur.
Yaycı amiralin görevden alınmasına bahane olacak dosyalar bence önceden hazırlanmıştır.”
ALİ TÜRKŞEN: KİM KULAĞINIZA ÜFLEDİYSE BİR SONRAKİ BELAYI DA ONLARDAN BEKLEYİN
Kardak kahramanı emekli Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen, Cihat Yaycı'yla ilgili kararı sosyal medya hesabından değerlendirdi.
Türkşen, şu ifadeleri kullandı:
"Dün kimle yatağa girdiyseniz size darbe yapmaya da onlar kalktı. Bugün kim kulağınıza; ‘Cihat Yaycı’yı istifaya zorlayın,’ diye üflediyse bir sonraki belayı da onlardan bekleyin. Sağa sola efeleneceğinize, dönün de biraz sağınıza solunuza bakın."
AMİRAL ÇETİN: BAKIN BAKALIM EN ÇOK KİMLER SEVİNİYOR YUNANLILAR VE FETÖCÜLER HAYIRLI İŞLER
Emekli Amiral Semih Çetin ise yapılan görevlendirmeyi şöyle değerlendirdi:
"Tümamiral Cihat Yaycı! Deniz Kuvvetlerinin akademik kariyeri en yüksek subaylarından birisi. Meslekteyken birlikte çalışma olanağımız olmadı. Balyoz davasında tutuklandık. Onun için FETÖcü dediler. Deniz Kuvvetlerinde FETÖ'nün canına okudu.
Yıllardır savsaklanan Doğu Akdeniz politikasının mimarı oldu. Kitaplar yazdı. Hükümetin adamı dediler. Yaptıklarına bakınca bana gerçek bir Mavi Vatan savunucusu gibi geldi. Bugün görevden alınmış. Bakın bakalım en çok kimler seviniyor? Yunanlılar ve FETÖcüler. Hayırlı işler!"
15 TEMMUZ GAZİSİ EMEKLİ ALBAY ŞAĞBAN: FETÖ'YE ERKEN BAYRAM YAPTIRMAKTIR
15 Temmuz Gazisi Emekli Jandarma Kurmay Albay Güven Şağban ise "FETÖ’ye erken bayram yaptırmaktır bu. Yunanı da sevindirir. Çok fazla söylenecek şey var" dedi.
CHP'DEN SERT TEPKİ: BUNDAN SONRA HİÇKİMSE AKP FETÖ İLE MÜCADELE EDİYOR DEMESİN
Konuya ilişkin ANKA Haber Ajansı’ndan Mehtap Belen’in sorularını yanıtlayan CHP Kahramanmaraş Milletvekili, TBMM İçişleri Komisyonu üyesi Ali Öztunç, Yaycı’nın FETÖ ile mücadele eden efsane komutanlar arasında yer aldığına dikkat çekerek, tepkisini şu sözlerle dile getirdi:
“Yaycı uzun süredir FETÖ ile mücadelesi nedeniyle, terör örgütünün yok edilecek isimler listesinde yer alıyordu. Fetöcüler tarafından cezalandırılması gerekiyordu. Sabah uyandık komutan görevden alınmış. Demek ki iddialar doğruymuş. Bu saatten sonra hiç kimse bana, 'AKP, FETÖ ile mücadele ediyor' demesin.
Terör örgütü görevden alınacak dedikten sonra, Erdoğan tarafından görevden alınıyorsa, FETÖ ile mücadele konusunda samimi olmadıklarının açık göstergesidir. 15 Temmuz şehit ve gazilerinin kemiklerini sızlatmasınlar. Lafa gelince FETÖ ile mücadeleden bahsedenler, terör örgütü ile mücadele edenleri görevden alıyorlar. Demek ki komutanın FETÖ ile mücadelesi nedeniyle cezalandırılması gerekiyordu.“
EMEKLİ AMİRAL MUSTAFA ÖZBEY: GECE YARISI OPERASYONU
Emekli Amiral Mustafa Özbey ise şu değerlendirmelerde bulundu:
“Şu anda Mavi Vatan konusuna çok yoğun bir saldırının organize olarak emperyalizm tarafından yürürlüğe sokulduğu günler yaşıyoruz. Bu konuda saldırının odaklandığı yer ise, Libya mutabakat hükümetiyle Türkiye’nin yaptığı deniz yetki alanları anlaşmasını işlevsiz kılmak. Hal böyleyken ve denizde bu konuda caydırıcılığı sürdürmek için denizci personelimiz insanüstü bir gayret gösterirken, bir sabah kalkıldığında Mavi Vatan projesini ve özellikle deniz yetki alanları tanımını bir doktrin haline sokan Tümamiral Cihat Yaycı’nın bir Cuma gecesi gece yarısı kararnamesi ile tasfiye edildiğini öğrenmiş olmak, bu konulara ömrünü vermiş bir kişi olarak bende çok derin bir yara açtı.
