CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Sinop’ta halk buluşması programına katıldı. Özel’e burada; Genel Başkan Yardımcıları Ulaş Karasu ve Volkan Demir, Milletvekilleri, Umut Akdoğan, Murat Çan, Barış Karadeniz, önceki dönem Sinop Milletvekili Engin Altay, Sinop İl Başkanı Aykut Cem Yalçınkaya, Belediye Başkan Adayı Metin Gürbüz ve ilçe belediye başkan adayları eşlik etti. Konuşması sırasında, balıkçılar denizden Özel’i selamladı.
Burada halka hitap eden CHP lideri Özel’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Engin Altay, CHP’nin şu anda parlamentoda, aktif siyasette olan en tecrübeli isimlerinden birisi, en kıdemlimiz ve benim grup başkanvekilliğinde ustam. Birlikte birbirimize of demeden çalıştığımız değerli büyüğüme, bu nazik anonsu için çok teşekkür ediyorum, kendisine minnettarım. Diğer yandan biz deniz, denizcilik, balıkçıların sorunu deyince, sadece CHP’de değil; TBMM’de tek bir isim akla gelecekse o da Barış Karadeniz kardeşimdir. Bütün Karadeniz'i, Marmara'yı, Ege'yi, Akdeniz'i gezen balıkçıların sorunlarını dile getiren bu çalışkan kardeşimle birlikte Sinoplu balıkçıların şahsında, tüm balıkçıları saygıyla selamlıyoruz. Balıkçıların çok önemli sorunları, dertleri var. Uzun yıllardır Barış kardeşim, bu sorunları dile getirir, raporlar yazar. Bu raporlarla Genel Başkanımız bu sorunları konuşurdu. Partimiz bir Denizcilik Bakanlığı kurulmasına karar verdiyse şüphesiz o kararda en çok emeği olanlardan bir tanesi Barış Karadeniz kardeşimizdir. İktidarımızda onun Denizcilik Bakanı olduğu günleri görmeyi ümit ediyoruz. Ben Meclis’te çıkarım, güzel bir konuşma yaparım, telefon çalar, bakarım; Kazım Altay. Engin Ağabeyimizin rahmetli babası. Bana derdi ki ‘Bir gün, Sinop'a genel başkan olarak geleceksin.’ Rahmetli Kazım Amca’yı kaybettik. Ben onun gibi bir partili, onun yaşına rağmen gündemi yakından takip eden birisini hiç görmemiştim. Allah gani gani rahmet eylesin.
Ayrıca Ayancık'ta geçen sene sel felaketinde 16 canımızı kaybettik. Onlara ayrı ayrı Allah'tan rahmet diliyorum. Böyle büyük felaketlerin bir daha yaşanmamasını diliyorum. Ve o süreçte, tüm Türkiye'nin gözü önünde, vermiş olduğu büyük mücadelesiyle partimizin yüzünü öne eğdirmeyen, göğsünü kabartan değerli Belediye Başkanımız Hayrettin Kaya'ya da bir kez daha huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Şüphesiz CHP için en önemli kentlerden birisindeyiz. TÜİK'in istatistiklerine göre, Türkiye'nin en mutlu kentindeyiz. Tabii dertler, sıkıntılar, her yerde olduğu gibi Sinop'ta da var. Ama sonuçta doğasıyla, sosyal yaşamıyla, insanıyla Türkiye'nin birbirini en çok seven, birbirine en saygılı kentindeyiz. Sinop'un genç İl Başkanı Cem Başkan’a, onun şahsında il-ilçe yöneticilerimize büyük bir teşekkür borcum var. Biz özellikle 895 ilçe ya da beldeye, ‘Dilediğiniz yerde ön seçim yapma kararı alabilirsiniz’ dedik. Bunların 199’unda ön seçim yaptık. Cem Başkan’ın liderliğinde hep birlikte Sinop'ta çok başarılı bir ön seçim süreci geçti.
