CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, teröre karşı Türkiye'nin önlem almasının en doğal hakkı olduğunu söyledi. Barış Pınarı Harekatı'nda, Türkiye'nin zarar görmemesi için izlenmesi gereken yolu açıkladı.
İktidarın, kendilerine harekatın başladığının bildirilmesi dışında başka bir bilgi verilmediğini belirten Kılıçdaroğlu, Sözcü'den Saygı Öztürk'e şöyle konuştu:
İNSANLIK DRAMI VAR
Suriye'de insanlık dramı, terör, çarpışmalar var. Meşru ve gayrimeşru güçler var. Yani çok sorunlu bir alan. Terörden malum 40 yıldır büyük acılar çeken bir ülkeyiz. Dolayısıyla bize yönelebilecek terör eylemlerine karşı Türkiye'nin tavır alması, önlem alması en doğal hakkı… Uluslararası hukuk da zaten bunu gerektiriyor.
Eğer Türkiye ile Suriye yönetimi bir araya gelirse Türkiye'deki terör olaylarının sonlandırılmasında önemli adımlar atılabilir. Çünkü YPG'ye, IŞİD'e Suriye de Türkiye de karşı. Suriye'nin toprak bütünlüğünü iki ülkenin hükümeti de savunuyor. Türkiye ile Suriye yönetimi hangi gerekçe ile bir araya gelmiyor? Amerika bir araya geliyor, Rusya, İran bir araya geliyor. Türkiye neden bir araya gelmiyor? Çözülecekse Türkiye'nin bu bağlamda Suriye ile ortak çaba harcaması lazım.
Şu soru önemli: Türkiye'nin Şam yönetimi ile konuşmasını engelleyen hangi ülke? Bir ülke, bir egemen güç Türkiye'nin Şam yönetimiyle konuşmasını engelliyor. Bunun çok ağır bir bedeli ve vebali var.
AYAĞINA TAŞ DEĞMESİN
IŞİD'le mücadelenin sadece bize ihale edilmesi de yanlış. Öncelikle mücadele etmesi gereken Suriye hükümetidir. Yani bizim askerimizin burnu niye kanasın? Biz hiçbir askerimizin burnu kanamsın ayağına taş değmesin diyoruz. Suriye'nin güvenlik güçleri yapmalı, biz de destek vermeliyiz. Türkiye bölgedeki en güçlü ülkedir. Dolayısıyla Türkiye'nin öngördüğü hedeflere ulaşacağına inanıyorum. Suriye'de terörün sonlandırılmasında önemli ve kalıcı bir sonuç elde edilmesini istiyorsak, Suriye yönetimiyle, Türkiye'nin iş birliği yapması şart.
“TRUMP'A CEVAP YOK”
Türkiye'yi en ağır dille eleştiren Trump'a yönelik olarak iktidar kanadının ses çıkarmaması çok ağrıma gidiyor. Gerekli cevap verilmiyor. Erdoğan, Trump ve ABD yönetimini ayrı tutuyor. Trump bizim dostumuz, Amerika bizim düşmanımız mı oluyor yani? Trump, Türkiye için çok ağır ifadeler kullanıyor. Ergun Babahan'ın attığı bir tweeti beğendi diye kıyameti kopardınız. Ama onca açıklama ve Türkiye'ye ağır ifadeler içeren Trump'un tweetlerine hiçbir şey söylemiyorsunuz. Bunlar akıl alacak şey değil. Bu kadar ağır bir hakarete sessiz kalmak birilerinin, birilerine bağımlı olduğunu gösteriyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD Başkanı Donald Trump’ı çevresi üzerinden savunma noktasına gelmesinin derin bir yara olduğunu dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, Türk askerinin sınırdan uzakta, Suriye’nin derinliklerinde olan IŞİD ile karşı karşıya gelmesine de karşı çıktı.