ÖLÜM TEHDİTLERİ ALIYORDU
Şurası asla unutulmasın. FETÖ dediğimiz lanet örgüt, her geçen gün cesaretini artırarak saldırılarını yoğunlaştırıyor. Ve özellikle son aylarda hedef olarak Cihat Yaycı amirali seçtikleri aşikar.
Yaycı Amiralin FETÖ hainleri tarafından hedef olarak seçilmesinde iki önemli neden var. Bunlardan bir tanesi Mavi Vatan doktrininin mimarı olması diğeri ise yarattığı FETÖMETRE algoritması nedeniyle devlet içine sızmış hainlerin izinin bulunabilmesi. Durum böyle iken, bu kadar FETÖ hedefine yerleştirilmiş Mavi Vatan düşmanlarının öldürme tehdidi dahi ettiği bir kişiyi bir gece yarısı operasyonu ile görevden almanın hiçbir ulusal çıkara katkı sağlamadığı çok açıktır.
FETÖ HAİNLERİNE BAYRAM
Bir kişi şayet Türk Silahlı Kuvvetler’den ayrılması planlanıyor ise ki bu doğaldır, olabilir, Yüksek Askeri Şura toplantısına iki ay kalmıştır. Devlete bu kadar hizmeti olan bir kişi iki ay beklenerek tasfiye edilebilirdi.
İkincisi şayet daha iyi bir görev kendisi için planlanmış ise burada bu soru işaretlerini yaratmak yerine görevden alınma ve yeni tayin yeri aynı anda yapılabilirdi.
Sonuç olarak ortada hangi kendilerine göre haklı gerekçeye dayanırsa dayansın çok kötü yönetilen ve FETÖ hainleriyle Mavi Vatan düşmanlarına ikinci bayram yaşatacak bir ortam ortaya çıkarılmıştır.
Son söz, denizde Mavi Vatan nöbetini tutan 3 aydır kara yüz görmeyen evlatlarımız içindir. Onlar bu sabah kalktılar ve kendilerine Mavi Vatan nöbeti kutsallığı aşılamış kişinin tasfiye edildiğini öğrendiler. Bizlerin hiçbirinin denizdeki bu evlatlarımızın morali üzerine olumsuz etki yapabilecek böyle kararları duyarsızlık sayılabilecek bir şekilde alma hakkımız yoktur.
Ben bu konuda Cihat Yaycı Amiralin böyle bir davranışı asla hak etmediğine inanıyorum. Sonuç ne olursa olsun, Cihat Yaycı Amiral Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ismi altın harflerle ve kalıcı olarak yer alacaktır. Kendisine sonuna kadar desteğimi ifade etmek istiyorum.”
EMEKLİ ALBAY MUSTAFA ÖNSEL: RAND RAPORU NE DİYORDU?
Emekli Albay Mustafa Önsel ise şu açıklamayı yaptı:
“FETÖ ile kim gerçekten mücadele ediyorsa mutlaka elemine edilir! 3 yıldır görünen o! Biri de adım, adım… Sahi en son Rand Corporation raporunda ne diyordu? Ee “zeka adaptasyondur” değil mi?
FETÖ’nün suikast timi işbaşında! Sniper, tek tek düşürüyor… Hedef aldığını indiriyor… Anlamadım, göremiyor musunuz? O zaman körsünüz…
Adamın/(adamların) elinde tüfek yok. Yetenekli dil var. İkna gücü var. Anlamayan az akıllılar için ifade edeyim ki, buradaki sniper, işini mermiyle değil, gerçek olmayan sözcükleri keskince, ustaca kullanarak istedi(klerini)ğini ilgilisine yaptırıyor…”
EMEKLİ ALBAY AHMET ZEKİ ÜÇOK’TAN CUMHURBAŞKANI’NA ÇAĞRI
Emekli ALbay Ahmet Zeki Üçok, “Sayın Cumhurbaşkanım, Sizin de takdirlerinizi kazanmış, Doğu Akdeniz deki haklarımızın garantisi Libya Deniz Anlaşmasının mimarı ve FETÖ ile mücadelenin yılmaz neferi olan Tümamiral Cihat Yaycı’nın, kısır çekişmelere kurban edilmesine izin vermeyiniz.” dedi.
