Bakan Soylu, Merter'deki Polis Eğitim ve Kongre Merkezinde Arap dünyasından gazetecilerle toplantıda bir araya geldi.
Tarihin, insanlığın ve belki de medeniyetlerin en önemli sınamalarından biriyle karşı karşıya olunduğunu ifade eden Soylu, Türkiye'nin ilk kez göç dalgasıyla karşı karşıya kalmadığını, Bulgaristan'dan Kafkasya'ya kadar olan hattın tamamından ve Balkanlar'dan Anadolu'ya göçlerin gerçekleştiğini anlattı.
Soylu, 2011 yılında itibaren de Suriyelilerin yaşadığı sıkıntıya değinerek, şöyle konuştu:
"Türkiye burada tarihine, komşuluğuna, inancına geleneklerine ve göreneklerine karşı bir insanlık sınavı verdi. Bundan hiçbir zaman sıkıntı duymadık. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, hiçbir zaman mantığını, aklını ve davranış biçimini bizim kendi kodumuz olan ensar ve muhacir kavramının dışına çıkarmadı. Dünyanın neresine gidersek gidelim Türkiye'nin ortaya koymuş olduğu bu yüksek davranış biçimi herkes tarafından takdir edilmektedir. Gerçi takdir edildiği kadar destek verilen bir anlayışı da hiç yaşamadık ama bunu kendi insanlarımızın da ortaya koymuş olduğu hep birlikte sağladığımız bir iklimle bugüne kadar getirdik."
İçişleri Bakanı Soylu, Türkiye'nin bu süreç içerisinde bir taraftan terörle mücadele etmeye çalıştığını bir taraftan da ekonomisini ayakta tutmaya, geliştirmeye ve demokrasisini yükseltmeye çalıştığının altını çizdi.
'GÖÇ, 21. YÜZYILIN EN ÖNEMLİ MESELESİ'
Uyuşturucu ticaretinin sürekli yükseldiği, tüm organize kaçakçılıkların önemli bir ekonomi oluşturduğu, terörün tüm coğrafyanın altını üstüne getirmeye çalıştığı bir anlayışla karşı karşıya olunduğunu belirten Soylu, "Elbetteki bunun sonu göç olacaktır. Bu kaçınılmazdır. Bunu oluşturan şartları biz meydana getirmedik, sorumlusu da biz değiliz ama maalesef bunun maliyetini ve bedelini bu coğrafya ödüyor. Üzerimizde büyük bir sorumluluk var. Bir taraftan fitnelere, istismarlara, çatışmalara fırsat vermeden, dünyayı iyi okuyup neyle karşı karşıya kaldığımızı anlayan bir aklı sanki her birimiz bir millet, bir devletmiş gibi aynı anlayışı koymak lazım." diye konuştu.
'TÜRKİYE ÖNEMLİ BİR ROTA'
Mesaisinin büyük bölümünü de göç meselesine ayırdığını dile getiren Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Göç, 21. yüzyılın en önemli meselesidir. Afganistan ve Pakistan'dan bu akımın durabileceğini düşünmek çok mümkün değildir. Çünkü bu coğrafyanın 2 unsuru var. Birincisi, geçiş ülkesiyiz. Avrupa'ya gitmek isteyenler Türkiye'yi önemli bir rota olarak tercih etmektedirler. İkincisi de Türkiye, etrafımızdaki coğrafyanın bir gönül ülkesidir. Afganistanlı, Iraklı, Pakistanlı, Suriyeli kardeşlerimizin de amcası, kardeşi, arkadaşı, dayısı da Türkiye'dir. Bu yüzlerce yılın, birlikte yaşanmışlığın, tarihdaşlığın, kültürdaşlığın, dindaşlığın, kardeşliğin bir sonucudur. Bu da bize ayrı bir sorumluluk yüklüyor. Fakat bunu istismar edenler. Bundan para kazanan organizatörler var. Göç yollarını, uyuşturucu yolları ve terör taşıyıcılığı yoluyla birleştirmek isteyenler var. Bütün bunlara karşı da tedbir almak bizim hem sorumluğumuz hem de görevimizdir."
