Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Tecavüz sanığı profesörden CHP Kadın Kolları Başkanı hakkında skandal suç duyurusu

Veteriner hekim Ç.B.’ye tecavüz ettiği öne sürülen Prof. Dr. H.B'nin ilk duruşmada serbest bırakılıp tutuksuz yargılanmaya başlanmasını sosyal medyada eleştiren CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse ifade verdi.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, Ankara Çayyolu’ndaki bir hayvan hastanesinde veteriner hekim Ç.B.’ye tecavüz ettiği öne sürülen Prof. Dr. H.B.'nin suç duyurusu üzerine bugün Ankara'da 10 Nisan Şehit Nazım Tuncer Polis Merkezi Amirliği'ne giderek ifade verdi.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, veteriner hekim Ç.B.’ye tecavüzle suçlanan Prof. Dr. H.B.'nin ilk duruşmada serbest bırakılıp tutuksuz yargılanmaya başlanmasını sosyal medya hesabından eleştirmişti.

Tecavüz sanığı Prof. Dr. H.B. de CHP'li Köse hakkında suç duyurusunda bulundu. Suç duyurusu sonrası CHP'li Köse bugün karakola giderek ifade verdi.


Ç.B.’ye tecavüz ettiği öne sürülen Prof. Dr. H.B.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse, hakkındaki skandal suç duyurusunun ardından verdiği ifade sonrası yaptığı açıklamada, "Katillerin, tecavüzcülerin, tacizcilerin hak ettikleri cezaları almaları için daha çok kadınla yan yana gelip sesimizi çıkarmaya, bize eşitsizliği kabullenmeyi öğütleyenlere karşı mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz. Sokaklarda boşuna haykırmıyoruz: 'Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!" dedi.

CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse'nin açıklaması:
CHP Kadın Kolları Genel Başkanı Fatma Köse'nin açıklamasının tamamı şöyle:

"Ankara’da, sahibi olduğu hayvan hastanesinde çalışan veteriner hekim Ç.B.’ye tecavüz suçundan tutuklanan, ilk duruşmada itiraz üzerine serbest bırakılan ve halen tutuksuz yargılanan Prof. Dr. H. B.’nin davasını birçoğumuz biliyoruz. Davada, H.B. “nitelikli cinsel saldırı”, “cebir ve tehdit ile hürriyeti yoksun kılma”, “tehdit” ve “hakaret” suçlarından, H.B.’ye yardım ettiği iddiasıyla sanık koltuğunda oturan S.D. “basit cinsel saldırı”, “alıkoyma, tehdit, hakaret”, “suç delillerini yok etme” suçlarından, H.Ş. ise “delilleri yok etme” suçundan yargılanıyor.

Hakkında birçok cinsel suç iddiası bulunan H. B., hakkımda Gölbaşı Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş. Kendisine hakaret ettiğim iddiasıyla yapılan suç duyurusuna kanıt olarak, H. B.’nin tutuksuz yargılanmasına karar verilen ilk duruşma sonrasında attığım bir tweet gösteriliyor. Hakkında asılsız ve onur kırıcı şekilde tehdit ve hakaret içerikli paylaşımlar yapıldığını öne sürüyor. Sosyal medya üzerinden başlatılan ve binlerce insanın destek verdiği hashtaginin de bu kapsamda suç teşkil ettiğini söylüyor.

Aslında H. B.’nin bu çıkışı, kadına yönelik suçlarda açılan davaları az çok takip edenler açısında şaşılmayacak bir durum. Kadın cinayetleri, taciz, tecavüz ve şiddet olayları giderek artarken mahkeme salonlarında duyduğumuz ifadeler, yapılan savunmalar ve davaların ilerleyişi durumun geldiği noktayı gözler önüne seriyor. Kadın katilleri, tacizciler, tecavüzcüler organize şekilde delil karartıyor, pişkince üste çıkmaya çalışıyor ve bu süreçte tepki gösterenleri “karalama kampanyası” yürütmekle suçluyor. H.B. davası da benzer şekilde ilerliyor.

Bir üniversitede profesör olan, aynı zamanda bir hayvan hastanesi sahibi bu erkeğin hakkında -şimdilik bildiğimiz kadarıyla- geçmişte öğrencisi olan kadınlardan gelen taciz iddiaları, bu konuda YÖK’ten aldığı bir cezası ve veteriner hekim Ç.B.’ye tecavüz ve darptan yargılandığı bir davası bulunuyor. Ç.B’nin ifadesine göre, H.B.’nin kadın hekimi uyutmak için serumla ilaç verdiğini, jinekolog bir arkadaşının yardımıyla (H.Ş.) Ç.B’ye zorla vajinal temizlik yaptırdığını, sonrasında ise şikâyette bulunmaması için Ç.B.’yi tehdit ettiğini biliyoruz. H.B.’nin duruşmadaki ifadelerine baktığımızda ise hiç de şaşırtıcı olmayan şekilde veteriner hekim Ç.B.’yi “ailesinden gizli alkol almakla” ve “bakire olmamakla” suçladığını görüyoruz.

Faillerin pişkinliklerinin yalnızca kendilerinden kaynaklı olmadığını biliyoruz. Kadınlara yönelik suçlar çığ gibi büyürken eşitsizliği daha da derinleştirecek adımlar atan, verilen ödül gibi cezalarla failleri koruyup kollayan, son raddede çocuk istismarcılarına evlilik yoluyla affı gündeme getirecek kadar kadınlara ve çocuklara düşman olan iktidarın politikaları failleri güçlendiren.

Ülkedeki milyonlarca kadının mahkemelere güvenmemesinin, çıkan kararlara tepki göstermemizin, adliye kapılarına dayanmamızın, “adalet” diyerek sosyal medya kampanyaları başlatmamızın, sokaklara dökülmemizin nedeni çok açık bu yüzden.

Kamuoyu tepkisi olmaksızın suçluların hak ettikleri cezaları almadığını, kadınların korunmadığını, adım atılmadığını biliyoruz.

Bunu Şule Çet davasının başında sanıkların tutuksuz yargılanma kararından biliyoruz, Ayşe Tuba’nın onlarca kez suç duyurusunda bulunmasına rağmen korunmayıp göz göre göre ölüme gönderilmesinden biliyoruz, Emine Bulut’un katledilmesinden yarım saat önce karakolda olmasından biliyoruz...

İktidarın kadın düşmanı politikalarının; katillerin, tecavüzcülerin, tacizcilerin karşısında koskocaman kadın dayanışması ve mücadelesi var…

Bize “Ne olduysa oldu, sesinizi çıkarmayın” diyenlerin karşısına dikilme gücünü bu dayanışmadan alıyoruz.

Katillerin, tecavüzcülerin, tacizcilerin hak ettikleri cezaları almaları için daha çok kadınla yan yana gelip sesimizi çıkarmaya, bize eşitsizliği kabullenmeyi öğütleyenlere karşı mücadeleyi büyütmeye devam edeceğiz.

Sokaklarda boşuna haykırmıyoruz: “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz!”

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER