Gündem Bilim Teknoloji Spor Dünya Ekonomi Siyaset Sağlık Eğitim Kültür Sanat Magazin Yaşam Reklam Künye Gizlilik Sözleşmesi İletişim
Yazılım ve Tasarım: Bilgin Pro © 2024KRT TV Tüm Hakları Saklıdır

Süleyman Soylu ile Binali Yıldırım ne konuştu?

Gazeteci Serdar Akinan ve Adnan Bulut'un kaleme aldığı “Mazbata” Halk Kitabevi tarafından yayımlandı. Kitapta, 31 Mart Yerel Seçimlerinde veri akışını kesen ve skandala imza atan Anadolu Ajansı’nda (AA) yaşananları ve gecenin perde arkasını yazdı.

Kitapta, 31 Mart’tan sonra, YSK’nın Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını elinden almasından sonra yaşanan süreç de işlendi. Akinan ve Bulut yenilenen İstanbul seçiminden önce tekrar kurulan ANKA Haber Ajansı’nın nasıl kurulduğuna, 23 Haziran seçiminde AA’ya karşı başarısına da değindi.

Kitapta 31 Mart’ta AA’da neler olduğu, AA’nın verileri nasıl aldığı, AKP’ye yakın olduğu bilinen sandıklardaki verilerin nasıl öne alınarak işlendiği kısımlarda 31 Mart gecesi AA’ya “durun” denildiği anlara yer verildi. Gelen veriler sonucunda İstanbul’da kaybeden AKP’de hareketlilik; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adalet Bakanı Abdülhamit Gül ve AKP adayı Binali Yıldırım’ın toplantısı da anlatıldı.

İşte Mazbata’da anlatılan o kısımlar:

“ANADOLU AJANSI’NDA NELER OLUYORDU”

“AA’nın İstanbul’daki 31 bin 186 sandığı, sandık başında izleyen muhabiri yoktu. Kamuoyuna “saha” denilen AKP Seçim Koordinasyon Merkezi’ydi.

AK Parti hükümeti, 2014 seçimlerinde, seçim sonuçlarının artık Milli Güvenlik Kurulu (MGK) tarafından terör örgütü sayılmış olan Fethullah Gülen Cemaatinin uzantısı sayılan Cihan Haber Ajansı (CHA) tarafından değil, sadece AA tarafından yayınlanmasını öngörmüştü.

AKP açısından 194 390 sandıkta anında sonuç alabilecek tek organize yapı vardı: AKP müşahitleri.

Sandıklarda görevli müşahitler sorumlu oldukları sandıktaki verileri anında SAS sistemine işliyor ve SAS sistemi sandık müşahitlerinden gelen verileri bir ucuyla özel olarak Beştepe’ye kurulan bir ekrana yansıyordu.

Bu veriler eş zamanlı AA veri tabanına işleniyordu. Yalnız bu noktada asıl manipülasyon devreye giriyor.

Sistemde çalışan bir algoritma gelen verileri sandık bazında ayırabildiği için önceliği veri tabanında AKP’ye yakın olduğu bilinen sandıklardaki verileri öne alarak işliyordu.

Örneğin 24 Haziran 2018 seçimlerinde sandıklar açılır açılmaz AKP oyları yüzde 60 olarak gösterildi.

“YSK, İSTANBUL VERİSİNİ 23:00’A KADAR BİZİMLE PAYLAŞMADI”

“Anlaşılmaz olan bir başka şey var ki bu hakikaten nasıl bir manipülasyonla karşı karşıya kaldığımızın göstergesidir.

YSK, İstanbul verisini gece 23:00’a kadar bizimle paylaşmadı.

Bakın Ankara’da 12 bin küsur sandık var, İzmir’de de 10 bin civarı bir sandık var. YSK sandıklar açıldığı andan itibaren belli bir istikrarla bu illerdeki sonuç verilerini bizimle paylaşıyor.

23.00 itibariyle iki ilde de %30’dan fazlası belki %35’i açılmışken.

İstanbul’da o ana kadar sadece 63 sandık verisi yollandı.

Oysa ne olması gerek? %30 oranında ilerliyorsa data 10.000 sandık verisi olması lazım.

“YSK’YA DA DUR DEMİŞLER”

“12’ye doğru bi oralara çıkmaya başlamış. Ama çok yavaş yani.

Yani bu da şunu gösteriyor ki YSK’ya da dur demişler. Bunun sebebi ne peki?

Diyorlar ki dört oy sayıldı. İş geç bitti. Kardeşim iş geç bitti de Ankara’da da İzmir’de de dört oy sayılmadı mı? Ve bu iki şehrin de coğrafi şartları İstanbul’dan zordur.

Şöyle bak, İstanbul daha küçük bir yer, daha rahat ulaşılabilecek bir yer. İmkanları daha güçlü bir yer. Ve şöyle düşünün: İstanbul’un 31.186 sandığı var.

Yani bunların 3 katı fazla sandığı var. Bu verilerin bunların üç katı olması gerekirken…

Burada da şu akla geliyor. Diyorsun ki kaybedildiğini görünce bekle dedi birileri bunlar da beklediler kaybedildiğini görünce.”

SİNDİRİLEMEYEN YENİLGİ, YENİ NESİL PSİKOLOJİK HAREKAT

"Ancak AKP İstanbul yenilgisini kabul etmemeye karar vermişti.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Adalet Bakanı Abdulhamit Gül İstanbul’da Binali Yıldırım’la Beşiktaş’taki çalışma ofisinde bir araya geldi.

Bu Binali Yıldırım’ı da mücadeleye katmak için yapılan bir ikna toplantısıydı.

Bu yenilgi karşısında kellesinin gideceğini bilen başta İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak, arkasında rantın kesileceğini bilen Pelikan tayfası ve daha önemlisi İstanbul’un kaybı ile bir nevi devri sabık döneminin başlayacağını bilen onlarca etkili isim bu kollektife dahil oldu.

Aradaki farkın birkaç bin oy olması işlerini kolaylaştırıyordu.

İzlenecek stratejinin belli ayakları vardı.

Öncelikle yalanı içselleştirmek gerekiyordu. Bunu tüm teşkilata en alttan en tepeye ikna ettirebilmek için İstanbul’un kazanıldığı bir gizli elin bunu değiştirdiğini 'gerçek' olarak kabul ettiler.

O gecenin stratejisinin kod adı 'Yakındakini hakla uzaktakini oyala oldu.'

İlk yapılacak şey geçersiz oylar üzerinden İlçe Seçim Kurullarına itiraz süreci başlatmaktı. Kazanılan süre yeni stratejiler oluşturmak için kullanılacak ve eldeki en büyük silah FETÖ dururken bu silahı kullanmanın çok büyük etki yaratacağına kanaat getirildi.

Bir yandan da İstanbul halkına mesaj vermek gerekiyordu.

İBB’nin ilgili daire başkanlıkları ile koordineli olarak hazırlanan tüm teşekkür pankartlarının İstanbul geneline asılması talimatı verildi.

Bu psikolojik harekatın ilk adımı oldu.

Sabah 07:00’de neredeyse tüm İstanbul AKP’nin İstanbullulara teşekkür afişleriyle donatılmıştı.

Oysa aynı saatlerde AKP’nin kendi sistemi SAS’ta ve YSK ekranlarında Ekrem İmamoğlu önde görünüyordu.

İstanbul’da seçimin kazananı kesinleşmeden AKP’nin yönettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi Binali Yıldırım kazanmış gibi manipülasyona başladı."

İlginizi Çekebilir
SONRAKİ HABER