'EYLEM PLANI OLUŞTURDUK'
Soylu, Türkiye'de geçici koruma kapsamında 3 milyon 630 bin civarında Suriyeli, yaklaşık 1 milyonun üzerinde kısa, orta ve uzun vadeli ikamet alan misafir, 300 bin civarında da uluslararası koruma statüsünde başvuran kişi olduğunu kaydetti.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Türkiye'de yaklaşık 5 milyon civarında yabancı misafirimiz söz konusu. Bunun 1 milyonun üzerinde hem ikamet hem de geçici koruma kapsamında olan İstanbul'da var. 3 meselemiz var. Düzensiz ve kaçak göç, düzenli göç ve geçici koruma kapsamı. Bu 3 meseleyle ilgili de bir eylem planı oluşturmak durumundaydık. 2011 yılından bugüne kadar bütün dünyanın hayran kaldığı bir şekilde Suriye meselesine sahip çıkan bir ülke konumunda olduk. Bugünden sonra aynı şekilde devam edeceğiz." değerlendirmesini yaptı.
Suriye'de ölümün kol gezdiğini, son bir ayda binden fazla sivilin hayatını kaybettiğini aktaran Soylu, anne ve babasını, evlatlarını, birçok uzvunu kaybeden insanların travmalarının unutulmayacağını, birtakım kısmi sivil toplum örgütlerinin atmış olduğu adımlarla bunu tamir etmeye çalışarak, kendi vicdanlarını temizleyeceğini zannedenlerin yanıldıklarını, bunun büyük bir soykırım olduğunu vurguladı.
'YABANCI DÜŞMANLIĞI ÜZERİNDEN SİYASET YAPMAK İSTEYENLER VAR'
Zeytindalı Harekatı ile Fırat Kalkanı Harekatı bölgesine şu ana kadar 335 bin Suriyeli'nin geri döndüğünü anımsatan Soylu, "Bunlar güvenli olarak nitelendirdiğimiz bölgelerdir. Afrin'i, Azez'i, Cerablus'u, Mare'yi ve El Bab'ı terörize etmek için elinde geleni yapmaya çalışanlar boş durmamaktadırlar. Bunu da görüyoruz. Bir taraftan o bölgelerin dışında olan tüm bölgelerde ölüm kol gezmektedir. Diğer taraftan İdlip'te de farklı bir durum söz konusu." dedi.
İçişleri Bakanı Soylu, şöyle devam etti:
"Avrupa'da yükselen yabancı düşmanlığının Türkiye'ye birtakım yansımaları söz konusu. Bunu istismar etmek isteyenler, bunun üzerinden iç siyaset karı ortaya koymaya çalışanları da hep beraber görüyoruz. Bundan bir siyaset kazanımı elde etmeye çalışmak doğru bir yaklaşım değildir. Bundan iç siyaset çıkarımı yapmak isteyenler bunu sonuna kadar sürdürmüşlerdir. Köşe yazılarıyla söylemleriyle sosyal medyasıyla bunu sağlamaya çalışmışlardır. Bununla ilgili yapmamız gerekenler var. Ne 21. yüzyılda bu göçün önüne büyük bir baraj koyup durdurabiliriz ne de bir gece yatıp sabah kalkıp Orta Doğu'nun güllük ve gülistanlık olduğunu hep beraber görebiliriz. Bu da mümkün değil. Biz reel olmak zorundayız. Uzun evrede neler yapabileceğimizi, hangi adımları atabileceğimizi ortaya koymak durumundayız."
'KAÇAK GÖÇMENE MÜSAADE ETMEMİZ MÜMKÜN DEĞİL'
Türkiye'nin düzensiz ve kaçak göçle karşı karşıya olduğuna dikkati çeken Soylu, geçen yıl 268 bin, önceki yıl 175 bin, yılbaşından beri de 152 bin kaçak göçmenin yakalandığı bilgisini verdi.
Soylu, Türkiye'nin kaçak göçle mücadelede büyük bir gayret sarf ettiğini vurgulayarak, "Hem gelişlerine hem de gidişlerine yönelik. Yunanistan'a denizlerden günde 9 bin kişi geçerken bugün 75 civarında insan geçmektedir, biraz daha fazlasını da geçerken yakalıyoruz ve engelliyoruz. Düzensiz ve kaçak göçü tamamen kesmek zorundayız. Bu konuyla ilgili kaynak ülkelerle de ciddi bir iş birliği içerisindeyiz. İstanbul, kaçak göçün en cazibeli olduğu merkezlerden bir tanesidir. İstanbul ve Türkiye'de kaçak göçe müsaade etmemiz mümkün değildir. Bu konuda mücadelemizi artırarak devam ettireceğiz."