BIST 100 9.550 DOLAR 34,54 EURO 36,01 ALTIN 3.005,46
5° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Trump’ın Azil Mahkemesi başlıyor

45'inci Amerikan Başkanı Donald J. Trump, Temsilciler Meclisi tarafından dört yıllık görev süresinde iki defa azledildi. Bugün ikinci kez mahkeme yerine geçecek Senato oturumunun güncesi olacak. Suçlama, 6 Ocak’ta işbaşı yapan yeni Kongre’nin oturumunun ilk gününde halkı kalkışmaya kışkırtmak. Malum, 3 Kasım’da yeni başkanı belirleyen seçimlerde Kongre’nin 435 koltuklu alt kanadı Temsilciler Meclisi’nin tamamı ve 100 koltuklu üst kanadı Senato’nun 35 üyesi seçime gitmişti. Ve Yeni Kongre’nin işbaşı yaptığı ilk oturumunda siyasi gelenek haline gelmiş rutin ilk işi de başkanı belirleyen “Seçiciler Kurulu’nun” oylarını toplamak ve başkanın kim olduğunu resmi kayıtlara geçirmek gibi son derece sıkıcı, sıradan, bürokratik bir işlem iken -- tarih yazıldı.

Trump, Kongre sınırları içinde kalan bir noktada taraftarlarını topladı. Seçime hile karıştığını; yardımcısı Mike Pence’in oyları onaylamadan eyaletlere geri gönderebileceğini ve hala bir şanslarının olduğunu aktardı. Sonrasında olanlar oldu ve Hollywood senaryolarına taş çıkartan kareler bir bir gerçek oldu. Trump döneminde hiçbir şeyin sıradan olamadığını dünya alem hatmetmişken, 6 Ocak’ta Amerikan Kongre binasında yaşananlar ibretlikti. Şimdi bugün yaşanması beklenenlere göz atalım:

I – DEMOKRATLAR İSTEDİKLERİNİ ALAMAYACAKLAR

Senato’da başlayacak bu mahkeme sürecinin ne kadar süreceğini bilmiyoruz. Ama Trump’ın bu sürecin sonunda siyasetten men edilmeyeceğinden eminiz. Neden? Bir başkanın görevden el çektirilmesi için Senato’nun üçte iki oyuna ihtiyaç var. Bu da 17 Cumhuriyetçi parti senatörünün Trump aleyhine oy vermesi demek ki – İ M K A N S I Z. Trump, sosyal medyadan men edilmiş haliyle biriktirdiği enerjisini kim bilir Senato süreci bittikten sonra nasıl değerlendirecek. Florida’daki Mar-A-Lago malikanesinde depresif ve çaresiz olmadığı kesin. Ama ikinci bir Trump yönetiminin Amerikan demokrasisinin sonu olacağına inanan Demokratlar için Biden’ın başkan olmuş olması dahi ferahlatıcı bir durum değil. Trump’ın siyasi geleceğini sonlandıramadan bu süreç bitince Cumhuriyetçilere yaklaşım tarzları da yeni bir dizi sorunun başlangıcı olabilir.

II – BİR, BİRBİRİNE KARŞI DÖNDÜ

Cumhuriyetçi seçmenin %73’ünün desteğini almış bir Trump’ı böylesi kötülemek ülkenin birliği için nasıl bir fayda sağlıyor? Malum Biden seçildiğinden bu yana ülkenin birliği için çalışacağı çeşitli konuşmalar yapıyor. Ama Trump’ın da yenildiği seçimde aslında oy oranını arttırdığını bilmek gerek. Demek ki Trump’a oy verenler, Demokratların dediği gibi olayları algılamıyorlar. Dahası Biden’ın seçimi kazandığına inanan az. Hepsi aklını kaçırmış, komplo teorisinden beslenen, uçuk kaçık insanlar olabilir mi bilinmez ama iki parti tabanının arasında giderek açılan bir uçurum olduğuna şüphe yok. Dahası durum öylesine zehirli bir hal almaya başladı ki genellemeler üzerinden birbirlerini kodlamaya başladılar. Amerikan medyasını takip edenler bu durumu net göreceklerdir.

