BIST 100 9.777 DOLAR 34,16 EURO 38,17 ALTIN 2.920,22
27° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Tahir Elçi cinayeti davasında flaş karar...

Tahir Elçi cinayeti davasında flaş karar...

Tahir Elçi'nin vurularak öldürülmesine ilişkin 3 polis memuru ve firari 1 PKK'lı teröristin yargılandığı davanın ilk duruşması, Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı. Tahir Elçi’nin öldürülmesinden hemen sonra yaşananlara ilişkin yeni görüntüler ortaya çıktı. Mahkeme red talebi üzerine, dosyayı bir üst mahkemeye gönderdi. Duruşma 3 Mart 2021’de...

Diyarbakır Baro Başkanı’yken 2015 yılında tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptığı sırada çıkan çatışmada Tahir Elçi'nin vurularak öldürülmesine ilişkin 3 polis memuru ve firari 1 PKK'lı teröristin yargılandığı davanın ilk duruşması, Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde başladı.

Eski Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi, Sur ilçesindeki tarihi Dört Ayaklı Minare'nin çatışmalarda tahrip olmasına tepki amacıyla, 28 Kasım 2015’te basın açıklaması yaptı. Bu sırada PKK'lı teröristler ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada başına isabet eden kurşunla yaşamını yitiren Tahir Elçi'nin ölümüne ilişkin firari PKK'lı terörist Uğur Yakışır ile tutuksuz sanık polisler S.T., F.T. ve M.S.'nin yargılanmasına Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, CHP Mersin Milletvekili Alpay Antmen, CHP YDK üyesi Doğuşcab Aydın Aygün, Dİyarbakır İl Başkanı Gönül Özer, yönetmen ve yapımcı Baran Seyhan HDP'li milletvekilleri, İstanbul, Ankara, İzmir Baro başkanlarının içerisinde bulunduğu 25'ten fazla baro başkanı, avukatlar, çeşitli sivil toplum kuruluşu temsilcisi ile Tahir Elçi'nin eşi stajyer avukat Türkan Elçi duruşma salonunda hazır bulundu. Sanık polisler ise bulundukları illerden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi'yle (SEGBİS) savunma yapacak.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede sanık polisler M.S., F.T. ile S.T.'nin bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermekten 2 yıldan 6 yıla kadar hapsi, terörist Yakışır'ın ise 2 polisi şehit etmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmaktan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, Elçi'yi olası kastla öldürmekten 20 yıl, polis memuru S.T.'yi öldürmeye teşebbüsten 20 yıl, izinsiz silah bulundurmaktan 5 yıl olmak üzere toplam 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl hapsi isteniyor.

Gazeteci Ferit Arslan, Tahir Elçi’nin öldürülmesinden hemen sonra yaşananlara ilişkin videoyu sosyal medya hesabından paylaştı.

İşte o video:

Mahkeme red talebi üzerine, dosyayı bir üst mahkemeye gönderdi. Duruşma 3 Mart 2021’de...

GAZETECİLER SALONA ALINMADI

Duruşma salonuna 84 kişi alınırken, akredite oldukları gerekçesiyle İHA, AA, DHA ve Habertürk muhabirleri dışındaki gazetecilerin salona girmesine izin verilmedi

Sanıklar ve avukatlarının Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi(SEGBİS) ile katılması beklenen duruşmaya, Elçi’nin avukatları, müştekiler Türkan Elçi ve Elçi’nin avukatları hazır bulundu.

Katılma taleplerinden önce sanık beyanlarının alınmasına karar verildi
Duruşmanın başlamasıyla görevli 3 Cumhuriyet Başsavcısı sanık polis memurlarına iddianameyi okudu.

Mahkeme, katılma taleplerinin değerlendirilmesinden önce sanık beyanlarının alınmasına karar verdi. Elçi ailesi avukatların Fikret İlkiz mahkemenin bu tutumunun usule aykırı olduğu itirazında bulundu. Mahkeme sanık beyanlarının öncelikli alınacağını belirtti.

