Baş Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, “Hem birçok sektörde çalışanların daha fazla çalışmasını zorlayan hem de gelirsiz kalacak milyonlar için herhangi bir destek paketi açıklanmadan kapanmak milyonlarca haneye aç kalın demek” dedi.
Baş, Ticaret Bakanlığı'na kendi şirketinden dezenfektan satan ve kabine değişiminde görevden alınan eski Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan hakkında da suç duyurusunda bulundu.
Baş açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye İşçi Partisi olarak milyonlarca emekçinin sesini meclise taşımak için elimizden geleni yaptığımız gibi, devleti yandaşlarıyla doldururken halkımıza büyük acılar yaşatan AKP’nin suçlarını görünür kılmaya ve tüm yurttaşlarımızca bilinmesini sağlamaya çalışıyoruz”
'BAKANLARDAN BİRİ OLDUKÇA GÖRKEMLİ BİR ŞEKİLDE VEDA ETTİ GÖREVİNE'
“Bakanlardan biri oldukça görkemli bir şekilde veda etti görevine. Hani hırsızlık bir bağımlılıksa deyim yerindeyse ‘altın vuruş’ yapıp gitti. Gider ayak halkın birikimlerini eşiyle birlikte işlettiği şirket aracılığıyla bir güzel cebe indirdiği ortaya çıktı! Sonra da öylece gitti. Beş litrelik dezenfektanı aracı kuruluşa 100 liradan satarken devlet kurumuna 175 liradan satan, Ticaret Bakanlığı’nı dolandıran Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan’dan söz ediyorum. 9 milyon lirayı kaşla göz arasında, tıpkı çalışma arkadaşı Süleyman Soylu’nun da dediği gibi ‘Ooooh, ooooh’ diyerek cebe indiren Ruhsar Pekcan’dan söz ediyorum. İşte halkın birikimleri bunlara emanet!
'PEKCAN HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUK'
Çalıp çırpıyorlar; kendilerini, eş-dost akrabayı yandaşı zengin ediyorlar, sonra kaçıp gidiyorlar. Yok öyle yağma, her ne kadar yargının içinde bulunduğumuz dönemde Saray’ın Hukuk İşleri Dairesi gibi çalışıyor olduğunu bilsek bile, Türkiye İşçi Partisi bugün Ruhsar Pekcan hakkında suç duyurusunda bulundu. Bugün mahkemelerin vereceği karardan bağımsız olarak tarih önünde not düşüyoruz. Bu hırsızlığın takipçisi olacağımızı ilan ediyoruz. Er ya da geç bunların hukuk önünde de hesap vereceğinden hiç kuşkumuz yok. Kendi çalıştıkları bakanlığa utanmadan mal satıyorlar, utanmadan pahalıya satıyorlar, ondan sonra da ‘Hadi bana eyvallah’ diyorlar. Buna izin vermeyeceğiz!
Hiç lafı eğip bükmeyelim, olanı dosdoğru söyleyelim: 1-Hesap sorulacak!- 2- El koyulacak!- 3- Halka dağıtılacak! 23 Nisan’da bunları söyledik, ülkeyi getirdikleri yeri, işledikleri suçları yüzlerine karşı ifade ettik diye beyefendiler rahatsız olmuşlar. Yaparken utanmıyorlar, yüzlerine söylenince rahatsız oluyorlar.
Hamasetle ve kuru ajitasyonla günü geçiştirme peşindeler ama her geçen gün halkımız daha zor durumda kalıyor, bunlar daha fazla zenginleşiyor. Durum net olarak budur ve bunun bir tek dakika daha sürmesine izin vermemek gerekir.”
“İnsanlarımızı her geçen gün daha yoksul, daha sefil, daha fakir hale getiriyorlar bilerek ve isteyerek. Lebaleb kongrelerin, Sağlık Bakanı’nın bile utanmadan saklanarak katıldığı yüzlerce kişilik cenazelerin ardından dün tam kapanma kararı açıkladılar. İlk söylenmesi gereken şudur; üç hafta tam kapanma mümkünmüş, peki o zaman niye salgın kontrolden çıkmadan önce ilan edilmedi ve o kadar insan niye öldü? Tam kapanma açıkladılar ama açıklayamadıklarını konuşmamız gerekiyor.
Sokakta simit satan, ayakkabı boyayan, çöp toplayarak geçinenler için; evlere temizliğe giden, atölyede tekstil işi yapanlar için; işsiz bıraktıkları ressamlar, heykeltıraşlar, müzisyenler için, çocuklu anneler için, öğrenci evinde aç karnına ders çalışıp online sınavlarına hazırlanan gençler için tek bir kuruş destek açıklamadılar. Ey iktidar, günlük çalışıp kazanan milyonlarca insan ne yapacak? Sayenizde işsiz kalan zaten nefes alıp vermek için bile mücadele eden 10 milyona yakın işsiz yurttaşımız ne yapacak? Akıl, bilim dışı yönettiğiniz salgın sürecinde dükkânını açamayacak küçük esnaf nasıl yaşayacak?