Demokratların gözünde Cumhuriyetçilerin “tamamı” suçlu ve ülkeyi düşürdükleri durumdan utanmaları, mahcup olmaları ve hatta bir süre bu mahcubiyetin altında ezik hissetmeleri gerekmekte. Haliyle Senato’da bugün başlayacak azil mahkeme sürecinde, 6 Ocak’ta Kongre’de yaşananlar tüm acımasızlığı ve en profesyonel hazırlanmış video gösterimi ile defalarca paylaşılacak. Trump’ı suçlu göstermek, Cumhuriyetçileri ezmek için. Sürpriz şahit çıkacak olursa da ya kalkışmanın yaşandığı gün Trump’ın hemen yakın çevresinde olan biri olmalı, ya da seçime hile karıştığı argümanlarının başlangıcından beri Trump’ın böylesi bir şiddet döngünü hedeflediğini bilebilecek çok yakın bir isim. Çok olası değil. Ya da Temsilciler Meclisindeki oylamada Trump’ın aleyhine oy veren Cumhuriyetçilerin 3üncü kıdemli ismi Liz Cheney konuşabilir ya da yazılı olarak ifadesini kayda geçirtebilir. İzleyip göreceğiz. Ancak bu azil sürecinin, toplumun birbirinden uzaklaşmış taraflarının aralarındaki husumeti sonlandırması için bir aracı olmayacağı kesin gibi.

III – GENELLEME YAPMAK HEP YANLIŞTI

11 Eylül sonrası. Amerika, Guantanamo’daki çok gizli askeri hapishanesinde El Kaide teröristlerini tutuklu bulunduruyordu. Newsweek dergisi, 30 Nisan 2005 sayısında yayınladığı özel haberinde Amerikalı bir yetkiliye atıfta bulunarak buradaki terör mahkumlarına işkence etmek amacıyla Kutsal Kitap Kur’an’ın tuvalette parçalandığını ve sayfalarının üzerine sifonun çekildiğini yazmıştı. Başta Pakistan ve Afganistan ve devamında Mısır dahil farklı Müslüman toplumlarda ölümle sonuçlanan protestolar hızla baş gösterdi. Benzeri dini motifli başka olaylar da oldu ve hepsinin sonu ölümle bitti. Mesela, Hazreti Muhammed’in karikatürlerinin çizilmesi gibi. Sonuçta öyle bir atmosfer ortaya çıktı ki Müslüman toplumlar medeniyetten anlamayan, barbar, geri kalmış insanlar topluluğu olarak yaftalandı.
Yapılan hiçbir yanlış eylemin şiddeti makul göstermeyeceği sürekli vurgulandı. Şimdi bugün, o yapılan yargılamalara baktığımızda şöyle bir çıkarıma ulaşabilir miyiz, haydi düşünelim: O gün Cumhuriyetçi ve Demokratlar, Müslüman toplumların medeniyetten uzak olduğu kanaatinde Bir’di; bugün de Bir-Birlerine karşılar. Neden? Çünkü dünyanın en gelişmiş ekonomisine sahip Amerikan toplumu, seçimin çalındığının söylenmesine öylesine kızdı ki Kongre’yi bastı, kan akıttı ve ölüm korkusu yaşattı. O gün de Müslümanlara karşı fobi beslemenin ve genelleme yaparak kanaatlere varmanın yanlış olduğunu argüman ediyorduk, bugün de çünkü bu yaklaşım tarzı esasta öteleyici, kışkırtıcı, ve ayrıştırıcı. Bunu görmek lazım; aklı olanın da bu tuzağa düşmemesi gerek. Her an etrafımız bu tuzağın kapanları ile dolu olabiliyor maalesef...

III - SİYASETÇİ VEYA GAZETECİ DOĞRU SÖYLEMEK ZORUNDA MI?

Çok laf yalansız olmaz derdi büyüklerimiz. Siyasetçilerin ve gazetecilerin toplum nezdindeki itibarına bakarsanız haksız da sayılmazlar. Sorun şu ki onları da var eden toplum. Prim vermeseler, “rating patlatmasalar” kimse kendi fikri dahi olsa bu kadar fütursuz, desteksiz ve karşı tarafı kötüleme dürtüsü ile ağzını açamaz. Şimdi Trump’ın azil mahkemesi ile bunun ne alakası var diyeceksiniz? Şöyle ki: Trump, Florida yerine bugün Kongre’de kendini savunmaya gitmiş olsaydı ratingler açısından çok iştah kabartıcı bir gün olurdu. İşin özü değil, başka dürtüler devreye girer ve şova odaklanılırdı. İnsan, insanı bu kadar hızlı unutabiliyor – şaşırmayın.