Üçok Odatv'deki yazısında şunları yazdı:
FETÖ’nün kanlı darbe girişimi sırasında TSK içerisindeki FETÖ üyesi askerler 251 vatandaşımızı şehit ettiler, binlerce vatandaşımız da yaralandı gazi oldular. FETÖ üyesi askerler, Meclisimizi bombaladılar, kahraman özel harekat polislerimizi savaş uçaklarından attıkları bombalar ile şehit ettiler. Dönemin Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanları, kendi emrindeki askerler tarafından esir alındılar, ters kelepçe vurulup gözleri bantlandı.
15 Temmuz, tarihimizin en kanlı en acımasız darbe girişimidir. Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan o gece yakalansaydı ve halkı sokaklara çıkarak darbecilere karşı direnmeye çağırmasaydı kim bilir bugün ülkemiz hangi karanlık mecralarda sürünüyor olurdu. Ben, yüzlerce vatandaşımızı acımasızca öldüren, binlerce vatandaşımızı yaralayıp Meclisimizi bombalayan, emrindeki FETÖ üyesi darbecilerden haberi olmayan Genelkurmay Başkanı ve Kuvvet Komutanlarının görevden alınıp hukukun önünde yargılanmaları gerektiğini defalarca yazdım, televizyonlarda anlattım. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar, bana göre 15 Temmuz darbe girişimini yapan emrindeki FETÖ üyesi askerlerden haberdar olmadığı ve gerekli önlemleri alarak böylesi bir kanlı girişimi önleyemediği için, Cumhuriyet tarihimizin en başarısız Genelkurmay Başkanıdır.
YAPMADIKLARI TEHDİT VE KARALAMA BIRAKMADILAR
Diğer tarafta Doğu Akdeniz’deki ekonomik ve siyasi haklarımızı korumak için gece gündüz mücadele eden ve bu doğrultuda yaptığı bilimsel çalışmalar ile Libya ile imzaladığımız Deniz Yetki Anlaşmasının mimarı olarak, başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere tüm milletimizin takdirlerini kazanan Tümamiral Cihat Yaycı. TSK içerisindeki FETÖ yapılanmasının ortaya çıkartılmasında en büyük katkıyı veren, tamamen bilimsel ve somut verilere göre çalışan FETÖMETRE uygulamasını bulan kim Tümamiral Yaycı.
Yunan medyası, Libya ile yapılan Anlaşma nedeniyle, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki kazanımlarından dolayı her gün kendisi aleyhine yazılar yazıp haber programları yapıyorlar. Yurt dışına kaçmış FETÖ üyeleri kendilerini deşifre eden Tümamiral Yaycı’ya sosyal medya üzerinden yapmadıkları tehdit ve karalama bırakmadılar. Ne kadar Türkiye düşmanı varsa Tümamiral Yaycı’ya saldırıyor, onu tasfiye etmek için her türlü yalanı iftirayı atarak ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Tabi ki Milli Savunma Bakanlığı ve TSK içerisindeki FETÖ artıklarının da Tümamiral Yaycı’yı karalamak ve tasfiye etmek için içten içe çalıştıkları da ayrı bir durum. Daha birkaç gün önce bu konuda Mehmet Metiner de açıklamalarda bulunmuştu. Daha dün Nedim Şener “FETÖ tasfiye mi ediliyor, tasfiye mi ediyor?” başlıklı bir yazı yazarak bu durumu gözler önüne sermişti.
NE OLDU NE DEĞİŞTİ
Bu sabah uyandığımızda, Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı olarak görev yapan Tümamiral Cihat Yaycı’nın, görevinden alınarak Genelkurmay Başkanlığı emrine atandığını öğreniyoruz. Cumhuriyet tarihimizin en başarılı komutanlarından birisi olan Tümamiral Cihat Yaycı, bizzat onu bütün dünyanın gözü önünde ilk defa bir askerin ismini, rütbesini ve görevini açıkça söyleyerek kutlayan Cumhurbaşkanı tarafından kararname ile görevden alınıyor. Ne oldu, ne değişti? Cihat Yaycı amiral ne yaptı da düne kadar millet olarak gurur duyduğumuz bir asker iken, bugün hangi kötülüğü yaptı da gece yarısı kararname ile görevinden uzaklaştırdınız.