Sinopumuzun değerli Belediye Başkanı Barış Ayhan, ön seçim sürecinde aday olmadı. Bayrak yarışında CHP bayrağını ve Sinop'a hizmet bayrağını kendi elleriyle teslim etmeyi tercih etti. Öncelikle Başkanımıza yürekten teşekkür ediyorum. Gerçek bir partili, gerçek bir Atatürkçü, gerçek bir demokrat olarak hem aday olmayıp hem adayın arkasında aslan gibi duran gerçek bir CHP’li. Yolda sordum. Kırgınımız, küskünümüz yok. Bu büyük demokratik olgunluk için, tüm Türkiye'ye örnek olacak bu parti içi demokrasi örneği için, parti disiplini için, dosta güven dost olmayana kaygı veren bu muhteşem tutum için bütün aday adaylarımızı yürekten kutluyorum. Metin Başkan'ın Devlet Su İşleri'nde (DSİ) 32 yıllık bir hizmeti var. Bu 32 yıllık hizmetin yaklaşık 16-17 yılı üst düzey yöneticilikle geçti. Ve yaptığı görev boyunca hem çok iyi yönetim hem kamu yararı hem vatandaş memnuniyetini ön plana alan, Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu’nda il temsilciliği yapan, örgütlenmeyi bilen, CHP örgütünü bilen ve iyi yönetici özellikleriyle çok değerli Metin Gürbüz Başkanımız, Barış Başkan'dan alacağı bayrağı daha ilerilere taşıyacağına, Sinop'a en iyi hizmeti ve katkıyı sağlayacağına ben yürekten inanıyorum.
Sinop deyince akla mutlu bir şehir geliyor ama emekli yoğunluğu açısından da aslında çok dertli insanların bir arada olduğu bir şehir geliyor. Her gün yeni ayaklar eklendi ayaklarımıza. Yeni kulaklar işitmeye başladı. Yeni kabuklar çatladı ve daha çok olduk. Ve işte bugün burada emeklilerimizle hep birlikteyiz. Gittiğimiz yerin nesi meşhursa onunla hesap yapıyoruz. Emekli maaşıyla kalkan hesabı yapmak mümkün değil. O yüzden mantı hesabı yapacağız. En düşük emekli maaşı geçen sene bugün, 54 tabak Sinop mantısı satın alabiliyormuş. Bugün 38 tabak alıyor. Bir yılda 16 tabak Sinop mantısı, emekli maaşından eksiltilmiş durumda. Yani büyük bir haksızlıkla, büyük bir mağduriyetle karşı karşıyayız. Ben Tayyip Erdoğan'a geçtiğimiz günlerde, çağrıda bulundum: ‘Emekliye önce ‘hepsinin keyfi yerinde’ demiştin. Sonra ardından döndün, dedin ki ‘Bir şeyler yapacağız.’ Sonra dedin ki ‘Para yok.’ Şimdi bizim önerdiğimiz emekli kartı seçim sonrası için söylemeyi düşünüyormuş. Ama esas mesele en düşük emekli maaşının en azından asgari ücret olması. Sakın, gelecek hafta çıkıp da ‘Ben bunu ileride yapacağım’ deme. Çünkü sen ‘vereceğim’ dediğin bayram ikramiyesini altı bayram vermemiş insansın. Sen, ‘Bağ-Kur'lunun 9 bin gününü 7 bin 200 güne indireceğim’ deyip yapmamış insansın. Sen, ‘Mülakatı kaldıracağım’ deyip seçimden sonra ‘Mülakatlara devam’ demiş insansın. Eğer emekliye bir şey yapacaksak Özgür Özel, CHP Grubu burada. Önümüzdeki pazartesi Meclis’i açalım, zammını salı günü yapalım.