SANIKLARIN SEGBİS İLE BAĞLANMASINA İTİRAZ

Elçi Ailesi avukatları SEGBİS bağlantısı ile sanık beyanlarının alınmasının doğrudanlık ilkesine aykırı olduğu, CMK'ya AYM ve AİHM kararlarına aykırı olduğunu ve sanık polis memurlarının SEGBİS üzerinden dinlenilme kararından dönülmesini talep etti.

Mahkeme sanık polis memurlarına savunmalarını nerede yapmak istediklerini sordu. Sanık polis memurları bulundukları yerden savunma yapmak istediklerini, mahkeme salonuna gelemeyeceklerini beyan etti.

Elçi ailesi avukatları iddianamenin olağan bir cinayet iddianamesi olarak hazırlandığını, Tahir Elçi’nin insan hakları vizyonunu ve lince uğradığı koşulları ve aleyhine yaratılan iklimi görmezden gelerek ele alındığını ifade etti.

AVUKATLARIN İTİRAZLARI REDDEDİLDİ

Mahkeme sanıkların sorgudan önce müştekilerin katılma talebine ve sanıkların duruşma salonunda dinlenilmesine ilişkin iddia makamından mütalaasını sordu, İddia Makamı talebin reddine ve sanıkların bulundukları yerden dinlenilmesine ilişkin talepte bulundu.

Mahkeme sanıkların duruşmada bulunmak istememeleri ve SEGBİS üzerinden Elçi Ailesinin avukatlarının sanıklara soru sorma haklarının mümkün olduğu gerekçesiyle Elçi Ailesi avukatlarının taleplerinin reddine karar verdi.

NAİP HAKİMLERİN YERİNDE OLMADIĞI ANLAŞILDI

SEGBİS'le duruşmaya katılan sanıkların seslerinin gelmemesi üzerine SEGBİS salonlarında bulunması gereken naip hâkimlerin yerlerinde olmadığı belirlendi. Elçi ailesi avukatlarının talebi üzerine durum kayıt altına alındı. Mahkeme naip hakim bulunmasının zorunlu olmadığından bahisle Elçi ailesi avukatlarının naip hakim bulundurulması ve talimat yoluyla yüz yüze sorgu talebini de reddetti.

Avukatların “bir baro başkanının öldürüldüğü bu dosyayı Mahkemeniz özensiz olarak ele alıyor” şeklinde itirazının ardından, mahkeme heyeti açıklama yapmaksızın müzakere etmek üzere duruşma salonundan ayrıldı.

DURUŞMA HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE BİTİRİLEMK İSTENİYOR

Mahkeme heyetinin salona dönmesi ardından avukatlar tekrar söz istedi. Mahkeme heyeti başkanı sorguya devam edeceğini belirtti. Avukatların ısrarı üzerine avukatlara söz verildi.

Avukatlar hâkimin duruşmadaki tavrını uygun bulmadıklarını belirleterek, duruşmanın hukuka aykırı şekilde bitirilmek istendiğini söyledi. Bu adaletsizliğin parçası olmak istemediklerini söyleyerek duruşmaya ara verilmesini talep etti. Duruşmaya saat 14:00’a kadar ara verildi.

Duruşmanın başlamasıyla Mahkeme Başkanı avukatlara söz vermeyerek, savunmaların alınmasına geçileceğini ve söz istemeden söz alan avukatlar hakkında duruşmanın düzenine dair işlem yapılacağını söyledi.

TÜRKAN ELÇİ: BEN BUGÜN BURAYA GELİRKEN ADALETE GÜVENİM VARDI

Türkan Elçi söz alarak, "Ben bir stajyer avukat olarak bu dilekçeyi yazdım. 5 yıldır bekliyorum. Benim duruşumu takip etmiş olmanız lazım. İki dakikanızı ayırıp benim duygularımı dinlerseniz kararınız değişecektir. Ben bugün buraya gelirken adalete güvenim vardı. Adalete güvenim var. Adalete inanan bir insan ile 21 yıl evli kaldım. Hukuk dışında bir yol tanımıyorum. Bana 1 dakika ayırarak bu satırları okursanız, benim düşüncemi anlayacaksınız." ifadelerini kullandı.

