Son günlerde medyanın haline çok içerliyorum. Yani neyin ne olduğunu biliyorum ama yine de kendimi üzülmekten geri tutamıyorum. DEM Parti’nin aday çıkarma kararının ardından muhalif medyanın DEM Parti’ye, Yeniden Refah Partisi’nin aday çıkarma kararının ardından iktidar medyasının Yeniden Refah Partisi’ne söyledikleri, yaptığı suçlamalar gerçekten komik görünüyor. Komik görünmesinden bu cenahlar için kendilerince daha sıkıntılı olan husus ise inandırıcılıktan uzaklığı sebebiyle bu partileri büyütecek olmalarıdır.
İktidarın "terörist" dediği partiyi seninle beraberken "meşru bir siyasi parti" diye savunanlar "Kandil’den gelen emir" diye şimdi saatlerce canlı yayın yapıyorlar. "Erbakan Hoca’mızın evladı işte Erdoğan’ın dostu" diyenler bugün Fatih Erbakan’ın FETÖ ile bile suçluyor. İnsanın içi acıyor.
FETÖ, PKK, DHKP/C fark etmez, Ömer Bey mütemadiyen özgürlük isteyebilir
Çağlayan Adliyesi’ne hain bir terör saldırısı gerçekleşti. DHKP/C’nin saldırıyı yaptığı anlaşıldı. Ülkenin huzur ve güvenini tehdit eden bu gibi saldırıların sayısı günden güne artıyor. Terörün başarı oranı düşerken saldırganlığı o oranda artıyor. Terörü savunanlarda herhangi bir değişiklik yok çok şükür.
Malumunuz DEM Partili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun Çağlayan Adliyesi'ne saldıran DHKP-C’li terörist P.B.’ye verilen hapis cezasına olan itirazını Meclis gündemine taşıdığı ortaya çıktı. Burada şaşıracak bir şey yok. İnsan hakları maskesinin arkasında FETÖ, PKK, DHKP/C ayırt etmeden her türlü terör örgütü mensubu için Ömer Bey özgürlük ister.
Lütfü Savaş’ı birinci gösteren anketörler ile 14 Mayıs’tan öncekiler aynı
6 Şubat depremlerinin üzerinden bir yıl geçti. O kabus günlerini andık, hatırladık. Özellikle Hatay’da tüm siyasilerin yuhalandığını gördük. İnsanların siyasete olan güvenini de böylece öğrenmiş olduk.
Hatay’da mevcut belediye başkanının aday gösterilmesine olan tepki zaten biliniyordu. Ama tabii CHP’nin çok güvenilir anketçileri aynı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yüzde 60 aldığı gibi Lütfü Savaş’ın da kazandığını söylüyordu. Lütfü Bey yeniden aday gösterildi. Normal kamuoyu araştırmacıları "Hatay AK Parti’ye hayırlı olsun" demeye başladı. Karşılığını da deprem anmalarından tepkiden sahada gördük. Şimdi sorulması gereken soru şu: Kim bu anketçiler?
Kemal Kılıçdaroğlu "Üstad Necip Fazıl" dedi, laiklik elden gitti
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sözcü Gazetesi’nde yazdığı köşe yazısında "Üstad Necip Fazıl’ın dediği gibi…" ifadesini kullanmasına kendi mahallesinden tepkiler çokça yükseldi.
Kemal Bey’i takdir ediyorum. Kınayanların kınamasına güçlüyken de aldırmadı, şimdi de. Ben bu paylaşımı yaptıktan sonra farklı mahallelerden beğeniler ve Kemal Bey’e destekler geldi. Ama asıl sorun CHP’lilerin ta kendisinde. Sol dışında herkesi küçük gören, aşağı sayan, 25 yıllık hegemonyayı bir türlü kabul etmeyen, onları geri kendini ileri zanneden bir zihniyet. Son günlerde toplumdan ne kadar kopuk olduklarını daha net anlıyorum.
Bu gidişle kayıp bir makus talih olmaya devam edecek. Bunu Mansur Bey ve Ekrem Bey, Sayın Kılıçdaroğlu sayesinde anlamıştı. Buna karşı mücadele ettiler. Kemal Bey şu an yalnız ama diğer isimlerin de mücadelesi bitmiş değil. İstanbul, Ankara için belki başarı söz konusu olabilir ama gerisi için çizeceğim tablo karanlık.
"Başak Demirtaş’tan başka kimse güçlü aday değil" algısı
Selahattin Demirtaş’ın "Dem Parti kimsenin payandası değil" açıklamasından sonra Başak Demirtaş’ın İstanbul adaylığına garanti gözüyle bakılmıştı ve bununla birlikte "Başak Demirtaş aday olursa İmamoğlu kazanamaz ama olmazsa İmamoğlu’na hayırlı olsun" denmeye başlanmıştı.
Başak Hanım adaylıktan çekildi. DEM’in başka aday göstereceği biliniyor. Ama Selahattin Demirtaş’ın açıklaması sonrası oluşturulan algı ile birlikte "İmamoğlu’na hayırlı olsun" denmeye başlandı. Selahattin Demirtaş’ın "payanda" çıkışından sonra bu nasıl söyleniyor anlamıyorum? Başak Hanım dışında İstanbul’da DEM seçmeninin konsolide edilemeyeceği düşüncesini de anlamıyorum. Her gün "En konsolide seçmen Dem" diye konuşanlar bugün tam tersini söylüyorlar. DEM’in adayını görmeden konuşmak için erken.