Bugünden itibaren, Cumhurbaşkanına bu kararnameyi imzalatanlar harekete geçerler ama ben size kısaca görevden alma gerekçesini anlatayım. Bilmeyenler için söyleyeyim, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Tümamiral Cihat Yaycı’dan hiç hoşlanmaz. O kadar hoşlanmaz ki, geçtiğimiz aylarda Cumhurbaşkanlığı tarafından Saray’da yapılan ve Tümamiral Yaycı’nın mimarı olduğu Libya Deniz Anlaşmasıyla ilgili konferansa bizzat İbrahim Kalın tarafından konuşmacı olarak davet edildiği halde, Bakan Akar konferansa katılmasına izin vermedi. Yerine konuyla doğrudan alakası olmayan başka bir amiral görevlendirildi. Hatırlayın, geçtiğimiz yıl herkes Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı olarak terfi edeceğine kesin gözüyle baktığı Tümamiral Yaycı terfi ettirilmedi. Diğer yandan öylesine acı bir durum ki, kararnameden Deniz Kuvvetleri Komutanı haberdar dahi edilmedi. Hepimiz gibi Tümamiral Cihat Yaycı’nın görevden alındığından kararname yayınlandıktan sonra haberdar oldu. Ben Deniz Kuvvetleri Komutanının yerine olsam bir dakika durmaz istifa ederim.
İHALE SÜRECİ
Tümamiral Cihat Yaycı’nın görevden alınmasına neden olan olay şudur. Deniz Kuvvetlerinde bulunan torpidolarda kullanılan teller için ihale açılır. İhale komisyonu teklifleri inceler ve ihaleyi Deniz Kuvvetleri Lojistik Başkanının bir yakını kazanır. İhale sonrası firma malzemeleri teslim eder. Beş kişiden oluşan Mal Muayene Komisyonu telleri teslim almadan önce muayene eder ve ihale şartnamesine uygun olmadığını değerlendirirler. Ancak kendilerine malzemeleri teslim almaları için baskı yapıldığını söyleyerek Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı’ya durumu arz ederler. Tümamiral Yaycı Lojistik Başkanlığına talimat vererek ihale şartlarına uygun olmayan malzemelerin teslim alınmaması gerektiğine dair bir emir yayınlamasını ister. Emir Lojistik Başkanlığınca yayınlanır.
Bu sırada ihale şartlarına uygun olmayan malzemeler, müteahhit Lojistik Başkanının yakını olmasına karşın alınmayarak etik bir davranış örneği gösterilir. Ancak torpido tel ihalesini kazanan müteahhit, Milli Savunma Bakanlığına mektup yazarak kendisinin malzemelerinin uygun olduğunu, ancak yerli firma olduğu için kabul edilmediği gibi iddialar ileri sürerek şikayette bulunur. Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın talimatıyla, başında Exeter mezunu Abdullah Yaldız’ın bulunduğu Milli Savunma Bakanlığı Teftiş Kurulu müfettişleri inceleme başlatır ve bir rapor hazırlarlar. Bu raporda soruşturma açılması ve soruşturma süresince Tümamiral Yaycı ve komisyon üyelerinin görevlerinden uzaklaştırılmaları istenir.
Bilmeyenler için söyleyeyim TSK Personel Kanununa göre, haklarında soruşturma açılan general ve amiraller soruşturma sonuçlanıncaya kadar terfi edemezler. İki ay sonra Yüksek Askeri Şura toplanıp terfilere karar verecek. Tam terfi sürecinde, standart uygulama, taktik aynı taktik. Her şey hazırlanır. Eğer Tümamiral Yaycı hakkında dava açtırılırsa işlem tamam olur, terfi ettiremezsin. Yasal süreç böylece başlatılır. Yasa gereği Muayene Komisyonunda görevli subay ve astsubaylar için Donanma Komutanından soruşturma izni istenir. Donanma Komutanı Koramiral Ercüment Tatlıoğlu, beş subay ve astsubay için “ortada bir suç yoktur, görevlerini yapmışlardır” diye soruşturma izni vermez.
Ancak, ne ihale ile ne de malzemelerin teslimi ile uzaktan yakından alakası olmayan sadece ihale şartlarına uygun olmayan malzemeleri teslim almayın diye emir yazılması talimatı veren Tümamiral Cihat Yaycı hakkında Genelkurmay Başkanı Yaşar Güler anında soruşturma izni verir ve dosyayı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir.
Bakan Akar, MSB Teftiş Kurulu Raporunu ve Genelkurmay Başkanının soruşturma iznini koltuğunun altına alır görev yerinden uzaklaştırılması için doğru Cumhurbaşkanının yanına gider.
KISIR ÇEKİŞMELERE KURBAN EDİLMESİNE İZİN VERMEYİN
Cumhurbaşkanına MSB Teftiş Kurulu Raporu ve koskoca Genelkurmay Başkanının yazısı gösterilir. Malzemelerin ihale şartlarına uygun olmadığı için alınmadığı yok sayılarak denir ki; Tümamiral Yaycı milli ve yerli üreticileri ihaleden dışlamaktadır, bunun için emirler yayınlattırmaktadır. Tümamiral Yaycı kendisi ile uzaktan yakından hiç bir alakası olmayan bir ihale ve devlet bir kuruş zarara uğratılmasın, yasaya, ihale şartlarına uygun olmayan hiçbir malzemeyi teslim almasın diye emir yayınlattığı için Cumhurbaşkanı tarafından görevinden uzaklaştırılması için kararname hazırlattırılmıştır.
