Medyakoridoru'ndan Özgen Aydos'un haberine göre; Tokat’ın Turhal ilçesinde kocası, iki oğlu ve kayınvalidesi ile birlikte yaşayan Dürdane Özkan, geçetiğimiz 20 Ağustos'ta büyük oğlu H.Ö, tarafından evlerinin yanındaki ahırda asılı olarak bulundu. Özkan’ın ölümüyle ilgili soruşturma başlatıldı. Ancak Dürdane Özkan’ın kardeşleri ve yakınları Özkan’ın intiharına inanmayarak evde beraber yaşadığı aile üyelerinden şikayetçi oldu ve soruşturma başlatılmasını talep etti.
Dürdane Özkan’ın kız kardeşi Dudu İngin, Özkan’ın evde sürekli olarak eşi T.Ö., kayınvalidesi G.Ö. ve görümcesi Z.A’dan şiddet gördüğünü, kendisine daha fazla zarar vermelerinden korktuğu için polise gidip şikayetçi olmadığını belirtti. Özkan’ın abisi Yaşar Keklik de kız kardeşinin kocası ve kayınvalidesi tarafından şiddete uğradığını beyan etti.
“İSTANBUL’A TAŞINACAĞI İÇİN ÇOK MUTLUYDU”
Dürdane Özkan’ın ölümünden 2 gün sonra İstanbul’a taşınacağı, bu nedenle çok mutlu olduğu, nakliye aracından yanında götüreceği yiyeceklere kadar her şeyi hazırladığı fakat bu duruma kayınvalidesi G.Ö’nün şiddetle karşı çıktığı ve tartıştıklarını da söyleyen Dudu İngin, kız kardeşinin İstanbul’a taşınacağı için bu kadar mutluyken intihar etmesinin anlamlı olmadığını belirtti.
KONSERVE YAPTIĞI GÜN CESEDİ BULUNDU
Olay günü kayınvalidesi, görümcesi ve eltisi M.Ö ile birlikte konserve yapan Dürdane Özkan’ı evde göremeyen büyük oğul H.Ö, babaannesi G.Ö’nün “annen ahırda” demesinin ardından ahıra gittiğinde ise annesini asılı olarak buldu. H.Ö’nün kendi imkanlarıyla annesini hastaneye götürdüğü, hastanede H.Ö’nün tanıdığı M.A isimli şahsın yönlendirdiği şekilde bu ölümün tutanaklara “intihar” olarak geçirildiği öte yandan H.Ö’nün hastanede babaannesi G.Ö’nün üzerine yürüyerek “Annemi sen öldürdün, senin yüzünden öldü” dediği iddia edildi.
YAKINLARI DARP İZLERİNİ GÖRDÜ
İntihar ettiği iddia edilen Dürdane Özkan’ın naaşını gören yakınları başının arkasında darptan dolayı durmayan şiddetli bir kanamanın, kollarında çizikler ve morluklar, bacakta yara izlerinin olduğunu ve saçlarının koparıldığını belirtti. Özkan’ın ailesi ve yakınları tüm bu bulgular eşliğinde bu ölümün araştırılmasını talep ederek eşi T.Ö, kayınvalidesi G.Ö, görümcesi Z.A, oğulları H.Ö ve E.Ö, hastanede yanlış ifade verdiklerini iddia ettikleri M.A’dan şüphelenerek şikayette bulundu.
AVUKAT YİĞİT BEŞOK: “BU ŞÜPHELİ ÖLÜMÜN BİRÇOK KARANLIĞA HAPSOLUP GİDEN KADIN CİNAYETLERİ İÇİNDE YER ALMASINA İZİN VERMEYECEĞİZ”
Avukat Yiğit Beşok ise olaya ilişkin ciddi şüphelerin olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
Öncelikle bir kişinin hayatından tümüyle vazgeçmesi yani intihar etmesi durumunda, ilk olarak intihar eden kişinin sosyodemografik durumuna akabinde buna bağlı psikiyatrik hastalıklar, sosyal nedenler ve psikolojik nedenler araştırılır. Daha sonra ise kişinin bu olaya biyolojik ve genetik yatkınlığı ya da fiziksel hastalıklar taşıyıp taşımadığına bakılır. Olayımızda ise maktulün bu hususların hiçbirini vefat tarihinde taşımadığı görülmektedir.
