Geçen günlerde konuyla ilgili bir rapor hazırlayan CHP Ankara Milletvekili Gamze Taşçıer, “Biz intihar vakalarına ilişkin verdiğimiz soru önergelerinin hiçbirine yanıt alamıyoruz. Zaten cevap da alsak verilen rakamların doğru olduğunu düşünmüyoruz. Nisan ayında intihar sayısının 129’a yükseldiğini tespit ettik” şeklinde konuştu. Topladıkları sayılardaki artışa dikkat çeken Taşçıer şunları söyledi, “Net nedeni tespit etmemiz zor ama gördüğümüz kadarıyla ekonomik krizin daha da derinleşmesi, salgının meydana getirdiği sıkıntılar ve sürecin yönetilememesi, geleceğe dair umutsuzluk gibi faktörlerin etkili olduğunu düşünüyoruz” dedi.
"BÜYÜK BİR RUHSAL ACI VAR"
Psikiyatr Cemal Dindar ise “Egemen paradigma tersini vaaz edip dursa da yoksulluk ile eşitsizliklerle intihar arasında, her türlü ruhsal zorlanma arasında bağ vardır” ifadelerini kullanarak konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
"Büyük bir ruhsal acı var. Salgın sürecinde de gördük, emekçi sınıfın canı sistemin çarklarının dönüşüne feda olmuş durumda. Hem ömrünü feda edeceksin hem değerini bulmayacak bu feda, üstelik bir aşağılamaya maruz kalacaksın. Bu değersizleştirme, salgınla birlikte toplumsal bağların da iğretileşmesi... Umut, gelecekle şimdiyi, yetişkinle genci yaşlıyı birbirine bağlar. Utancın panzehiridir. İnsanlar öfke ve utanç kıskacında yaşatılıyorlar.”
Cumhuriyet’ten Tuğba Özer’in haberine göre, Başkent Üniversitesi ve Türk Psikologlar Derneği’nden sosyal psikolog Prof. Dr. Doğan Kökdemir, “İntiharların sebebi yoksulluk, stres, hayattaki başka bir problem olabilir, tek bir isimle nitelendirdiğinizde yanlış yapıyor olabilirsiniz” uyarısında bulunarak “intiharların bulaş yaratma” tehlikesine dikkat çekti. Prof. Kökdemir şunları kaydetti:
“Yoksulluk intiharları dediğinizde, bunu gören kişi de kendisini yoksul olarak tanımlıyorsa, yüksek bir kaygı yaşayabilir. Yoksulsanız intihar etmek durumundasınız gibi bir algıya yol açabilir.”