Kabine toplantısı, bugün 2 haftalık aranın ardından toplandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık ettiği toplantı yaklaşık 2,5 saat sürdü. Erdoğan, kabine toplantısının ardından açıklamalarda bulundu.
Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları şöyle:
"Şubat'ın 12'sinde yaptığımız önceki kabinemizin ardından BAE ve Mısır'a gittik. Her iki ülkenin devlet başkanının davetine yaptığımız ziyaretlerimiz oldukça verimli, samimi ve başarılı geçti. Dubai'de düzenlenen ve onur konuğu olarak davet edildiğimiz Dünya Hükümetler Zirvesi'ne katıldık. Devlet Başkanı Şeyh Muhammed'in yanı sıra zirveye iştirak eden diğer devlet ve hükümet başkanlarıyla görüşmelerimiz oldu. Kahire'de Cumhurbaşkanı sayın Sisi ile ikili ve heyetler arası görüşmeler gerçekleştirdik. Özellikle Filistin meselesini etraflıca konuştuk.
Gazze'deki katliamı durdurmak, yardımların sorunsuz ulaşmasını sağlamak amacıyla atabileceğimiz ortak adımları ele aldık. İnşallah yarın Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ı bu konuları istişare etmek üzere ülkemizde ağırlayacağız. Samsun, Ordu, Giresun ve Trabzon'la devam eden Karadeniz programı yaptık. Sağ olsun Karadeniz her zaman olduğu gibi bizi muhabbetle bağrına bastı. Kardeşim İlham Aliyev, kazandığı seçimlerinin ardından 19 Şubat'ta ülkemize bir ziyaret gerçekleştirdi. Ertesi gün adli yargı, hakim ve cumhuriyet savcıları, idari yargı hakimlerimizin kura çekim törenindeydik. Kura töreninin ardından Arnavutluk Cumhurbaşkanı ve heyetini ağırladık. Seçim mitinglerimize Afyonkarahisar, Denizli, Balıkesir, Sakarya ve Adana'da devam ettik.
Seçim mitinglerimize Afyonkarahisar, Denizli, Balıkesir, Sakarya ve Adana'da devam ettik. Meydanları dolduran tüm kardeşlerime buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. İstanbul trafiği için yeni bir nefes olarak gördüğümüz Sirkeci-Kazlıçeşme raylı sistemini hizmete açtık. Miting maratonumuzu Manisa, Kütahya, Aydın'la sürdürdük. Kütahya'da ayrıca şehir hastanemizin hizmete açılış törenlerine katıldık. Mart ayının ilk gününü Antalya Diplomasi Forumu'na ayırdık. Bu sene üçüncüsü düzenlenen forumumuza yaklaşık 4 bin 700 kişi katıldı. Forum kapsamında 11 devlet ve hükümet başkanı ile bir araya geldik. Türkiye'nin başarılarının dünyanın farklı köşelerinde ilgiyle karşılandığını Antalya Diplomasi Forumu vesilesiyle bir kez daha görmüş olduk.
Terörle mücadeleyi sınırlarımızın içinde ve dışında kararlılıkla devam ettiriyoruz. İnşallah bu yaz Irak sınırlarımızla ilgili meseleyi kalıcı olarak çözüme kavuşturmuş olacağız. Suriye sınırları boyunca 30 kilometre derinliğinde bir güvenlik koridoru oluşturma amacımız bakidir. Türkiye'yi güney sınırları boyunca kuracağı bir teröristanla dize getireceğini düşünenlere yeni kabuslar yaşatacak hazırlıklarımız var. Ülkemizin ve milletimizin terörle mücadele kararlılığını hala anlayamamış olanlara bu gerçeği kabul edene kadar şartları zorlamaktan geri durmayacağız. Türkiye sadece kendi sınırlarından ibaret bir ülke değildir.
Balkanlar, Orta Asya, Karadeniz, Kuzey Afrika, Ege'den Güney Asya'ya kadar çok daha büyük bir coğrafyanın kalbidir. Bir yerde bize ne şuradan, buradan diye bir ifade duyarsanız bilin ki bunu söyleyen ya zır cahil ya da gönüllü veya görevli 5. kol elemanıdır. Bizim sömürgemiz yok. Karşılıksız gelir getirecek kaynaklarımız yok. Binlerce yıllık devlet tecrübemiz var, insanlığı kendimize hayran bırakacak milli hasletlerimiz ve çalışma vasfımız var.
Dikensiz bir gül bahçesinde yürümedik. Sahip olduğumuz her şeyi dişimiz ve tırnağımızla kazıyarak, gerektiğinde canımız ve kanımızla yoğurarak kazandık. Geleceğe güvenle bakabilmemizi sağlayan özgüvenimizi bu şekilde inşa ettik. Şimdi önümüzde çözüm bekleyen 3-5 mesele var diye bu muhteşem mirasa sırtımızı mı döneceğiz? Daha çok mücadele etmemiz gerekiyor diye diz çökmemizi bekleyen emperyalistlere ve araçlarına teslim mi olacağız? Hayır, asla!
