Futbol muhabbetlerinin ve maç yorumlarının vazgeçilmeyen bir klişesidir:
“Futbol hatalar oyunudur…”
Başakşehir – Beşiktaş maçının sonucunu ve skorunu da hatalar belirledi.
Golcülerin gol vuruşlarını karalamak-lekelemek istemem tabii ki. Ama maçın sonucunu tayin eden hataları sıralayarak başlayayım:
Sonunda hakemin yine hatalı bir şekilde 3’ncü penaltıya sırtını dönmesine VAR sessiz kalamadı. Hatayı düzeltip verdi. Beşiktaş 2-3 yaptı. Ama Başakşehir “Atı alıp Üsküdar’ı geçmişti bile”… Yani, kafalar karışır böyle durumlarda. “Skorun Beşiktaş lehine değişebileceği yerde görmüyorsun, tersi durumda görüyorsun,” derer adama.
Beşiktaş uzun bir aradan sonra istediği “ideale” yakın kadro ile çıktı maça. “Yakın” diyorum. Sergen Hoca neden Güven Yalçın’a (sadece son maçta attığı 2 gole istinaden) bu kadar güvenip ilk 11’e almış diye düşündük açıkçası.
Başlasana Alex’le. Niye aldın ki o kadar becerikli bir golcüyü.
Hatta, Larin, Alex, Michy üçlüsü ile başlayıp skoru garantileme yoluna gitsene ilk yarıda.
Nitekim, devre arasında Sergen Hoca “uyandı”.
Aksayan Atiba – Oğuzhan ikilisini ve ileride hiçbir işe yaramayan hep hata yapan Güven Yalçın’ı değiştirdi.
Alex, Larin ve Necip üçlüsü de bu kararı doğrulayan performanslar gösterdiler ikinci devrede.
Ama Beşiktaş’ın bu “daha oturmuş” kadrosunun çabası yetmedi maçı koparmaya. Yukarıda anlattığımız hatalar (hem oyuncu, hem hakem hataları) skoru tayin etti.
Beşiktaş 3 puan yitirdi ama, ikinci yarıdaki oyunu yine de göz doldurdu.
Başakşehir de, yeni teknik direktörü Emre Belözoğlu’na 3 puanla “hoşgeldin” derken becerikli ayakları Okaka ve Gulbrandsen ile Beşiktaş defansını hataya zorlayarak galibiyette söz sahibi olan isimlerdi.
Beşiktaş’ın, hem Avrupa’da zorlu bir yokuş bekliyor.
Sporting Lizbon, Galatasaray ve Trabzonspor maçlarının da yer aldığı bir 6 haftalık fikstürü en az kayıpla atlatmak, Sergen Yalçın’ın önündeki “dağ gibi” bir ödevi sayılır.