Mahkeme başkanı Türkan Elçi’nin talebini, sanıkların savunmasının alınması ardından dinleyeceğini söyledi. Türkan Elçi ise bunu kabul etmediğini belirtti. Mahkeme başkanının Türkan Elçi’yi uyarması ve aksi halde salondan çıkarılacağını belirtmesinin ardından, avukatlar mahkeme heyetini reddettiklerini açıkladı. Bunun üzerine mahkeme, bazı müşteki vekillerinin mahkeme salonundan polis zoruyla çıkarılmasına karar verdi.

DAVA SÜRECİ

Yaklaşık 5 yıl süren soruşturmada 3 başsavcı değişti ve 40 sayfalık bir iddianame hazırladı.

10. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 3 Nisan 2020'de kabul ettiği iddianamede, Başlıkçılarbaşı'nda PKK'lılarca öldürülen polis memurları Cengiz Erdur ve Ahmet Çiftaslan'ın davası da Elçi'nin davasıyla birleştirildi.

SANIKLAR KİM VE HANGİ CEZALAR TALEP EDİLİYOR?

İddianame dosyasında 3 polis ile PKK üyesi olmakla suçlanan bir kişi sanık olarak geçiyor.

PKK üyeliğiyle suçlanan ve firari olan Uğur Yakışır, "İki polisi öldürmek, ülke birliğini ve bütünlüğünü bozmak"tan 3 kez ağırlaştırılmış müebbet, Elçi'yi "olası kastla öldürmek"ten 20 yıl, polis memuru S.T yi "öldürmeye teşebbüsten" 20 yıl ve "izinsiz silah bulundurmaktan" 5 yıl olmak üzere, toplam 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 45 yıl hapis istemiyle yargılanıyor.

Üç sanık polis F.T, M.S. ve S.T. için ise "bilinçli taksirle ölüme sebebiyet vermek"ten 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası isteniyor.

İDDİANAMEDE NELER VAR?

İddianamede olay günü orada bulunan 24 polis ile PKK üyeliğiyle suçlanan Masum Gürkan ve Uğur Yakışır'ın itirafları ve beyanları da yer alıyor. Beyanlarda "Tahir Elçi'nin sürekli olarak barış istediğini söylemesi nedeniyle savaş stratejisi gereği örgüt tarafından verilen kararla öldürüldüğü" iddia edildi.

Diyarbakır Barosu'nun Londra Üniversitesi'nde faaliyet gösteren Forensic Architecture Goldsmiths isimli enstitüden olayı ile ilgili 13 Aralık 2018 tarihinde bilimsel yöntemlerle hazırlattığı görsel ve işitsel veri analiz raporu da iddianamede yer aldı.

Rapora göre Tahir Elçi'nin "saat yaklaşık 10:55'te 7 saniye 12 karelik bir süre diliminde tek bir mermi ile vurularak öldürüldüğü, örgüt mensuplarının ikisinin de öldürücü atış yapmış oldukları" tespitine yer verildi.

SANIK POLİSLERİN İFADESİNDE NE VAR?

Şüpheli üç polisten biri olan F.T, 10 Ocak 2020 tarihinde verdiği ifadede grup amiri olarak görev yaptığını, örgüt üyeliğiyle suçlanan ikinci kişinin sokağa girdiği sırada kendilerine ateş açınca, şahıs kaçıncıya kadar ona ateş ettiğini söyledi.