Etrafımızda yaşananları görüyorsunuz. Azerbaycanlı kardeşlerimizin uzun mücadelenin altından hem işgal edilen toprakları hem Karabağ'ı nasıl özgür hale getirdiklerine hep beraber şahit olduk. Rusya-Ukrayna savaşının nasıl başladığını, bugüne nasıl geldiğini ve nereye gittiğini hep birlikte takip ediyoruz. Suriye'nin gözlerimizin önünde nasıl parçalanmaya çalışıldığını gayet iyi biliyoruz. Gazze'deki katliama kimlerin yol verdiği, destek sağladığı ve hatta içten içe sevindiği açıkça ortadadır.
Türkiye olarak insani yardım ve samimi haykırışlarımızla Gazzeli kardeşimize destek olmaya çalışıyoruz. Türkiye Gazze ve Filistin için elinden geleni yapmaktadır, yapmaya da devam edecektir. Sorunun çözümü uluslararası düzeyde etkin ve kararlı işbirliğinin sağlanmasından geçiyor. İslam Alemi'nin tek vücut olmasına her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuluyor. Gazze'de temeli atılacak ilk yahudi yerleşim binası tek başına bu vahşetin sebebinin başka bir şey değil sadece hırsızlık, ahlaksızlık, onursuzluk olduğunu göstermeye yetecektir. Filistin topraklarındaki gasp eylemlerini meşrulaştıran hiçbir ülkenin ve halkının geleceği güvende olmayacaktır.
Türkiye ve Türk milleti olarak siyasetimiz, ekonomimiz, savunma sanayimiz, ordumuz, sosyal yapımız ve kurumlarımızla güçlü olmazsak bizim başımıza gelecek olan da budur. Günübirlik sıkıntıların heyecanına kapılıp verilen bu mücadeleyi görmekten gelmek ülkeyi böyle bir girdabın içine atmak demektir. Başlattığımız projelerin sonuçlanması, onları takip edecek programların hayata geçmesi için biraz daha vakte ihtiyacımız var. İnşallah o günleri de hep birlikte göreceğiz.
5. nesil savaş uçağımız Kaan vesilesiyle savunma sanayinde geldiğimiz yer ülkemizde ve dünyada epeyce konuşuldu. Savunma sanayi hamlelerimiz Antalya Diplomasi Forumu'nda da muhataplarımızın da gündemindeydi. Savunma sanayinde yüzde 20'lerde olan yerlilik oranını yüzde 80'lerin üzerine taşımıştır. 850'yi aşkın projeyle bu alanda kendi kendine yeterliliği en yüksek ülkelerden biri haline geldi. Sahip olduğumuz yüksek teknoloji ürünlerini dost ve müttefik ülkelerle de paylaşarak savunma ihracatımızı 10 yılda yaklaşık 4,5 kat artırdık.
Geçtiğimiz yıl dünyanın 185 ayrı ülkesine 230 çeşit ürün satarak ihracat yaptık. Kara, deniz, hava savunma platformuyla kardeş ülkelerin ordularının ihtiyaçlarına katkı vererek Türkiye'nin bölgesel ve dünyadaki gücüne katkıda bulunduk. Savunma sanayi ihrac atında dünyadaki yerimize baktığımızda karşımıza çıkan fotoğraf, TB2, Akıncı, Anka ve Aksungur araçlarımızla SİHA teknolojisinde dünyada ilk 3 ülkesi arasında yer alıyoruz.
İşsizliği son 10 yılın en düşük seviyesine getirdik. Daha önce ülkemizi enflasyondan nasıl kurtardıysak, bu defa da öyle kurtaracağız.
En düşük emekli maaşını 66 liradan 10 bin liraya çıkardık. Nereden nereye..."
Kalıcı fiyat istikrarını sağlayacak, yapısal dönüşümü hızlandıracak, afetlere karşı güvenli şehirler çabalarımıza kaynak oluşturacak anlayışla maliye politikalarımızı yönetmeye devam edeceğiz. Cumhuriyet tarihimizin en büyük demokrasi ve kalkınma adımlarını atarken en olumlu gelişmeleri çalışanlarımızın, emeklilerimizin hayatlarıyla gerçekleştirdik. En düşük emekli maaşını 10 bin liraya, asgari ücreti 17 bin liraya, engelli maaşını yaklaşık 4 bin liraya çıkarmış, her alanda milletimizin refah seviyesini katlayarak yükseltmiş hükümet olarak çalışanlarımızın ve emeklilerimizin bugünkü sıkıntılarına gözlerimizi kapamak mümkün mü? Geçtiğimiz günlerde emekli maaşlarına şu kadar zam yapacağız diyen muhalefetin nasıl boş konuştuğunu örneklerle anlattım. Çalışanlarımızı ve emeklilerimizi hayat pahalılığın pençesine terk etmeyeceğiz. Enflasyonu yenerek, büyümeyi sürdürerek, milli gelirimizi artırarak çalışanlarımızın ve emeklilerimizin gelirlerini de artıracağız"