Maktul, müvekkillerin ve tanıkların da bahsettiği üzere eşinden uzun süre şiddet görmüştür. Bu şiddet eşinin yanı sıra kayınvalide tarafından da fiziksel ve psikolojik olarak devam ettirilmiştir. Burada en önemli ve dikkat edilmesi gereken husus, yıllardır maktule uygulanan şiddetin biriktirdiği acı ile bir intihar eyleminin gerçekleşmediğidir. Çünkü maktulün hayatındaki en mutlu gününde intihar etmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Maktul, şüpheli ölümden birkaç gün önce kardeşlerine ve yakınlarına İstanbul’a taşınacağı ve onlara yakın olacağı için çok mutlu olduğunu, içi içine sığmadığını, eşyalarını toparladığını İstanbul’a taşınırken yanında götüreceği yiyecekleri yola çıkarken almak üzere komşularının dolabına koyduğunu fakat kayınvalidenin İstanbul’a taşınmak istemediğini ve tartıştıklarını beyan etmiştir. Şüpheli ölümün gerçekleştiği gün ve saatte evde maktulün oğlu, kayınvalidesi ve görümcesinin olduğu, maktulün mutfakta yemek yaptığı sırada bir anda yemeği bırakıp ocağın dahi altı yanar vaziyetteyken bahçede oturan kayınvalide ve görümcesinin önünden geçip 3-5 metre yanındaki ahırda iple kendini asması inandırıcı olmamakla birlikte müvekkillerin defin öncesi maktulün yıkanması sırasında gördükleri bunun bir intihar değil cinayet vakası olduğu iyice anlaşılmıştır. Defin öncesi maktulün kafa arka kısımdan akan durmayan şiddetli bir kanamanın olduğu, kollarında çizikler ve morluklar, bacakta yara, saçlarda koparılma ve burun üzerinde yaralar olduğu görülmüştür.
Şu an savcılığa intikal etmiş bir şikâyetimiz söz konusu, şikayetimize ek olarak dosyaya CMK 157. madde kapsamında gizlilik kararı talep etmiş bulunuyoruz. Savcılık bu talebimizi kabul etmiş ve gerekli işlemleri başlatmıştır. Bu işlemlerin artık son safhalarına gelindiğini düşünmekteyiz. Ayrıca soruşturmanın selametini, işleyişini bozmamak adına burada bahsetmediğimiz birçok husus ve somut delillin mevcut olduğunu da belirtmek isterim. Bu hususları burada bahsetmemiz durumunda şüphelilerin delil karartma, suçtan kaçmaya yönelik eylemler hazırlamasına yardımcı olacağından daha fazla detaya girmeyi doğru bulmuyorum. Bu şüpheli ölümün birçok karanlığa hapsolup giden kadın cinayetleri içinde yer almasına izin vermeyeceğimizi, sonunda adaletin tecelli edeceğine inandığımızı, sorumluların en yüksek şekilde ceza alması için ise sonuna kadar mücadele edeceğimizi belirtmek isterim.
TKDF BAŞKANI CANAN GÜLLÜ: BAZEN DENİYOR Kİ ‘İNTİHAR ETTİ’, TAMAM DA NEDEN İNTİHAR ETTİ?
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü ise şüpheli ölümler hakkında şöyle konuştu:
"Özellikle son 5 yıl içinde artan bir konu şüpheli ölümler. Şüpheli ölümler için de ayrı bir inceleme başlattık biz. Medyaya yansımış kadın cinayetlerini tararken ölümlerin; fail tarafı belli olmayan ölümleri toplumsal cinsiyet eşitliği kavramını yükleyerek bu konuda otopsi yapılması, bu konunun araştırılması adına şüpheli ölümleri koyuyoruz. Çünkü bazen deniyor ki ‘intihar etti’, tamam da neden intihar etti? İntiharın öncesinde kolluğa gitmiş mi, ailesel olarak şiddete uğramış mı koca ya da anne baba evinde. Bekarsa birlikte yaşadığı partnerinde yansımaları olmuş mu? Ya da yine intihar etti fare zehri içti, tüfekle kendini vurdu gibi; o tüfeğin kullanılışı tamamen adli tıp tarafından incelemesi bize çok da haksız olmadığımızı gösterdi. Çünkü bazen 6’ncı kattan düştü deniliyor özellikle Şule Çet olayında bunun net olarak ortaya çıkması sonucu daha dikkatli bakıyoruz. Aile bu konuda şüphe duyuyorsa arka planında neler olduğunu kolluğa anlatacak; kolluk ve savcıdan da araştırma isteme hakkına sahiptir.