Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 27 Ağustos'ta gerçekleştirdiği görüşme birçok açıdan önemli oldu.
Manşete çıkan gelişme ise Türkiye'nin Rusya'dan F-35'lerin muadili olarak görülen Su-57 savaş uçaklarını satın alabileceğine ilişkin verdiği güçlü mesaj oldu.
İki liderin Kremlin ya da Putin'in yazlık konutunun bulunduğu Soçi yerine MAKS-2019 Uluslararası Havacılık ve Uzay Fuarı'nın yapıldığı Moskova yakınlarındaki Jukovskiy Uluslararası Havaalanı'nda bir araya gelmeleri gündemlerinin Suriye'de son dönemde artan gerginlik ile sınırlı olmadığını gösterdi.
Görüşmenin mekanı kadar zamanlaması da önemliydi. İki lider, S-400 sistemlerine ait ikinci bataryanın Ankara'ya taşınmaya başladığı gün bir araya geldiler ve basına yaptıkları açıklamalarda bu gelişmeyi savunma sanayi alanındaki işbirliğinin geldiği noktayı vurgulamak için değerlendirdiler.
Açılışta konuşan Erdoğan, havacılık alanındaki sinerjinin Türkiye-Rusya ilişkilerini daha da derinleştireceğine vurgu yaptı ve fuarı gezisi sırasından Rusya'nın geliştirdiği en ileri savaş uçağı olarak görülen Su-57'i 'alıcı gözle' inceledi.
Erdoğan, ortak basın toplantısında, savunma sanayi alanında Rusya ile dayanışma içinde olmak istediklerini kaydederken, ortak projeleri görüşmesi için Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayi Başkanı İsmail Demir'i Moskova'da bıraktığını açıkladı.
Erdoğan'ın açıklamalarından bir gün sonra, Rusya Federal Askeri ve Teknik İşbirliği Servisi Başkanı Dmitriy Şugayev, Rusya ve Türkiye'nin Su-35 ve Su-57 uçaklarının Türkiye'ye satışı konusunu görüşmeye başladıklarını teyit etti.
WASHİNGTON'A MESAJ MI VAR?
Türkiye'nin F-35 savaş uçağı projesinden çıkartılmasının ardından birçok kez gündeme gelen Su-57 alternatifi ilk kez Türk yetkilileri tarafından bu ziyarette dile getirilmiş oldu.
Rus makamlarının dediği gibi henüz resmi bir başvuru yapılmamış olsa da savunma sanayi yetkililerinin konuyu gündemlerine alması önemli bir aşama olarak değerlendirildi.
Ancak Ankara'daki diplomatik kaynaklara göre, Erdoğan'ın Su-57 başta olmak üzere Rus yapımı gelişmiş silah sistemlerine dönük ilgisi ilk aşamada Washington'a verilmiş bir mesaj.
Diplomatik kaynaklar, Erdoğan'ın Su-57 savaş uçağının önünde verdiği pozun Türkiye'yi F-35 projesinden çıkartma yönünde karar alan ancak bunu resmi bir şekilde henüz bildirmemiş olan ABD'ye verilmiş bir mesaj olduğunda birleşiyorlar.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun Talin'de Estonyalı mevkidaşı ile yaptığı görüşme sonrasında yaptığı açıklama da ABD'ye verilen mesajı somutlayan bir gelişme olarak görülüyor:
Biz F-35 programının ortağıyız. Bugünlerde ABD bazı sorunlar çıkarıyor ama biz hala 9 ortaklı bu programın bir parçasıyız. Türkiye, F-35'lerin bazı parçalarını üretiyor. Biz F-35 savaş uçaklarını almak istiyoruz ve bunun için 1,4 milyar dolar ödedik. Sonuçta savaş uçaklarına ihtiyacımız var. F-35'leri alamazsak yeni alternatifler ararız ama bunu tercih etmeyiz."
Çavuşoğlu, Türkiye'nin S-400 alım kararını acil savunma ihtiyacının karşılanması gerekliliği üzerine aldığını anımsatarak, Trump yönetimine Obama yönetiminin Patriot konusunda yaptığı hatayı yapmaması ve F-35 satışının gerçekleştirilmesi çağrısını da bu şekilde vermiş oldu.
TÜRKİYE, SU-57 YA DA SU-35 ALIR MI?
Ankara'da yanıtı arınan soru ise ABD'nin F-35 kararından dönmemesi durumunda Türkiye'nin Rusya'dan savaş uçağı gereksinimini karşılayacak bir satın alma ya da ortak üretim sürecini başlayıp başlatmayacağı.
F-35 projesinden çıkarıldığı açıklanan Türkiye'nin savaş uçağı konusundaki ilk tercihi TF-X olarak bilinen milli muharip uçakla ilgili çalışmaların tamamlanması.
TF-X'in yol haritası savaş uçağının 2023'te fabrikadan çıkmasını, 2025'te uçuşlara başlamasını ve 2028'te Türk Hava Kuvvetleri envanterine girmesini içeriyor.