Silahında 15 adet mermi olduğunu, kaç el ateş ettiğini hatırlamadığını söyleyen F.T, şahsa ateş ettikten sonra şarjörde mermi olup olmadığını hatırlamadığını, iki şahıs olay yerinden geçtikten sonra sokağın ortasına doğru cami kapısının hizasına geldiğini, bu sırada Dört Ayaklı Minare'nin arka ayaklarında bir şahsın yerde yattığını gördüğünü aktardı:

"Ben şahsın baro başkanı olduğunu sonradan öğrendim... Tahir Elçi'nin vurulma anını görmedim. Zira Tahir Elçi'ye ben ateş etmedim. Tahir ELÇİ benim atış menzilimde değildi ve bu şahsı kimin vurduğunu görmedim. Suçlamaları kabul etmiyorum"

Elçi'nin yaptığı Kürtçe açıklamayı Türkçe'ye çevirmekle görevli polis memuru M.S de 10 Ocak 2020 tarihinde verdiği ifadede, silah seslerini duyduktan sonra sokağa kaçan iki örgüt mensubunu gördüğünü, arkadakinin sağ elinde silah olduğunu ve sokağa koşarken ateş ettiğini, bunun üzerine silahını bu şahsın ayağında doğrultarak ateş etmeye çalıştığını ama şarjörü tam olarak takılı olmadığı için silahın ateş almadığını ifade etti:

"Silaha alttan vurarak şarjörü sabitledim. Bunun üzerine ilk atışımı şahsın ayağına doğru yaptım. Şahıs benim hizama geldiğinde tam bana silahı fırlatacağı sırada, silahı ateşlememle şahıs sokağın diğer tarafında duvar tarafına sendeleyerek gitti. O şekilde duvar kenarından koşmaya başladı. Bu atıştan sonra 2-3 atış daha yaptım. Zira mermim bitmişti. Hatırladığım kadarıyla silahımda 15 adet mermi bulunmaktaydı. Ben son atışı yaptığımda yüzüm Dört Ayaklı Minarenin tam karşısındaki duvara bakıyordu. Hakeza hedef hattımda son baktığım yerdi. Son atışı yaptığım anda göz ucuyla Dört Ayaklı Minarenin ayağına baktığımda bir şahsın yerde yattığını gördüm. İlk anda bu şahsın Tahir Elçi olduğunu anlamamıştım. "

9 Ocak 2020 tarihinde ifade veren üçüncü şüpheli polis memuru S.T ise silah seslerini duyduktan yaklaşık bir dakika sonra ilk örgüt mensubunun önünden geçtiğini görünce ona ateş ettiğini, ikinci şahıs da geçince ona da 5-6 el ateş ettiğini, ikinci şahsın arkası dönük bir vaziyette kendisine doğru bir el ateş ettiğini, sol karın boşluğumdan yaralandığını belirtti:

"Sol karın boşluğumdan giren mermi belimden çıkmıştı. Buna ilişkin raporlar vardır. Ben yaralandıktan sonra bulunduğum yere çöktüm. Herhangi bir şekilde ateş etmedim. Ben olay anında Tahir Elçi'yi görmedim."

Her üç şüpheli polis de suçlamaları kabul etmeyip Tahir Elçi'nin vurulma anını görmediklerini, onu vuran kişi ya da kişileri de bilmediklerini, olay anında silahlı şahsı durdurmak amacıyla ateş ettiklerini söylüyor.

"FAİLİ MEÇHUL CİNAYET HALİNE GETİRİP KAPATMA GİBİ BİR EĞİLİM VARDI"

Türkiye'deki 80 baro başkanlığına dayanışma çağrısı yapan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, Türkiye'nin birçok barosunda 25 avukat ile yaklaşık 40 gündür dava dosyasına çalıştıklarını söyledi.

Soruşturma sürecinin beş yıla yayılmasının olağan bir durum olmadığını söyleyen Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın "kamu görevlilerinin şüpheli olduğu ya da suçlandığı davalarda bir cezasızlık politikası" olduğunu savundu.

