Cumhurbaşkanı Erdoğan, Danıştay'ın 156. kuruluş yılında konuştu. Danıştay'ın Türkiye'deki adaletin ve sosyal huzurun teminatı olduğunu belirten Erdoğan, "Nasıl geç gelen adalet, adalet değilse, topluma güven veren adalet sistemi bekamızın güvencesidir. Tüm mahkemelerde yer alan 'Adalet mülkün temelidir' yazısı bize bunu hatırlatır" dedi.
Devletin, adaletin tecellisini sağladığı ölçüde güçlü olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Adalet olmazsa huzur olmaz, güven olmaz" dedi.
Kendilerinin adalete güvendiğini ancak son yıllarda çok sayıda adaletsizliğe tanık olduklarını savunan Erdoğan, 27 Mayıs 1960'daki askerî darbeden ve 28 Şubat sürecinden bahsetti.
Erdoğan, açıklamalarına şöyle devam etti:
"Sosyal medyadaki acımasız linç kültürünü mağdur ettiği kesimlerin en başında yargı organları geliyor. Çok önemli, çok hassas bir görevi yürüten yüksek yargı görevlilerimiz eleştiri sınırlarını aşan haksız ithamlara muhatap oluyor. Yargı eleştirilemez değildir. Yargıdan hoşnutsuzluğumuzu dile getirebiliriz. Hakarete vermadığı müddetçe insanlar fikirlerini özgürce paylaşabilir.
Milletime samimi çağrı yapıyorum. Güçlü, tarafsız, bağımsız, iyi ve seri işleyen bir adalet sistemi, evlatlarımıza bırakabileceğimiz en hakiki mirastır. Bu, hepimizin müşterek görevidir. Yargının, yasama ve yürütmeye müdahalesi ne kadar yanlışsa, yargının siyasi tartışmaların içine çekilmesi de o denli yanlıştır"
Yurttaşları koruyan ve idari yargının işleyişini hızlandıran pek çok düzenlemeyi kendi iktidarları boyunca sağladıklarını öne süren Erdoğan, bahsettiği adımlar için 'sessiz devrim' nitelemesini yaptı.
Yeni anayasa çağrısını da tekrarlayan ve bunun Türkiye siyasetinde 'yeni bir kilometre taşı' olacağını öne süren Erdoğan, konuşmasını şöyle sonlandırdı:
"Ülkemizin geleceği; daha fazla demokrasi, ekonomik refah ve güvenlik üzerine inşa edilebilir. Demokrasi güvenliğin dayanağı, güvenlik demokrasinin teminatıdır. Türkiye'yi, tarihinin en büyük demokrasi adımlarıyla biz buluşturduk ama siviller tarafından hazırlanmış yeni bir anayasa hazırlayamadık. Yeni ve sivil bir anayasa teklifimiz, bunun içindir.
Siyasetteki yumuşamayla birlikte farklı siyasi partiler arasındaki istikşafi görüşmelerin hızlanması önemli bir fırsat teşkil ediyor. Türk siyasetinin bu fırsatı kalıcı bir kazanca dönüştürmesini ümit ediyorum. Biz üzerimize düşen yapıcı rolü oynamaya devam edeceğiz"