CHP LİDERİ CUMHURİYET'E DE ŞU RÖPORTAJI VERDİ:
Cumhuriyet'ten Sertaç Eş'in haberine göre, Kılıçdaroğlu, “Türkiyenin ivedilikle yapacağı ilk şey Suriye yönetimiyle ilişkiye geçmek ve işbirliği sağlamak. Bu, hem Suriye hem Türkiye’nin terörden kaynaklı pek çok sorununa çözüm olacaktır” değerlendirmesini yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Fırat’ın doğusuna yapılan harekâtı ve Türkiye ile ABD arasındaki son gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlendirdi. Harekâtın başlamasından önce Erdoğan’la kısa bir görüşme yaptıklarını belirten Kılıçdaroğlu, “Harekâta uçakların da destek verdiğini söyledi. Biz de Allah yardımcımız olsun diye karşılıklı temennide bulunduk” dedi. Kılıçdaroğlu’nun sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:
- Operasyon alanı geniş, çatışmaların kentlerde yoğunlaşması bekleniyor. Dışarıdan gelen tepkileri de dikkate alarak Türkiye yönetimine ne önerirsiniz?
Türkiye’nin şu aşamada yapacağı ilk şey, ivedilikle Suriye yönetimiyle ilişkiye geçmek ve işbirliği yapmak. Çünkü Suriye yönetimi de kendi topraklarını terörden temizlemek, arındırmak istiyor. Türkiye de aynı gerekçeyle harekât yapıyor. O zaman doğrudan doğruya bir araya gelip süratle görüşmeleri ve işbirliği yapmaları gerekiyor. Onu yaptıkları takdirde uluslararası meşruiyet konusunda hiçbir tartışma olmayacaktır.
- Türkiye, IŞİD’in yarattığı bütün sorunları üstlenmek gibi bir pozisyona geldi, bu ciddi bir risk değil mi?
Elbette... IŞİD terör örgütünün büyük ölçüde bölgede ABD kuvvetleri tarafından kontrol altında tutulduğunu biliyoruz. Bunu Trump da dile getirdi, kullandığı bir cümle önemliydi. “Ben ABD vatandaşlarının, vergi mükelleflerinin ödediği parayı Suriye’de harcamak istemiyorum. Buyurun, siz mücadele edin” diye. IŞİD bizim açımızdan da ciddi bir terör örgütü. İslamiyeti kullanan, insanları öldüren, kafaları kesen vahşi bir terör örgütü. Türkiye’de uzantıları var. Uyuyan hücreler olduğu bir şekliyle dile getiriliyor. Türkiye’nin sınırında olmayan bir terör örgütüyle mücadele etmesi eğer Suriye ile işbirliği olursa bir anlam ifade eder. Bu olmadığı takdirde askerlerimizin hayatını tehlikeye atarak bir mücadelenin yapılmasını anlamsız buluyorum. Orayı ABD zaten kontrol ediyor. Dolayısıyla Türkiye ile IŞİD’i karşı karşıya getirmeyi mantıklı bulmuyorum. Sınırın 50-70 kilometre ötesinde bir terör örgütüyle askerlerimizi muhatap kılmayı çok anlamlı bulmuyorum.
- Suriye konusunda 7 madde sundunuz, hiçbiri dikkate alınmadı...
Söylenecek, söylenmesi gereken çok şey var. Ama bu ortamda bunları dillendirmek çok doğru değil. Çünkü bir harekât var. Bu harekâtın başarıya ulaşması hepimizin ortak arzusu.
- Adana Mutabakatı uygulansa bile başlı başına önemli...
Adana Mutabakatı önemli. Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkilerin barış ekseninde büyümesi ve gelişmesini vaat ediliyor zaten. Astana sürecinde de Türkiye İdlib’deki terör gruplarını ağır silahlardan arındıracağına yönelik söz verdi. O sözler de şu ana kadar yerine getirilmiş değil. Suriye umuyoruz ve diliyoruz bundan sonra daha büyük sorunlara gebe olmaz.
- Erdoğan, Trump’a hâlâ bir yanıt vermedi...
Şöyle. Trump’un attığı mesajla Türkiye Cumhuriyeti devletini açıkça aşağılaması, hakaret etmesi içimize sindirecğimiz bir olay değil. Erdoğan’ın Trump’ı eleştirmek yerine, Trump’ı çevresi üzerinden savunur noktaya gelmesi de hepimizin yüreğinde derin bir yara olarak duruyor. Ülkenin Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir kişi Türkiye Cumhuriyeti’ne yapılan hakareti yapan kişiyi savunur noktaya gelmesi başlı başına herkesin sorgulaması gereken bir şeydir. Nasıl oluyor da Erdoğan onu savunur noktaya geliyor. Bunun gerekçelerini de üç aşağı beş yukarı tahmin ediyorum. Bu, özellikle AK Parti’ye oy veren vatandaşların kendi vicdanlarında sorgulamaları gereken bir olaydır.