Sayın Cumhurbaşkanım, bu ülkenin en milli ve yerli askeri olduğunu Tümamiral Yaycı, Doğu Akdeniz’deki haklarımızın teslimi, Libya Deniz Anlaşması ve FETÖ ile verdiği mücadeleyle defalarca kanıtlamıştır. Milli ve yerli bir değerimizin, değerli bir komutanımızın kısır çekişmelere kurban edilmesine izin vermeyin. Yoksa bunun arkasını alamazsınız. Yarın başka bir değerimiz bambaşka gerekçelerle huzurunuza getirilip heba ettirilecektir. Diğer yandan, Tümamiral Cihat Yaycı hakkındaki dosya halen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığındadır. Sayın Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Yüksel Kocaman, bu oyunu siz de bozabilirsiniz. En kısa sürede kişinin lekelenmeme hakkını gözeterek vereceğiniz İYOK (İncelemeye Yer Olmadığına Dair Karar) ile tüm bu haksızlıkları sonlandırabilirsiniz. Bu güzel ülkemizin geçirmekte olduğu zor günlerde sizin dirayetinize ihtiyacı vardır.
Gazeteci Müyesser Yıldız ise "Ya o ya ben" noktasına nasıl gelindi" başlık yazısında şu bilgileri verdi:
28 Mart Cumartesi sabahının sürprizi, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turhan'ın “görevine son verilmesi” olmuştu.
Bu Cumartesi sabahına da yine Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı'nın görevden alınması “sürpriz”iyle başladık.
Neyse ki, Yaycı'nın “görevine son verilmedi”, Genelkurmay Başkanlığı emrine atandı.
ÜÇÜNCÜ TASFİYE Mİ
İktidar medyasının önemli bir bölümünün büyük desteğini almış, keza Erdoğan başta olmak üzere AKP'lilerin önde gelen isimlerinin sahip çıktığı ve Deniz Kuvvetleri Komutanı olmasına kesin gözüyle bakılan Cihat Yaycı'nın Genelkurmay Başkanlığı emrine verilerek, pasifize edilmesinin nedenlerini anlatmadan önce hafızalarımızı tazeleyelim.
15 Temmuz darbe teşebbüsü ve Suriye harekatlarında iki isim ön plana çıktı.
Bunlardan birisi, dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Zekai Aksakallı'ydı. Şehit Astsubay Ömer Halisdemir'e Semih Terzi'yi öldürme emri vermişti. Şubat 2017'de Suriye'de başlatılan Fırat Kalkanı Harekâtı'nı yürüten komutan olarak da ön planda kalmaya devam etti.
Ancak 17 Mart 2017'de şehit Ömer Halisdemir davasında verdiği ifade bir anlamda hayatını değiştirdi. İfadesinde, “TSK'da kriz durumlarında ilk haber alınır alınmaz, tedbir için 'personel kışlayı terk etmesin' emri verilir. Bu temel kural 15 Temmuz 2016'da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı, darbe girişimi baştan açığa çıkardı” demesinin MSB ve Genelkurmay'da büyük rahatsızlık yarattığı öne sürüldü.
O seneki YAŞ kararıyla da Gelibolu 2. Kolordu Komutanlığı'na atandı.
İkinci isim ise İsmail Metin Temel'di. 15 Temmuz'da suikasttan kurtulduğu vurgulandı. Mart 2018'deki Zeytin Dalı Harekâtında gösterdiği kahramanlıklar sık sık gündeme geldi. Malatya'da 2. Ordu Komutanlığı sırasında katıldığı bir iftar yemeğinde CHP'yi eleştiren Erdoğan'ı alkışlamasıyla muhalefetin hedefine oturdu. CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, “O generalin apoletlerini sökeceğim” dedi vs.
Ancak o da 31 Aralık 2018 gecesi Resmi Gazete'de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile 2. Ordu Komutanlığı'ndan alınıp, Genelkurmay Denetleme ve Değerlendirme Başkanlığı'na atandı.
Sebep; kimilerine göre, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'le uyum sorunu, kimilerine göre, Suriye'de birlikte görev yapıp, terörle mücadelelerinden dolayı ödüllendirilmesini istediği isimlerin listeye alınmamasıydı.
