TTB'den kritik ameliyat uyarısı

Sözcü'den Latif Sansür'ün haberine göre; firmaların yaptıkları toplantı sonucunda aldıkları kararlara dikkat çeken TTB, şu ifadeleri kullandı;

*Firmalar, Sağlık Bakanlığı hastanelerinden 17 aydır, üniversite hastanelerinden 36 aydır ödeme alamadıklarını, bazı kamu görevlileri tarafından alacaklardan yüzde 25 feragat olması durumunda ödeme yapılabileceği kendilerine ifade edilmiş.

*1 Nisan 2010 tarihinden beri aynı fiyatlar üzerinden kamu kurumlarına tıbbi cihaz sağlandığını, ödeme alamadıklarından bankalara ciddi şekilde borçlandıklarını, buna karşılık hammadde fiyat artışları, personel maliyetleri, belgelendirme ücretleri, gibi durumların her geçen gün artması nedeniyle ödemelerin tamamı tahsil edilinceye kadar tıbbi cihaz temini yapılmayacağını belirten bir açıklama gelmiştir.

HALK SAĞLIĞI ŞİRKETLERİN SAĞLIĞINA TERCİH EDİLİYOR

Son Sayıştay raporlarında belirtilen kamuya alınan cihazların uygunsuzluğu ve gereksizliği nedeniyle kullanılamaması sonucu devletin zarara uğramasını hatırlatan TTB bildirisinde şöyle denildi:

“Sayıştay raporları, ABD büyükelçisinin Türkiye’nin yabancı ilaç şirketlerine borçlarının bir yıl içinde 230 milyon dolardan 2,3 milyar dolara çıktığını ve bu borçların ödenmemesi halinde ilaç satışının durdurulabileceğini açıklaması, devletin uzun süredir sürdürdüğü ‘şirketleşme' mantığının halkın sağlığını şirket sağlığına tercih ettiğinin önemli bir göstergesidir.”

AMELİYAT VE TEKTİKLER YAPILAMAYACAK

Şehir hastanelerinde şirketlere ayrılan bütçe ile halkın sağlığı rahatlıkla sağlanabilecekken ülke kaynaklarının uluslararası yerli ve yabancı sermayeye aktarılma yolu tercih edildiği savunulan TTB açıklamasında, şu ifadeleri kullandı;

*Toplumun sağlık hakkı her şeyden önce gelmelidir. Sorun giderilmediği takdirde kısa bir süre sonra ameliyatlar ve gerekli tetkik ve tedavi yapılamaz duruma gelebilecektir.

*Tedavi hizmetlerinin daha da fazla aksamaması açısından acilen gereken önlemler alınmalıdır. ‘Sağlıkta Dönüşüm Projesi' adı altında neoliberal politikaları izleyerek hastaların ‘müşteri', hastanelerin ‘ticarethane' olarak görüldüğü bu sistem artık iflas etmektedir.