Böylesi bir ortamda idealist bir şekilde ortaya çıkıp, “Ben sadece doğrunun ve yalnızca doğrunun peşindeyim” derseniz, insanlar size en tatlısından saf ve en ağırından işe yaramaz olduğunuza kanaat getirebilir. Neticede, iş bulamama korkusu yaşayabilirsiniz. Bu da açlık demek. Ortada kalmak demek. Daha beteri, işe yaramaz olmak demek. Herkes bunun için kendince önemsediği iyi insan olma hallerinden veya değer yargılarından ödün vermiyor mu? Temel argüman aç kalmamak, açıkta kalmamak için değil mi? Popülizm ya da kolaycılıkla safları sıklaştırmak için her türlü manipülatif bilgiyi sorgusuz sualsiz tek doğru olarak kabul etme tembelliği bu şekilde organik bir kaynak bulmuyor mu? Trump, tek tek Kongre’yi basanlara şiddet uygulamaları için emir mi verdi; yoksa söyledikleri, suçun sabit görülmesi için yeterli mi? Kime göre? Neye göre? İpin ucunun nerede olduğunu bilen veya sarmalı gerçekten çözümlemek isteyen var mı? Bu mahkeme bunun için mi kuruldu?

IV – TRUMP’IN SİYASİ GELECEĞİ

Şimdi soruyu bir de şöyle sorun: 2024’te Trump Amerikan başkanı olsa, Demokratlar ne yaparlar? Barışçıl bir şekilde devir teslim yaparlar mı? Cumhuriyetçi seçmene nasıl davranırlar; ne derler? Değerlerimiz hakkında konuştuğumuzda, zora düştüğümüz zamanlarda da eğer ki bu değerlere uygun duruş sergileyebiliyorsak, No Problem! Ama eğer sadece elverişli koşullar olduğunda üstün ahlaki değerlerden dem vurabiliyorsak, henüz daha bu değerleri sahiplendiğimizi kim gerçekten iddia edebilir?! Demokratlar, Amerikan demokrasisinin geleceğini bir tek Trump’a bağlayabiliyorlarsa, ortada ciddi bir mantık hatası yok mu?...

Bugün Senato’da başlayan azil mahkemesi Trump’ın siyasi kariyerini bitirmediği müddetçe, dört yıl sonraki seçimlere kadar giden süreçte daha pek çok siyasi skandal patlak verecektir. Garanti.

Ve naçizane, tüm bu olan biteni bir tek Trump’ın siyasi geleceği ve Amerikan siyasetinin kirli sayfalarına düşen arşivlik gelişmeler niyetine tüketmeyin. Kendi adınıza da - yaşadığınız ülkenin penceresini de bir aralayarak - bir göz gezdirin... yaşamak istediğiniz dünyaya katkı sağlayan bir yaşam mı sürüyorsunuz; yoksa siz de istemeden de olsa popülizm hapını yutup sürüklenip, savrulup, taraf tutan hale gelip, öteki dediğinize insan kıymeti bilmez davranmayı mubah mı görüyorsunuz? Çözüm odaklı mısınız, içinizdeki hırsı söndürmek için dilinizin kırbacından kendinizi alamıyor musunuz?

Kendi adıma ne Demokratların ne de Trump tarafının nasıl bir performans çıkartacağını merak etmiyorum. Benim merakım önümüzdeki süreçte sıradan Amerikan vatandaşının birbirine nasıl veya ne kadar yaklaşıp - yaklaşamayacağı. Onları anlamak için de sosyal medya başta, kimi siyasi içerikli blog yazarlarını takip etmek çok öğretici oluyor. Salgın sonrası bir vakit de kendim gider, yine bir göz atarım sanırım. Bugünkü haliyle ise tek söyleyeceğim, Biden ekonomiyi döndüremezse sorun ancak derinleşecek gibi duruyor.

- - - - - - -