Orgeneral olan Temel, 1.5 yıldır Genelkurmay Karargâhı'nda tabir-i caizse oturuyor.
EN MEDYATİK KOMUTAN
Tümamiral Cihat Yaycı'ya gelirsek; Kamuoyunun adını, Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal'dan daha çok duyduğu ve bildiği birisi. Sebebi ise bulunduğu görevlerdeki icraatları ve elbette medyanın büyük desteğiydi.
15 Temmuz darbe teşebbüsü öncesinde Güney Deniz Saha Komutanlığı Çok Uluslu Müşterek Harp Merkezi Komutanı olan Yaycı'nın 15 Temmuz gecesi Marmaris'te Erdoğan'la birlikte olduğu çokça konuşuldu.
15 Temmuz'dan hemen sonra Tümamiralliğe terfi etti ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanlığı görevine getirildi.
İşte Personel Başkanı iken geliştirdiği “FETÖ-metre” uygulamasıyla sık sık medyanın gündemine geldi. Çoğu yazar, Yaycı'nın “FETÖ ile mücadelesini” örnek verip, diğer kuvvetlerde neden “FETÖ-metre” uygulanmadığını sorguladı.
Milli Savunma Bakanı Akar ise bu haberlerden duyduğu rahatsızlığı ilk TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda şöyle dillendirdi:
“Burada mücadeleyi bazı basın organlarımız bilerek veya bilmeyerek bazı kişilerle, bazı kuvvetlerle anıyorlar. Bu doğru değil, bu gerçeği yansıtmıyor.”
Yaycı 2017'de Deniz Kuvvetleri Kurmay Başkanlığı'na atanırken, Milli Savunma Bakanlığı'nın geçtiğimiz Kasım'da kamuoyuna yansımayan bazı yeni uygulamalara geçtiği öne sürüldü. Buna göre, “FETÖ ile mücadele ve TSK'daki ihraçların” Milli Savunma Bakanlığı Personel Başkanlığı bünyesinde oluşturulan ve tümüyle sivillerden kurulu bir daire başkanlığı tarafından yapılması kararlaştırılmıştı. Ayrıca Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nda “FETÖ'yle mücadeleyi” yürüten Adli İşler Dairesi, İstihbarat Başkanlığı'ndan alınıp, Personel Başkanlığı'na bağlanmıştı.
Tüm bu gelişmeler de “FETÖ'yle mücadelede” Yaycı'nın etkisizleştirilmesi olarak yorumlandı.
LİBYA KRİZİ
Özellikle iktidar medyası, 2019 Şura'sında Yaycı'nın Koramiralliğe terfisine kesin gözüyle bakarken, bu gerçekleşmedi.
Uzun bir sessizlik döneminden sonra Yaycı'nın ismi Libya ile yapılan anlaşmayla gündeme geldi. Bizzat Erdoğan, adını vererek, Yaycı'nın bu konudaki çabalarını övdü.
Oysa bu anlaşmanın temelleri 2010'da, Kaddafi katledilmeden önce atılmış ve sadece Yaycı değil, dönemin komutanları ile bazı bilim adamları da çalışmalara büyük katkı vermişti.
Ancak sadece Yaycı'nın isminin ön plana çıkarılması, MSB'de ciddi bir rahatsızlığa yol açtı. Yaycı'nın eski bir komutanla bu yüzden tartıştığı bilgisi üzerine hakkında inceleme başlatıldığı ve savunmasının istendiği duyuldu.
AKAR'IN BASIN DANIŞMANININ YAYCI İDDİASI
Tüm bu süreçte, firari “FETÖ”cülerin ve Yunanistan medyasının Yaycı'yı hedef göstermesinin de çok sık gündeme getirildiğini hatırlatıp, devam edelim.
CHP'li Özgür Özel ve Canan Kaftancıoğlu'nun bazı açıklamalarından sonra başlayan darbe tartışmaları sırasında AKP eski Milletvekili Mehmet Metiner sosyal medya hesabından, “Devletin kritik noktalarına yerleştirilmiş Gül'cü unsurlara dikkat! Özellikle MSB koridorlarındakilere” şeklinde bir mesaj verdi.
