İktidar blokunun söylemlerini giderek sertleştirmesi, kutuplaşmayı artırırken nefret ve tehdit dilinin de yaygınlaşmasına neden oluyor. Son günlerde muhalif bilim insanları, gazeteci ve yazarlar başta sosyal medya olmak üzere çeşitli mecralar üzerinden belli kesimler tarafından tehdit ediliyor, hareketlere maruz kalıyor. Ancak bu kişiler hakkında ‘göstermelik gözaltı’ dışında herhangi bir işlem yapılmıyor. Bu duruma tepki gösteren hukukçular ve bilim insanları, "Ülkede yalnızca Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı eleştirmeye işlem var, tehdit edilen insanlar için bir adım yok. Hukuk ve yargıdan bahsedilemez" diyor.
Gazi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’un, sahte doktor olarak bilinen, aşı karşıtı Büyük Uyanış Derneği üyesi Mustafa Yücel tarafından tehdit edilmesinin ardından Şenol'a destek verenler de tehditlere maruz bırakıldı. Gazetemiz yazarlarından Zafer Arapkirli, Ayşenur Arslan, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı da aynı kişinin tehditlerine maruz kaldı. Gazeteci-yazar Zülal Kalkandelen de av karşıtı yazıları nedeniyle pek çok kişiden tehditler aldığını aktardı. Fakat bu kişiler hakkında herhangi bir işlem yapılmaması veya serbest bırakılmaları eleştirilere yol açtı.
‘HUKUK VE YARGI YOK’
Birgün'den Sibel Bahçetep'nin derlediği habere göre, eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, yaşanılanları “iç karartıcı” olarak değerlendirerek, “Türkiye’de hukuk kalmadığı için, asıl önemlisi hukuku hayata geçirecek olan yargı kalmadığı için sorunlar yaşıyoruz” dedi. Kazan, ülkede kimsenin özgürlüğünün ve güvenliğinin kalmadığına dikkat çekerek, şöyle devam etti:
“Ne yazık ki olanları izliyor ve görüyoruz. Ama bir polis size ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret etti’ derse, o gün gözaltına alınıyorsunuz, tutuklanıyor ve yargılanıyor, mahkûm oluyorsunuz. Bu neyi gösteriyor? Türkiye’de kimsenin özgürlüğünün, güvenliğinin kalmadığını… Hukuk kalmadığı için bırakalım kişisel güvenliği, kişinin mülkünün bile hiçbir güvencesi kalmadığını görmek gerekir. Bir insanın, bir akademisyenin yaşadığı gibi bir tehdit ile karşı karşıya kalması halinde en büyük duyarlılığın gösterilmesi gerekir. Ancak ülkede yalnızca Cumhurbaşkanı’na karşı eleştiriye duyarlılık var. Bunu yaparken Cumhurbaşkanı’ndan daha değerli sayılacak hiçbir başka değer yoktur!”
TEHDİT KÜLTÜRÜ
BirGün yazarı ve KRT TV programcısı Arapkirli de Mustafa Yücel hakkında savcılığa giderek hakaret, hedef gösterme, tehdit suçlarından suç duyurusunda bulundu. Arapkirli, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Tehdit kültürü Türkiye'nin bu iktidar döneminde alışkın olduğu bir şey. Özellikle de iktidar yandaşları ya da en tepeden güç aldığına inanan insanlar, kendileri gibi düşünmeyen herkese bir mobbing ya da tepeden bakma anlayışıyla davranmaya çalışıyor. Son olayda da ben ve benim gibi pek çok kişi, Şenol'a, onun nezdinde de bilime ve demokrasiye sahip çıktığımız için bu tür kişilerin hedefi olduk. Ama bu tehditlerden daha vahimi, bu kişilerin mesajlarından da anlaşılacağı üzere bunların arkalarında iktidar gücünü hissediyor olmaları. Ve bu tehditlerinden sonra sadece salıverilmesi de zaten pratikte bunların kollandığını gösteriyor. İşin en vahimi de bu.”
Yücel’in hedef gösterdiği kişilerden biri de mühendis Erhan Doğudan oldu. Doğudan, Yücel’in kendisini sosyal medyadan tehdit ettiğini belirterek, savcılığa suç duyurusunda bulundu. Doğudan, şöyle konuştu: “Esin hocaya yapılanlara tepki gösterdim. Yücel ses kaydı atarak beni bizzat tehdit etti. Mesajında ‘kapınıza sabaha karşı geleceğiz, kaldıracağız’ dedi."
GAZETECİ TEHDİT EDİLİYOR, YETKİLİLER SESSİZ
KRT TV programcısı Zafer Arapkirli ile Halk TV programcısı Ayşenur Arslan’ı tehdit eden Mustafa Yücel ile ilgili açıklama yaptı. Yücel’in daha önce de Prof. Dr. Şenol’u tehdit ettiği anımsatılan açıklamada, İçişleri Bakanlığı göreve çağırıldı. Açıklamada “Meslektaşlarımıza gelecek her türlü zarardan, bu tehdit ve hedef göstermelerle ilgili işlem yapmayan ve önlem almayanların sorumlu olacağını kamuoyunun dikkatine sunuyoruz. Türkiye’de demokrasinin gereklerine uyulmak isteniyorsa halkın doğru ve yansız haber alma hakkına ve basın özgürlüğüne sahip çıkılması gereklidir. Bu anlayışla, iktidardan gazetecilere yönelik tehditleri ortadan kaldıracak acil adımlar atmasını bekliyoruz” denildi.