Zaman daralıyor.
Çok az vaktiniz kaldı.
Birkaç saat. Belki sadece bir gününüz kaldı.
Elinizi çabuk tutun.
Bu fırsatı kaçırmayın.
Neden mi söz ediyorum?
"Temize çıkma" fırsatından. "Teröre karşı tavır" ya da "Terörle aranıza mesafe koyma" fırsatından.
Hani hep dillerinize pelesenk ettiğiniz, haklı olarak da HDP'yi hep sıkıştırdığınız şu malum konu var ya... Tam da ondan söz ediyorum.
Perşembe sabahı İzmir'in orta yerinde bir siyasi parti binasına girip, kurşun yağdıran faşist "Piyon"a, ağız dolusu "Terörist" dediniz, dediniz... Demediniz. İş işten geçmiş olacak. Hemen, fırsatınız varken bu lafı diyemezseniz, "geçmiş olsun"...
Ortada bal gibi bir siyasi cinayet ve aynı zamanda alçak bir terör eylemi var.
Bir terörist, hazırlanarak, ölçerek biçerek, öncesinde bu işin eğitimini alarak, silahlarını kuşanarak bir taksiye biniyor ve gidip bir siyasi cinayet işliyor. Hem de elini kolunu sallayarak girdiği bir siyasi parti binasında. Alenen bir terör eylemi. Adam da "terörist"in dik alası.
Bugüne kadar, her önüne gelene, her konuşana, her yazıp çizene, en barışçıl amaçlarla bile olsa, siyasi amaçla bir bildiri kaleme alana, TV'de iki satır laf edene, tweet atana, bir bildiriye imza atana ağız dolusu "Teröriiiiiiist" diye bağıran ben miydim?
Ağızlarınızdan tükürükler saçarak "Terööööör!... Teröriiiiist!..." diye yeri göğü inleten ben miydim?
Al işte sana, terör.
Daha ne istiyorsun?
Bir tane "Barış Akademisyeni"nin, bir tane Boğaziçili ya da başka bir okuldan demokrat solcu, yurtsever öğrencinin, demokrat – sosyalist sanatçının eline tabanca tüfek alıp bir siyasi parti merkezini bastığını duydunuz, gördünüz mü, bugüne kadar.
HDP içinde demokratik siyasetten başka bir amacı bir meşgalesi olmayan bir tane insanın mekân basıp kurşun yağdırdığına tanık oldunuz mu?
Ama... Gece gündüz, herkese "Teröriiiist!.." diye bağırıyorsunuz.
Boğaziçi'nde rektör protestolarına katılan çocuklara hemen etiketler yapıştırdınız. Alfabenin tüm hafrlerini kullanarak 88 tane terör örgütü yaratıp hepsini birine üye ettiniz. Savcı sorgusundan sonra yalanıınz çıktı ortaya.
Peki ya İzmir'deki katil?
Al sana terörist!..
Bir başka şeyi de hatırlatayım mı?
HDP'nin, terör örgütü PKK'yı açık ve net bir dille kınamadığından ve (yaygın deyişle) örgütle arasına gereken "mesafeyi" koyamadığından yakınıyorsunuz ya. Haklısınız. Sadece "Demokratik zeminde siyaset yapıyoruz. Biz TBMM'de bir siyasi partiyiz," demekle bitmiyor bu işler. Silahlı eylemi, yani can almayı, kan dökmeyi net bir dille kınamadığınızda, lanetlemediğinizde, bunun tek başına bir anlamı olamıyor. Ben de HDP'lilere bunu her fırsatta hatırlatıyorum. Bu yüzden de genel anlamda "Solcu-Demokrat" kimliğimden dolayı o cenahtan eleştiri alıyorum. "Yahu sen de mi iktidar ağzı, faşist cenahın söylemi kullanıyorsun?.." gibilerden. Ama aldırmıyorum.
Gelelim sizin tavrınıza.