Bir başka sorun: Sinop'un okumuşu, okuyanı çok. Bu bayram için bilet almaya gidenler, büyük bir şokla karşılaştılar. Bayram için otobüs biletleri, yüzde 60-70 zamlandı. Mazot 19 liradan 44 liraya çıktı. Bayram için kesilen bilet, yüzde 70 zamlandı. Şimdi bir Sinoplu aile, Sinop'a tatile gelip bayramda geri İstanbul'a dönmeye kalktığında 11 bin lira bilet parasıyla karşı karşıya. Emeklinin maaşı 10 bin lira. Asgari ücret 17 bin lira. Yolda gidip gelmek sadece 11 bin lira. Anayasa’ya göre, en önemli hak olan seyahat bile bu ekonomik kriz yüzünden, bu kötü yönetim yüzünden artık kullanılamaz duruma geldi. Bir yandan da ‘Hayat pahalılığını ben düşüreceğim’ diyen birisi kendisinin inandığı, kimsenin inanmadığı bir ekonomik icatta bulunmuştu. Diyordu ki ‘Faiz sebeptir. Enflasyon sonuçtur. Ben faizi düşürerek enflasyonu düşüreceğim.’ Bütün dünya tersini yaptı. Faiz çok olunca para dövize gitmez, mala gitmez; bankaya gider. Ama bu, bir tek kendisinin inandığı ekonomi teorisi yüzünden faizi inadına düşürdü. Dolar fırladı, 128 milyar dolarımızı harcadı, cayır cayır yaktı. Ev fiyatları fırladı, kiracıları yaktı. Et fiyatları fırladı, besicileri yaktı.
Seçimden önce diyordu ki ‘Dünyanın neresinde çıkarsa çıksın Türkiye'de faiz çıkmayacak. Bu can bu bedende durdukça Türkiye'de faiz artmayacak. Faizi düşüreceğim. Enflasyon sonradan düştüğünü göreceksiniz.’ Ve seçim geçti. Mehmet Şimşek geldi. Bu yapılanlara, bunun anlattıklarına ‘irrasyonel politikalar’ dedi. O can, o bedende duruyor. Ve Tayyip Erdoğan durduğu halde, 11 ayda dokuzuncu kez faiz artıyor. Bugün faiz, yüzde 45’ten 50’ye çıktı. Ne diyordu Tayyip Erdoğan, 2014’te: ‘Biz geldiğimizde ülkeyi yüzde 43 faizle aldık. Nereden nereye getirdik?’ O beğenmediği, aşağıladığı, kötülediği koalisyon hükümetinde faiz 43’tü. Şimdi faiz 50’ye çıktı. Nereden nereye getirdin memleketi? İşin kötüsü faizler 45 iken ihtiyaç kredisi faizleri bankada artmıştı zaten. Ayrıca kredi kartı nakit çekmek ya da kullanma faizi yüzde 113'tü. Şimdi 45, 50’ye çıkınca bunların hepsi daha da yukarıya çıkacak. Ve Tayyip Erdoğan Türkiye'yi en borçlu, en çok faiz ödeyen, genç işsizliği en yüksek bir noktaya sürükleyen bir lider olarak Türkiye'yi ekonomik olarak büyük bir sıkıntıya, büyük bir darboğaza soktu. Kendisinden, çevresinden yandaş müteahhidinden, beşli çeteden başka kimseye para bulamıyor.
Staj-çıraklık mağdurlarının emeklilik sorununu dile getirmeye devam edeceğiz. Öğretmenlerin Tayyip Erdoğan tarafından geldiğinde 80 bin olan atanmayan öğretmenin bir milyona çıkmasını, kaldırılması söz verilen mülakatın devamını, bu sene hiç memur alınmayacağına ilişkin beyanlarını gördük; bunların peşini bırakmayacağız. Ve eninde sonunda emeklilerle, emekçilerle birlikte bu iktidardan hakkımızı alacağız. Biz CHP olarak sizi yalnız bırakmayacağız. O yukarıdan bakıyor, sizi tek başına, küçük, çaresiz karıncalar gibi görüyor. Karıncaların gücü birlikteliklerindedir. 16 buçuk milyon kişisiniz. Ömürleri boyunca karınca gibi çalışmış, ekmeğini helal yolla kazanmış, bu devlete, bu millete hizmet etmiş kişilersiniz. Şimdi karıncalar gibi birbirimizi takip ederek birbirimizden ayrılmadan ekmeğimizin peşinde, hakkımızın peşinde, mücadele edeceğiz. Ve karıncanın kardeşi var. Karıncayı ezdirmeyiz. Karıncanın kardeşinin adı, CHP’dir.”