Metiner'in, “Akar'ı kastettiği” öne sürüldü. Bunu yalanlayan Metiner, daha sonraki bazı gelişmeler üzerine yeni bir açıklama yaptı. Metiner, Akar'ın mesajından rahatsız olduğunu belirtirken, şu ayrıntıyı aktardı:
“Sayın Bakana güya kendi basın danışmanı olan zat gidip ‘Efendim Mehmet Metiner beni aradı. O tweeti Cihat Yaycı Paşa’nın ricası üzerine attığını söyledi’ demiş. Külliyen yalan tabii…”
İşte bunun üzerine 10 Mayıs'taki darbe tartışmalarına ilişkin yazıda şuna dikkat çektim:
“Olayın önemi şu: Cihat Yaycı Paşa kim? Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı. Bir Tümamiral. Hulusi Akar ise hem eski Genelkurmay Başkanı, hem tam yetkili ve etkili Milli Savunma Bakanı. Ama aralarında ciddi bir çekişme var ve bu da herkesin bildiği bir sır!.. İkili arasındaki sıkıntı nasıl bir boyuta geldiyse, bir eski milletvekilinin attığı tweete bile konu olmuş. TSK bu haldeyken, darbe tartışmaları yapılıyor; tezata bakar mısınız?..”
VE NEDİM ŞENER'İN YAZISI
Herkesin bildiği bir diğer sır; Cihat Yaycı'nın bu seneki YAŞ'ta Donanma Komutanlığı'na atanıp, Ankara'dan uzaklaştırılacağı veya emekli edilmesi halinde Cumhurbaşkanlığı'na Danışman olacağıydı.
Ama Ağustos beklenmeden, dün gece apar topar Genelkurmay emrine atandı.
Pekii son 24 saatte ne yaşandı?
Nedim Şener dün, “FETÖ tasfiye mi ediliyor, tasfiye mi ediyor?” başlığıyla Yaycı'nın dosyasını, soysal medya paylaşımlarıyla FETÖ’cülerin doldurduğunu yazdı.
Bunun anlamı; “FETÖ”cülerin iddialarına itibar edilerek, bunların YAŞ öncesi Yaycı'nın dosyasına konduğuydu.
Doğruysa, böyle bir işlemi yapan/ yaptıran mercii, Milli Savunma Bakanı Akar ve Genelkurmay'dan başkası değildir.
Bu ise her iki makamın da ciddi bir zan altında bırakılmasıydı.
Görünen, bu yazıdan sonra 3 yıldır devam eden soğuk savaş, “Ya o, ya ben” noktasına geldi ve dün geceki operasyon gerçekleşti.
Yaycı cephesine gelince; Aynen Ulaştırma Bakanı Cahit Turhan gibi, görevden alınma kararından onun da haberi olmamış.
Yaycı'nın Ağustos'ta emekli edileceği görüşünde olan yakın çevresinin, yorum ve tepkisi de daha büyük boyutlu; Sadece FETÖ'cülerin ve Yunanistan'ın değil, ABD'nin de Yaycı'yı istemediğini savunuyorlar.
Eğer öyleyse, sadece Akar ve Genelkurmay değil, doğrudan Erdoğan da suçlanmış olmuyor mu?
Silivri'deki Barış'lara, Hülya Kılınç'a ve Murat Ağırel'e kucak dolusu sevgiler.
CİHAT YAYCI KİMDİR
Tümamiral Cihat YAYCI, 1966 yılında Elazığ’da doğmuştur. 1984 yılında Deniz Lisesi’nden, 1988 yılında Deniz Harp Okulu’ndan mezun olmuştur. Deniz Kuvvetleri Komutanlığının çeşitli gemilerinde branş subaylığı, bölüm amirliği ve TCG YAVUZ ile TCG KEMALREİS’de II. Komutanlık görevlerinde bulunmuş, 2005-2006 yıllarında TCG KEMALREİS Komutanı, 2011-2012 yılları arasında 5’inci Muhrip Filotillası Komodoru olarak görev yapmıştır.
Bu süre zarfında 2000 yılında Deniz Harp Akademisi’nden, 2003 yılında ise Silahlı Kuvvetler Akademisi’nden mezun olmuş, Donanma Komutanlığı karargâhında Konsept Şube Müdürlüğü, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı karargâhında Yönetim Analiz ve Denetleme Şube Müdürlüğü, Strateji ve Prensipler Şube Müdürlüğü ve müteakiben Strateji ve Andlaşmalar Daire Başkanlığı görevlerinde bulunmuştur.
“Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme İnsan Kaynakları Yönetimi” Ana Bilim Dalında, Naval Postgraduate School (NPS) California/ABD’de “Fizik Mühendisliği” ile “Elektronik Mühendisliği” dallarında yüksek lisans eğitimi ve İstanbul Üniversitesi’nde “Uluslararası İlişkiler” ana bilim dalındaki doktora eğitimini tamamlamıştır.
30 Ağustos 2012 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere Tuğamiralliğe terfi eden Tümamiral YAYCI, 2012-2014 yılları arasında Moskova Silahlı Kuvvetler Ataşesi, 2014-2015 yılları arasında Güney Görev Grup Komutanı ve Çok Uluslu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi Direktörü, 2015-2016 yılları arasında Çok Uluslu Müşterek Harp Merkezi Komutanı görevlerini deruhte etmiştir.