İzmir'deki cinayete bir "Terör eylemi" demeden, diyemeden, "Provokasyon mrovokasyon" diye kıvırarak üstü kapalı utangaç tepkiler vererek, siz "Terörle aranıza mesafe" koymuş mu oluyorsunuz? Yoksa, "kendi teröristinize zımni destek" mi vermiş oluyorsunuz.
"Provokasyon", gizli saklı, bilinmeyen bir odağın, patlamaya hazır bir ortamı kışkırtıcı, alevlendirici, kuşkulu, gizemli bir eylemine denir.
Burada açıkça kim olduğu nereden talimat aldığı, nerede eğitildiği belli bir terörist var.
O halde, haydi!..
Bekliyoruz.
Bugün sınav günüdür.
Yandaş gazetelerinizin sayfalarında ve manşetlerinde bu olayı miniminnacık başlıklarla geçiştirerek, "Kışkırtma, provokasyon, itidal, aman dikkat" vb. zırvalarla işin içinden sıyrılamazsınız.
Teröre ve teröriste net tavır almadan, 17 Haziran İzmir eylemine ama'sız, fakat'siz, ancak'sız bir "Terörist eylem" diyemeden, sınavı geçemezsiniz.
Bir de şu sorunun yanıtını vermeden bırakmam sizi.
Alçak ve eli kanlı terör örgütü PKK'nın, "Aslında HDP ile aynı şey" olduğunu söyler durursunuz hep. İyi de, PKK denen terör örgütü madem HDP'dir(!) ve partinin üyeleri-sempatizanları-elemanları da (varsayılım ki) terörist PKK örgütündendir... Bunca yıldır her görüldükleri yerde dayak yiyen, taşlanan, ırkçı nefret ve hakarete hedef olan bu insanlar, neden "Kalaşnikoflarını" ceplerinden çıkarıp da mukabele etmiyorlar? Mesela neden İzmir İl Teşkilatında o gencecik masum işçi kız kendini korumak üzere neden silahını(!) çekmemiş?
Bu kadar alçakça bir yalanın, daha açık bir suratınıza vurulması olabilir mi?
Tekrar ediyorum:
HDP'nin terörü gereken açıklıkla ve netlikle lanetlemesi çağrısına eyvallah.
Ama, aynı şeyi siz de HDP'ye ve ülke genelinde Kürtlere (ve başka etnik kökenli, itilip kakılan halklara) yönelik düzenlenen saldırılar karşısında yapmıyor musunuz? "Terörist eylem" demekten kaçınıyorsunuz çünkü.
O halde, süreyi iyi kullanın (şurada birkaç saatiniz kaldı.. tik.. tok...)
İzmir eylemini terör eylemi olarak nitelemeyen, faşist katile "terörist" diyemeyen hiç kimse ama hiç kimse, bundan böyle ağzını bu konularda açmasın.
Demokrasi ve faşizm birbirlerine zıt iki kutuptur.
Ben ve benim gibiler, kutbumuzu daha çocuk yaşlarımdan beri belirledik. Evet bu anlamda kutuplaşmak iyidir. Yararlıdır. Herkesin kutbu belli olsun.
Demokratik siyasetten yana, faşizmin, terörün, kan dökmenin karşısındayız.
Teröriste terörist (PKK da olsa, 1970'lerden beri gayet iyi tanıdığımız faşist cinayet şebekeleri de olsa) dedik, diyoruz, diyeceğiz.
Sizi de bekliyoruz.
Daha İzmir'de öldürülen gencecik HDP'li kız Deniz Poyraz'ın cenazesi soğumadan, Twitter'da "HDP Binası Terör Yuvasıdır" diye etiket açıp bunu TrendingTopic yapan alçaklar.
Yeni terör eylemlerinin yani cinayetlerin alkışçısısınız.
Unutmayın.
Bu eylemi en sert biçimde kınamazsanız, PKK ile aynı safta göreceğiz sizi de.
Kandil'le, Apo ile kol kola yani.
Seçim sizin.
- - - - -