Türkiye´nin 3´üncü büyük meydan çeşmesi olarak da bilinen Tophane Çeşmesi, Sultan 1. Mahmut tarafından 1732 yılında yaptırıldı. Zamanla tahrip olan tarihi çeşme ilk olarak 1837 yılında onarım gördü. 1957 yılında ikinci kez restore edilen Tophane Çeşmesi, son olarak 2006 yılında özel bir şirket tarafından sosyal sorumluluk projesi kapsamında onarıldı. Şebeke suyu da bağlanan çeşmenin önce muslukları çalındı daha sonra da kaderine terk edildi. Zamanla evsizlerin meskeni haline gelen yaklaşık 3 asırlık çeşmenin haznesinde ateşler yakıldı. Sürekli ve yüksek ısılı ateş çeşmenin tarihi mermer kabartmalarını büyük ölçüde tahrip etti. Çeşmenin elma, armut, ceviz gibi meyve kabartmalarının birçoğu tamamen yok oldu.
Osmanlı çeşme mimarisinin önemli örneklerinden birisi olan çeşmedeki tahribat hakkında bilgi veren Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hüseyin Gündüz, “Buradan bu çeşmelerde çeşitli dönemlerde bakımsız kaldı ve kimse ilgilenmedi bunlarla. Daha önce ben belediyeyi aradım. O günlerde gelip baktılar. Temizlik yapmışlar. Çeşme haznelerinin içinde adamlar yatıyordu onları kaldırmışlardı. Birkaç gün sonra geldik yine aynı adamlar yatıyor. Tabii ki 2005´te bu yapı onarıldı. Onarıma ben de gelmiştim. Çok güzel haldeydi. 2 sonra musluklar gitti. Buna kimse sahip çıkmıyor. Belediye bir ara baktı, daha sonra bıraktı. Ben anıtlar müdürlüğü yaptım oradan emekliyim. Bunların korunması çok önemli. Böyle bir yapı bugünlere gelmiş, siz gösterdiniz tahribatı. Burada odun da yakmışlardı bir ara. Bu ısındığı zaman kabartma olan motifler, pat diye atıyor. Bu öyle bir tahribat ki hiç önü alınmayacak bir tahribat bu. Bu şekilde koruyabilirsek bu yeter. Şayet kimse bakmaz ve korunmazsa tahribat iyice artacak.” dedi.
“YAPILARIN KİMLİKLERİ KAYBOLUYOR”
Gündüz, “Onarımında bakımında biz elimizden geleni yaparız. Ben 27 yıldır görev yapıyorum. Restorasyon, Topkapı Sarayı´nda 1. sınıf yapılarda çalıştık. Bunları görünce mahvoluyoruz. Bu yapıların kimlikleri kayboluyor. Aslına uygun yapmak mümkün değil bu tahribatı geri çevirmek mümkün değil. Ama bunu bu şekilde korusak da yeter. Daha fazla tahribat yaptırmadan hemen müdahale edilmeli” şeklinde konuştu.
“ALT KISIMLARIN YÜZDE 40´INDA HASAR VAR”
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Fotoğrafçı Rıza Aydan Turak ise, “2006 yılında yapılan restorasyondan sonra durumu çok iyiydi. Ama aradan birkaç ay geçtikten sonra kimse ilgilenmedi. Bu çeşmelerin sahibi yok. Kağıt üzerinde belediye vakıflar görülüyor ama bunları koruyan bir yapı olmadığı için İstanbul´da bunlar sahipsiz bırakılıyor. Haznelerde sadece yatsalar problem değil. Kış aylarında ateş yakıyorlar. Bu ateş de mangal kömürü falan değil. Bir yerlerden lastik buluyor ve yakıyorlar. Lastiğin de yanınca ısısı 300 – 400 dereceye çıkar. Bu ısı da mermerleri patlatır. Hiçbir şey bu ısıya dayanmaz. O kadar korkunç bir ısı oluşuyor. Bu yıllardan beri var. Böyle giderse biz bu çeşmeyi kaybedeceğiz. Alt kısımların yüzde 40´ında hasar var. Ben ilk 2004 yılında fotoğraflamıştım. O dönemden bugüne bayağı bir kayıp oldu. Asıl kayıp şimdi başladı.” diye konuştu.
DHA