Pandemi sürecinde patronların az eleman çalıştırıp bir de üstüne ‘siparişin yetişmiyorsa yolda öl’ dediği motokurye kardeşlerimiz için hiçbir hukuki düzenleme açıklamadılar.
Kapanmanın sağlık gerekçelerini haklı bulmakla beraber hem birçok sektörde çalışanların daha fazla çalışmasını zorlayan hem de gelirsiz kalacak milyonlar için herhangi bir destek paketi açıklanmadan kapanmak milyonlarca haneye aç kalın demek. Bir yandan kuryeler, market çalışanları depo çalışanları, kargo işçileri aşırı iş yükü altında ezilecek ama bir yandan milyonlarca insan ‘çalışamayacak’ gelir elde edemeyecek.”
'TAM KAPANMA DESTEKLE OLUR'
“Tam kapanma tam destekle olur. Sakın kimse bize Kaynak yok demesin! Velhasıl tam kapanma dediler, tam kararma oldu. Milyonlarca emekçinin hayatını bile isteye karartıyorlar. Bıyık altından diyorlar ki ‘kaynak yok.’ Kaynak var kardeşim, kaynak var da onu siz kendi cebiniz için saklıyorsunuz. 128 milyar doları ne yaptınız, işsizlik fonunu ne yaptınız, halkın birikimlerini ne yaptınız? Bunları inatla soruyoruz, inatla sormaya devam edeceğiz. Ayrıca tam kapanma için partimizin en acil taleplerini buradan bir kez daha dile getirmek istiyorum: İş yeri kapanan tüm emekçiler için tam ücretli izin, tüm kredi ve kira borçlarına erteleme, faturalara iptal, tüm yurttaşlara ekonomik destek ve yaygın aşılama halkımızın en acil gereksinimleridir.
Anlaşılması için tane tane anlatayım. Ücretli çalışanlara tam ücretli izinli sayılmalı. Yevmiyeli, haftalık çalışanlara en az asgari ücret tutarında destek verilmelidir. Kapalı kalınan aylar için hem faturalar hem kiralar ertelenmeli, elektrik-su, internet gibi zorunlu ihtiyaçlar ücretsiz hale getirilmeli. Zorunlu çalışılan alanlarda haftalık çalışma saati azaltılmalı, sınırlandırılmalı. Herhangi bir sosyal güvence altında olmayanlara sadece beyan ederek asgari ücret tutarı kadar sosyal yardım sağlanmalı.
'MİLYONLARCA İNSAN AŞI OLMAK İÇİN BEKLİYOR'
Aşıyı açıklamadılar! Milyonlarca insan aşı olmak için bekliyor!
Bunları açıklamadılar ama halkın ucuza ekmek yemesinden rahatsız olduklarını açıkladılar! Halk ekmek büfelerinin önüne gelip artist artist pozlar kesiyorlar, ‘Bunu ne olursa olsun buradan kaldıracağız’ diyorlar. Biz yaptıklarını anlatmak için halkın ekmeğini çalıyorlar diyorduk, bakın görün şimdi zorbalıkla halkın ekmek yemesini engellemeye çalışıyorlar. Bakın benden size söylemesi, halkın ekmeğiyle oynarsanız o halk da sizin ayarınızla oynar. Halkın tokadını yerseniz o acıyı bir daha hiç unutamazsınız.”
ALKOL YASAĞINA TEPKİ: NİYETİNİZ NEYSE AÇIK AÇIK SÖYLEYİN BİZ DE HADDİNİZİ BİLDİRELİM
“Bugün sabah saatlerinde çeşitli sitelerde tam kapanmaya bir de ilgili tarihler arasına içki satışının engellendiği haberleri yer aldı. Partili avukat arkadaşlarımız genelgede böyle bir yasak olmadığını söylüyorlar. Ama ekliyorlar; market vb. yerlerde sadece içki satışının yasaklanmasının hukuki bir dayanağının olmadığını vurguluyorlar. Bunun fiilen uygulandığını ve insanların yaşam tarzlarına açık bir müdahalenin örneği olduğunu söylüyorlar. Böylesi bir adım herhangi bir hukuki dayanağı olmayan tümüyle keyfi bir adımdır.
Açık çağrı yapıyoruz; niyetiniz neyse açık açık söyleyin biz de haddinizi bildirelim. Bu iktidar Türkiye halklarının tümünü kendi istediği gibi yaşamaya zorluyorsa biz de bunun tam karşısında olacağız.”
1 Mayıs işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma gününü yasaklamak için vesile kılmasını da halkımızın dikkatine sunuyoruz. Ayasofya açılırken, 15 Temmuz ile ilgili etkinlikler yapılırken, lebalep kongrelerde virüs yayılımı artırılıp ülke kıpkırmızı olurken Covid tehlikesi düşünmeyenler, 23 Nisan söz konusu olunca 1 Mayıs söz konusu olunca, halkımız-işçiler hakkını arayacağı zaman ne hikmetse iktidarın aklına pandemi geliyor. Biz işçi sınıfının sağlığını, halkımızın can güvenliğini iktidardan 1000 kez daha fazla düşündüğümüzü söylemeyi bile gereksiz görüyoruz. İktidarın pandemi bahanesiyle her istediğini yapabileceğini düşünüp 1 Mayıs’ı yasaklamak için 30 Nisan gününde başlayan ‘tam kapanma’ ilan etmesi yüzsüzlüktür. İşçi sınıfının sesini, mücadele kararlılığını ne yaparlarsa yapsın kısamayacaklarını bir kez daha ifade etmek istiyorum.”
'İKİZDERE HALKININ DİRENİŞİNİ SELAMLIYORUZ'
“Tam kapanma diyenler talana asla ara vermiyorlar. İktidardan gideceklerini anladıkları için her tarafa büyük bir aceleyle, ara vermeden çılgınca saldırıyorlar. Koruma altındaki Rize İkizdere’de yine beşli çete aracılığıyla taş ocağı kurmaya kalktılar. İkizdere halkının onurlu, yürekli direnişini selamlıyoruz. Bir haftadır iş makinelerinin önüne geçen, darp edilerek gözaltına alınan, gaza boğulan, doğasını, suyunu ve toprağını savunan başta bir adım bile geri adım atmayan kadınlar olmak üzere tüm yöre halkının yanında olduğumuzu bir kez daha tekrar ediyoruz. Milyonlarca yurttaşın kalbi İkizdere’de direnen yurttaşlarımızın yanındadır! İnatla doğayı, yaşamı, savunmaya devam edeceğiz.”
"Biz inadınızı irademiz bilerek bu yola çıktık. Ülkemiz için halkımız için en iyisi en güzeli en doğrusu neyse son nefese kadar onu söyleriz, onu savunacağız. Zalimin zulmünden de zindanlarında da korkmuyoruz, çünkü halkımıza güveniyoruz. Bu padişahlık sevdalılarının, diktatörlük heveslilerinin tankı, topu, tüfeği varsa bizim de halkımızdan aldığımız güçle büyüyen keçi gibi inadımız, çelik gibi irademiz var.
Bir avuç zenginin değil yoksulların, patronların değil emekçilerin sözünü söylemek için buradayız. Kadınların, gençlerin, LGBTİ+’ların, doğasına, toprağına deresine sahip çıkanların, adalet, barış, hak ve özgürlükler mücadelesi verenlerin sesini yükseltmek için mücadele ediyoruz. Kısacası memleketin tepesine çöküp her şeyi yapabileceğini sanan, memleketin tüm zenginliklerini mülk edinmek isteyen %1’e inat ülkenin %99 için buradayız. Halkımıza reva gördükleri bu açlık ve yoksulluk düzenini yerle yeksan edip aydınlık bir geleceği hep beraber inşa edene kadar bir an durmadan mücadeleye devam edeceğiz.
Yalnızca milletvekillerimiz değil, inadını iradesi kılan bütün Türkiye İşçi Partililer için Saray Rejimi’nin yıkılması ve egemenliğin halka devredilmesinden daha önemli hiçbir görev yoktur.
Üretenlerin yönettiği bir Türkiye hayalini gerçek kılmak için emin adımlarla yürüdüğümüz yolda saflarımız her geçen gün sıklaşıyorsa, ülkenin dört bir yanından aydınlar, gençler, kadınlar, emekçiler Türkiye İşçi Partisi’ne bir umudu büyütmek için katılıyorsa bu bizim için yalnızca daha fazla görev, daha fazla azim demektir.
Biz de bu görevleri daha büyük bir azimle yerine getirerek Türkiye’de işçiyi, emekçiyi, kadını, genci mutlaka iktidara taşıyacağız.
Sözlerime son verirken bir kez daha yüreklilikle çağrıda bulunmak istiyorum: Dostlar, kardeşler, öğretmenler, öğrenciler, kunduracılar, muhtarlar, kırtasiyeciler, apartman görevlileri, temizlik işçileri, marangozlar, büfeciler: Bu inadı hep birlikte büyütmek için Türkiye İşçi Partisi’ne katılın! Bu karanlığa karşı yalnız değilsiniz, yalnız başınıza yürümeyin, gelin hep birlikte Türkiye İşçi Partisi saflarında yürüyün. Partide görev ve sorumluluk alın, siyasette sözünüzü söyleyin. İnadınız iradeniz olsun, inat kazansın.”