Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Sürgünde büyük acı... Ferhat Tunç, can dostu için yazdı

Sürgündeki sanatçı Ferhat Tunç, kanser tedavisi gördüğü hastanede 65 yaşında yaşamını yitiren Tunceli doğumlu şair-yazar Mehmet Çetin için  duygusal bir yazı kaleme aldı.

Sanatçı Ferhat Tunç, kanser tedavisi gördüğü hastanede yaşamını yitiren can yoldaşı şair Mehmet Çetin için bir yazı kaleme aldı.

İşte o yazı:

Kül Döner Ateşine / Ferhat Tunç

“Menekşe dağları kan
Ülkem Sürgüne
Göç olursun
Türküsüz kalır Dersim
Ben ki döneceğim bir zaman
Kül döner Ateşine”

Değerli yoldaşım şair - yazar Mehmet Çetin’i kaybettik. Tarifsiz bir üzüntü içindeyim. Mehmet, bir yıldır kanser illetiyle mücadele ediyordu. Mehmet’in durumu kötüleşince iki ay önce İstanbul’da bir hastaneye yatırılmış ve yoğun bakımda tedavisine devam ediliyordu. Ben de tüm dostları gibi umutlu bir bekleyişle Mehmet’in aramıza dönmesini bekliyordum, fakat olmadı. Sevgili yoldaşımız, yoğun bakımdan çıkamadı, son nefesini sonsuzluğa uzatarak aramızdan ayrıldı.

Mehmet Çetin 1981 yılında tutuklanmış ve ağır işkencelere maruz kalmış bir yoldaşımızdı. 8 yıllık tutsaklık sürecinde bir çok arkadaşımız gibi o da şiir ve öykü yazmaya yoğunlaşmış, şiirleri bir çok dergide yayınlanmıştı.

Cezaevindeyken çıkan "Birağızdan" adlı şiir kitabı, Enver Gökçe şiir ödülüne değer görülmüştü. Mehmet Çetin ile bu şiirleri üzerinden cezaevindeyken mektuplaşarak tanışmış, çıktıktan sonra da bu tanışıklığımız yakın bir dostluğa ve birlikte çalışmaya dönüştürmüştük. Türkiye’nin birçok kentinde gerçekleşen konserlerime Mehmet’le birlikte gider olmuştuk. Uzun konser yolculuklarımız, ortak duyarlılıklarımızı besleyen bir paylaşım yankısına dönüşmüştü. Mehmet bir yandan bestelerim için yeni sözler yazıyor, diğer yandan sahne performansımın daha etkili olmasına dönük önerilerde bulunuyordu. Aynı siyasi gelenekten ve kültürden geliyor olmamımız ortak bir sanat üretiminin derinliğine açılmamızı sağlamıştı. Bu nedenle ortak çalışmamızın tematik yörüngesi "Kayıplar ve Dersim tarihi" olmuştu.

Mehmet, zaman kaybetmeden bestelemem için yazdığı sözlerin ilki, çok etkilenerek bestelediğim “Bir Kanardağ Öyküsü” olmuştu. Dersim tarihini böylesine güçlü ve tüyler ürpertici bir şekilde dile getiren bir şiirle karşılaşmamıştım daha önce.
“Kanı Susturun”, “Kayıp”, “Ülkem Nereye”, “Pepug Kuşunun Öyküsü”, “Kıvrılmış Uyur Ölüm”, “Ateşte Sınandık” adlı eserlerimin sözleri onun imzasını taşıyordu.

Şiire kattığı büyük anlam, doğup büyüdüğü o acılı coğrafyanın gerçeğiydi. Bazen hüzünlü bazen de isyana çağıran bir gerçekti bu. Tepeden tırnağa Dersimdi Mehmet. Bizi aynı duyguda buluşturan gerçeğin kendisi de buydu zaten.

Bir dönem de Munzur Aydın ve Sanatçılar Platformu’unda (MASAP) birlikte çalışmalar yürütmüştük. Yaşamının son 10 yılını Hollanda’da geçiren Mehmet, kendi anadili Kırmançki’ye de yoğunlaşarak önemli eserler ortaya çıkardı. Bu eserler Dersimli birçok sanatçı tarafından bestelendi.

Sevgili Mehmet Çetin şair, yazar kimliğiyle en verimli zamanlarından birini yaşıyordu aslında. Bilgi birikimiyle, özgün ve güçlü kalemiyle daha çok kıymetli eserler üreteceğini beklerken, kanser illetine yakalanmasıyla birlikte yazmaya yoğunlaştığı hayatı bir an da kabusa dönüşmüştü ne yazık ki.

Rahatsızlığını öğrendiğimde kendisini aramış, mutlaka bir an evvel tedaviye başlamasını önermiştim. Mehmet’le aramızdaki sevgi çok büyüktü. Belki de bu nedenle tartışmalarımız da büyük olmuştur.

Son yıllarda dostluğumuz, tartışmalarımızın gölgesinde kalmıştı. Bunun telafi edecek zamanımız olmadı maalesef ki. Ama son zamanlarında ortak dostumuz sevgili Hüseyin Ayrılmaz'a, “Hüseyin hayat sandığımızdan da kısa. Yaşarken birbirimize daha çok sarılalım. Ferhat’ın sürgünde olmasını kabullenemiyorum. Keşke bu süreçte ülkede olsaydı” demiş, aramızdaki sevgi bağının derinliğine özlem yüklediğini öğrenmiştim.

Evet, Mehmet'im, sevgili yoldaşım, keşke hayat böylesine acımasız olmasaydı ve ölüm seni bizden koparmasaydı. Bu beklenmedik gidişle tarifsiz bir acıya bıraktın bizi. Esprili konuşmalarını, bazen gözyaşları eşliğinde hayata dair anlattıklarını ve sözlerinle birlikte o ateşli tartışmalarımızı çok özleyeceğimi bilmeni isterim.

Şimdi “Bıra serba ma waxte Merdayano” diyerek o kutsal topraklarda sonsuz bir uykuya dalacaksın. Şu Kasım sonbaharında seni hüzünle saracak dağların ve menekşelerin yurdu. Geride dillerde yeşeren ölümsüz sözcüklerin kaldı. Zamanı yırtarak bizlerde ve ölümsüzlükte yaşayacaksın her daim.
Ne kadar sürecek bilemem ama bir gün o kutsal topraklarda mutlaka buluşacağız yine. Senin de deyiminle “Kül döner Ateşine”. Menekşe dağlarının külünde buluşacağız Mehmet. Şimdilik hoşça kal canım dostum.

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER