Trabzon’da Medeni Kanun ve Anayasa'da yapılması planlanan değişikliklere tepki gösteren vatandaşlar, Maraş Caddesi’nde bir araya gelerek sloganlar attı. Kortejde, "Yasalara dokunma, uygula!", "Haklı şiddet yoktur" pankartları açıldı.
BirGün'de yer alan habere göre, 'Önce Anayasa'ya Saygı' sloganıyla gerçekleşen yürüyüşe, CHP Trabzon milletvekili Sibel Suiçmez, Trabzon Baro Başkanı Duygu Keleş Aydın, CHP İl Başkanı Nurcan Aşçı Demiröz ve STK temsilcileri katılım gösterdi.
Yürüyüşün ardından Trabzon Barosu, kadın sivil toplum örgütleri ve meslek odalarının ortak düzenlediği basın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
"Uzunca bir süredir kadının yaşam hakkı, eğitim, çalışma maddi ve manevi varlığını geliştirme, nafaka hakkı gibi en temel hakları saldırı altında.
Önce bir gecede İstanbul Sözleşmesi’nden imza çekildi, itirazlarımız ve tepkilerimiz üzerine İstanbul Sözleşmesine ihtiyacımız yok, Yerli ve milli düzenleme yapacağız, dendi, ancak bir düzenleme gelmediği gibi 6284 sayılı Kanun’un uygulamasını fiilen sınırlandırılmaya başlandı. Bunun üzerine
medyanın, yargı kararlarının, siyasilerin mesajlarına sığınarak şiddetin cezasız kaldığı sanıldı, kadınlar üzerindeki erkek şiddetinin yoğunluğu daha da arttı. Her gün kız kardeşlerimiz erkek şiddetine kurban veriliyor. Devlet, var olan yasaları uygulamadığı için kadınlar ölüyor. 4+4+4 eğitimi ile kız çocuklarının eğitime devam etmesi zorlaştırılıyor. Yetmiyor, Diyanet kızlarda evlilik yaşının 9 olabileceğine dair fetva yayınlıyor. Yetmiyor, laikliğin ve sosyal hayatın en temel ögelerinden biri olan karma eğitim sistemi kaldırılması gündeme getirilmeye çalışılıyor.
ÇEDES, Çevreme Duyarlıyım Değerlerime Sahip Çıkıyorum adı altında, hiçbir pedogojik eğitimi bulunmayan din görevlileri, gençlik merkezleri sorumluları, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı mensupları MEB’e bağlı okullara sokulmaktadır. Bu proje bilim ışığında verilmesi gereken eğitimin dini referanslara dönüşmesine neden olmaktadır. Okullarımızda yapılması gereken projeler bilimsel çalışmalardır, atanamayan öğretmenlerin atanması, her okula pedagog desteğinin sağlanması, şiddet, istismar ve siber zorbalık, akran zorbalığı gibi olayları önlemek amacıyla sosyal çalışmalar olmalıdır. ÇEDES projesi, senelerdir söylenen “kindar ve dindar” neslin yetiştirilmesini amaçlamaktadır. Nafaka hakkı tartışmaya açılıyor. Oysa evlilik birliğinin sona ermesinde erkeğin kusuru varsa ve kadın yoksulluğa düşüyorsa nafaka ödenir. Ancak kanunun uygulaması ve sosyolojik gerçekler çarpıtılıyor. Kimse nafakayla gezip tozmuyor, keyif yapmıyor. Ki mahkemelerin hükmettiği nafakalar bugün ne yazık ki bir aylık market giderini dahi karşılamıyor. Şimdi de kadın ve erkeğin aile içindeki eşit haklarına saldırılmaya çalışılıyor. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, son günlerde yaptığı açıklamalarda “aile hukukunu sil baştan ele alacağız” diyerek, doğrudan Medeni Yasa’yı hedef aldıklarını açıkça ortaya koyuyor. Erkeğin farklı farklı şehirlerde aileleri olabileceğinden, çok eşlilikten bahsediliyor, boşanmaların hızlandırılması adı altında erkeğin hiçbir mali külfete katlanmadan boşanması, hiçbir sorumluluğu olmadan hayatına devam etmesi sağlanırken, kadının ise tazminat ve nafaka hakları için uzun süren yargılama sürecinde boğuşması bekleniyor. Aile arabuluculuğu denen garabetle, kapalı kapılar ardında kadınlar hiçbir hak talep etmeden, boşanmaya, belki velayet haklarından bile vazgeçmelerine mecbur bırakılacak. Bu tartışmalar kadın ve çocuk yoksulluğunu arttırmaktan, kadının toplumda daha da ezilmesinden, yok sayılmasından başka bir durumu hedeflemiyor. Kadının yanında mahremi olmadan 90 km’den fazla yol gidemeyeceği, kadınların çalışma hayatında olması nedeniyle işsizliğin yüksek olduğu gibi mantık ve hukuk dışı söylemler hiç çekinmeden dile getirilebiliyor.
Geçtiğimiz haftalarda baroların, kadın haklarında çalışan sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin katılması adeta engellenerek 81 ilde aile çalıştayları yapıldı. Bu çalıştaylarla ailenin mutlak devamlılığı ve kutsallığı adı altında kol kırılır yen içinde kalır inancıyla aile içi şiddet, istismar yok sayılmakta, evlilik içi eşitlik, ev içi emek, kadın ve çocuk hakları ihlal edilmektedir. Kadınların eşit yurttaşlık hakkını ve eşitlikçi aile yapısını garanti altına alan, laiklik ilkesinin toplumsal yaşama yansımasının en önemli yasal dayanağı ve sosyal hayatın ve özgür bir ortak yaşamın güvencesi olan Medeni Yasa’ya müdahale, şeri hukuka geçişin göstergesidir. Açıkça Anayasaya ve insan haklarına aykırı olan bu girişimleri asla kabul etmiyor, Medeni Yasa’nın tartışmaya açılmasını dahi kabul etmiyoruz. Şüphesiz ki ihtiyacımız, Medeni Yasanın veya Aile Hukukunun sil baştan ele alınması değil, varolan yasaların anayasa ve taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler ışığında eksiksiz uygulanmasıdır.
Bizler, bugün burada, Yüce Meclisin açılmasına kısa süre kalmışken Trabzon Barosu ve Sivil Toplum Örgütleri olarak kararlılıkla haykırıyoruz. Önce Anayasaya saygı, Önce değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek Anayasal ilkelere ve temel haklara saygı! Ve Sağlıklı, mutlu, toplumsal barışın olduğu bir gelecek için medeni yasaya dokunma, uygula!"