29 Temmuz 2016 tarihinde Tümamiralliğe terfiini müteakip, 2016-2017 yılları arasında Dz.K.K.lığı Personel Başkanı görevlerini icra etmiştir. 20 Ağustos 2017 tarihinden itibaren Dz.K.K.lığı Kurmay Başkanı görevine atanan Tümamiral YAYCI bayan Müşerref YAYCI ile evli olup, bir erkek çocuk babasıdır. İngilizce ve Rusça bilmektedir.
Yaycı, Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki kripto FETÖ’cüleri ‘önce tespit et sonra imha et’ stratejisi üzerine kurulu FETÖMETRE analiz programını geliştiren komutan olarak biliniyor.
BİR İLKİ BAŞARMIŞTI
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığından alınarak Genelkurmay Başkanlığı emrine atanan Tümamiral Cihat Yaycı'nın 1 ay önce "Doçent" olduğu öğrenildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bir süre önce Libya politikası konusunda övdüğü Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Tümamiral Cihat Yaycı'yı görevden alarak Genelkurmay Başkanlığı emrine atadı. 15 Nisan'da Üniversiteler Arası Kurul'un onaylamasıyla Deniz Kuvvetleri'ndeki ilk "Doçent Amiral" olan Yaycı'nın uluslararası ilişkiler konusunda çok sayıda makalesi bulunuyor.
LİBYA KONUSUNDAKİ TEZLERİ MUTABAKATA KONU OLDU
Libya ile geçen yıl Kasım ayında imzalanan Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası’ndaki tezleri 10 yıl önce dillendiren Tümamiral Cihat Yaycı, son olarak “Doğu Akdeniz’in Paylaşım Mücadelesi ve Türkiye” başlıklı kitap yazmıştı. ‘Türkiye’nin Libya ile denizden komşu olduğu’ dile getiren Yaycı, Türkiye ile Libya arasında imzalanan mutabakata ilişkin, “Bugüne kadar Doğu Akdeniz’deki izinsiz faaliyetler engellendi. Yunanistan ve GKRY’nin savunduğu, AB’nin de desteklediği Sevr niteliğindeki sözde Seville haritası üzerinden Türkiye’yi 41 bin kilometrelik bir deniz alanına hapsetme gayesiyle yapılan siyasi oyunlar bozuldu” demişti.
FETÖ İLE MÜCADELE SONRASI HEDEFE KONULDU İDDİASI
Yaycı’nın Deniz Kuvvetleri'nde ‘FETÖ’ ile mücadele ettiği, “Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki kripto ‘FETÖ’cüleri önce tespit et sonra imha et” stratejisi üzerine kurulu FETÖMETRE analiz programını geliştirdiği açıklanmıştı. Yaycı’nın bu nedenle hedefe konulduğu iddiası ortaya çıkmıştı.
SON MAKALESİNDE IRAK’I ELE ALDI
Genelkurmay'da hangi göreve getirildiği açıklanmayan Tümamiral Yaycı, DergiPark Akademi’nin 2019 sayısında yayımlanan son makalesinde “Irak’ta Yaşanan Savaşlar ve Türkiye’ye Etkileri” başlığıyla Irak’taki gelişmeleri ele almıştı. Yaycı makalesinde “Bu bölgede, menfaatleri bağlamında, Türkiye’nin hem Türkmen soydaşlarımızın geleceği hem de bölgedeki güven ve istikrar adına söz sahibi olması önemlidir” diyerek, şunları belirtmişti:
“Savaş, ABD’nin öngördüğü gibi kısa sürede sona ermiş; Saddam rejimi yıkılmış, Peşmergeler Musul ve Kerkük’e girmiş, kırmızı hatlar aşılmıştır. Türkiye için, ABD’nin sözlerini ne zaman yerine getireceğini beklemek ya da biten savaşın üstüne yeni bir savaş çıkarmaktan başka alternatif kalmamıştır.”
“TÜRK-AMERİKAN ÇATIŞMASIYLA SONUÇLANACAK”
“ABD’nin Irak’ta yüklendiği sorumluluk karşısında Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Irak’a girmesinin bir Türk-Amerikan çatışmasına müncer (sonuçlanacağı) olacağı açıktır. Türkiye bölgedeki çıkarlarını korumak zorundadır. Çünkü Irak’ta çıkabilecek herhangi bir huzursuzluk binlerce mil ötedeki bir ülkeyi etkilediğine göre, Türkiye’yi de etkileyecektir.”