Ancak savunma sanayi uzmanları, TF-X projesinin zamanında tamamlanması ve istenilen sonucu vermesi konusunda temkinliler.
Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgede yaşanan gerginlikler, sıcak çatışma tehditleri ve PKK'ya yönelik operasyonların sürüyor olması, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 2030 ortalarına doğru ömrünü tamamlaması öngörülen F-16 filoları yerine kendini ispat etmiş savaş uçaklarına ihtiyaç duyacağını gösteriyor.
Bu kapsamda, Rus yetkililerin Türkiye ile havacılık alanında her türlü işbirliği olasılığına hazır oldukları mesajını vermeleri ve hatta TF-X için teknik yardımda bulunabileceklerini ifade etmeleri Erdoğan'ın dile getirdiği "dayanışma ruhuna" uygun bir teklif olarak değerlendiriliyor.
Türk-Rus işbirliğinin Ankara'nın teknoloji transferi ve ortak üretim koşulunu karşılayabileceği değerlendirmeleri de yapılıyor.
Su-57 ve F-35A'yı birbiriyle kıyaslamak oldukça güç. Her iki uçağın özellikleri de üretici ülkeler tarafından sır gibi saklanıyor. Örneğin söz konusu uçakların radarlarının ne kadar etkin olduğunu bilmemiz çok zor. Uçakların etken yansıtırlık yüzeyi verilerini bilmiyoruz. Bunları bilmeden uçakların etkinliği hakkında yorum yapmak da zorlaşıyor.
Ancak elimizde her iki uçağa dair bazı veriler de var.
Öncelikle F-35A ile Su-57'ler farklı tipte savaş uçakları. F-35A, çok yönlü bir savaş uçağı olarak tasarlandı. Yani kara hedeflerini vurmanın yanı sıra hava üstünlüğü görevlerini icra etme kapasitesi de bulunuyor. S-57 ise hava üstünlüğüne yoğunlaşmış bir uçak.
Su-57'nin azami hızı açık kaynaklarda yer alan bilgilere göre saatte 2.200 km'ye kadar ulaşabiliyor. F-35A ise saatte 1.930 km hıza çıkabiliyor. Azami kalkış ağırlığı Su-57'de 35 ton iken, F-35A için bu ağırlık 22.4 ton seviyesinde. Rus yapımı Su-35 çift jet motoruna sahip ve daha ağır bir savaş uçağı sınıfında. Tek motorlu F-35 ise daha hafif bir uçak. Aslında Su-57'yi ABD'nin bir diğer beşinci nesil savaş uçağı olan F-22 Raptor ile kıyaslamak daha yerine olur. Ancak her şey bir yana modern savaş uçaklarının muharebe etkinliğini kıyaslarken ağırlık ve hızın ötesinde bir dizi göstergeyi dikkate almak gerekiyor.
Burada öne çıkan ve pek çok kez en önemli özellik olarak görülen konu ise fiyat. Rus basınına göre Su-57'ler Rus Hava Kuvvetleri'ne birim maliyeti 35 milyon dolardan satılacak. Eğer Türkiye F-35 programından çıkarılmasaydı uçağın Ankara'ya birim maliyeti 98 milyon dolar olacaktı. Su-57'nin Erdoğan'a da tanıtılan ve ihracat pazarları için hazırlanan modelinin fiyatının ne olacağı bilinmiyor. Ancak bilinen bir gerçek var ki Moskova bu uçakları yabancı ülkelere ihraç etme konusunda oldukça istekli.
NATO'DA ETKİSİ NASIL OLUR?
Türkiye'nin S-400 hava savunma sisteminin ardından savaş uçağında da Rus yapımı teçhizatı tercih etmesinin NATO içinde ve ABD ile ilişkiler açısından çok ciddi sorunlara yol açabileceği diplomatlarca değerlendiriliyor.
S-400 hava savunma sistemlerinin NATO sistemlerine entegre edilmeden de işletilebileceği, tehdit olmaması durumunda stand-by durumunda yıllarca tutulabileceğini kaydeden diplomatik kaynaklar, savaş uçakları açısından böyle bir olasılığın olmadığını kaydediyorlar.
NATO ülkelerinin geliştirdiği ve dost hava unsurlarının birbirlerini tanımasını sağlayan kodların müttefik savaş uçaklarının birlikte yer alacakları tatbikatlar ya da operasyonlarda yaşamsal önemde olduğunu belirten kaynaklar, Türkiye'nin Rusya'dan temin edilecek savaş uçaklarıyla kollektif savunma sistemi içinde yer almasının olanaklı olmayacağını kaydediyorlar.
Kaynaklar böyle bir adımın Türkiye'nin NATO içerisindeki konumunu daha da zorlaştıracağını ve Batı'dan uzaklaşmasının yeni bir kanıtı olarak değerlendirileceğinin de altını çiziyorlar.