Bu süre zarfında soruşturma giren tek yeni şeyin Diyarbakır Barosu'nun Londra'da hazırlatmış olduğu rapor olduğunu belirten Aydın "Onun dışında soruşturma makamının bu dosyaya bir katkısı olmadı" dedi:

"Niye bu kadar beklediler derseniz, acaba bu gecikmenin altında bir cezasızlık fikri var mı, elbette var, sebep buydu. Bu dosyayı bir şekilde kapatma, bir faili meçhul cinayet haline getirip kapatma gibi bir eğilim vardı. Ancak Diyarbakır Barosu'nun ve dost kurumların yoğun çabasılarıyla süreci buraya kadar getirebildik ama bu bitmedi, daha yeni başlıyor. Çünkü yargılama sürecine biz avukatlar daha yoğun bir şekilde katılabiliyoruz."

Şüpheli üç polisin halen görevlerinin başında olduğunu belirten Aydın, "Bu memurlar, davada delil toplamakla görevli teşkilatın içinde yer alıyor" diyerek bu durumun delilleri sağlıklı bir şekilde toplanması önünde büyük bir engel olduğunu savundu.

Sanıkların tamamının SEGBİS ile dinlenmesi için mahkemenin koyduğu ara karara karşı Diyarbakır Barosu, geçen hafta sanıkların duruşma salonunda hazır bulunması gerektiğini yönünde itirazda bulundu ama mahkeme bu konuda henüz bir karar vermedi:

"İtirazımızın sonucunu öğrenemedik ama biz bu davadaki tüm aktörlerin duruşma salonunda hazır bulunması, tarafların çapraz sorgu yapması gibi taleplerimizi yenileyeceğiz çünkü zaten kötü yapılmış bir soruşturma süreci, zaten iyi yapılmamış bir olay yeri inceleme tutanağı ile karşı karşıyayız. Bir de sanıkların mahkemeden kaçırılması ayrı bir krize sebep olur... Buradaki mücadelemiz, sadece duruşma salonunda değil, eğer adil olmayan bir karar çıkarsa, diğer yargı mercileri önünde de, AYM, belki AİHM önünde de bu mücadeleyi sonuna kadar sürdüreceğiz"

NEREDEYSE LAF OLSUN DİYE HAZIRLANMIŞ BİR İDDİANAME

Tahir Elçi'nin ortağı ve Tahir Elçi Vakfı Başkan Yardımcısı olan avukat Neşet Girasun da davada Elçi ailesinin avukatlığını yapacak 25 isimden biri. Avukat Neşet Girasun da, sağlıksız bir soruşturma yapıldığını ve 4,5 yıldaki aksaklıkların, hukuksuzlukların, isteksizliğin ürünü olan bir iddianamenin ortaya çıktığını savundu.

Neşet Girasun, "Hem hukuken hem de beklentilerimizi karşılamayan sağlıksız bir iddianame hazırlandı, yargılamada iddianame dikkate alınacağı için bu durum, yargılamanın olumsuz seyretmesine sebebiyet verecektir ama Tahir Elçi'nin ailesinin avukatları, dostları ve Diyarbakır Barosu olarak böyle bir gidişata engel olmak için mücadele edeceğiz" dedi.

Girasun da, Aydın gibi, öldürülen iki polis memuru dosyasının Elçi dosyası ile birleştirilmesinin yanlış olduğunu savundu:

"MOBESE kayıtlarından polis memurlarının kim tarafından öldürüldüğü açıktı ama buna rağmen 4,5 yıl boyunca bu olayla ilgili bir iddianamenin düzenlenmeyip, Tahir Elçi davasıyla birleştirilmesi, tabiri caiz ise meselenin sulandırılması anlamına geliyor ve bu durum soruşturma makamının soruşturmaya ciddiyetsizliğini de gösteriyor. Neredeyse laf olsun diye bir iddianame düzenlenmiş diyebiliriz. Tahir Elçi'nin kişiliği, orada bulunma sebebi, muhtemel failleri dikkate alındığında, bu şekilde bir kurgu iyi niyetli değerlendirilemez. Elçi'yi öldüren kurşunun örgüt mensuplarının silahından çıkmadığı görüntülerden net anlaşılıyor, böyle bir realiteye karşı böyle bir iddianame düzenlemek kötü niyetli bir yaklaşımdır."