Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, TBMM'de Saadet-Gelecek partileri ortak grup toplantısında konuştu. Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dile getirdiği İsrail tehdidine ilişkin, "Bu tehdit eğer varsa, geçen sene Sayın Erdoğan'ın Netanyahu ile el sıkışmaması lazımdı. 1 senedir Türkiye'nin İsrail'e enerji ve çelik desteğini en çok veren ülke konumunda olmaması lazım. Bugün İsrail'e verdiğiniz çelik, yarın Türkiye'ye karşı kullanılacaktır. Yani düşünebiliyor musunuz? Hem Yunanistan'ı düşman ilan edeceksiniz hem de demir-çelik ihtiyacını karşılayacaksınız. Böyle bir strateji olabilir mi? Ya birisi yanlış ya da diğeri, her ikisi bir arada olamaz. Dünyada konvansiyonel savaş bitti artık; siber, hibrit savaş dönemine giriş yaptık. Tehdit mi? İsrail, askeri ile bizim sınırımıza gelmez. Neyle gelir biliyor musunuz? Lübnan'daki Hizbullah liderlerini çağrı cihazlarıyla vurdu, sizi ise onların siber güvenlik şirketine verdiğiniz datalarla vurur" ifadelerini kullandı.
'YANLIŞ BİLGİYSE AÇIKLASINLAR'
Kamu kurum ve kuruluşlarının, siber güvenlik işlerini İsrail menşeli bir şirkete verildiğini söyleyen Davutoğlu, "Genelkurmay Başkanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Sayıştay, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu gibi tüm kurumların siber güvenlik işleri İsrailli bir şirkete verilmiş. Günlerdir kamuoyunda konuşuluyor. Bunu açıklasınlar, eğer yanlış ise bu bilgi, ben devleti zan altında bırakmam. Eğer yanlışsa çıksınlar, desinler; 'Hayır böyle bir şirket yok.' Bu şirket şu anda Azerbaycan, İsrail ve Türk şirketlerinin ortaklaştığı fuarda da var. Şimdi, tanımınız ne, politikanız ne? Sizin rakibiniz, siber hattı olarak içinize girmiş. Sizi hedef alan düşmanınız içinizde. İstediği anda devletin bütün evraklarına ulaşabilir, kurumların çalışmasını durdurabilir. Siber güvenlik böyle bir şey" diye konuştu.
'İKTİDARI SAMİMİ BULMUYORUZ'
Saadet Partisi Genel Başkan Vekili Mahmut Arıkan da iktidarın ekonomi gündemini değiştirme çabasına girdiğini söyledi. Arıkan, "Mesela şu an sanki en acil konuymuş gibi, yarın tüm sorunlarımızı çözecekmiş gibi anayasa tartışması yapılıyor. Defaatle söyledik, yine söyleyelim; sivil, dili ve içeriğiyle bugünü ve yarını kucaklayan, en önemlisi 85 milyonun tamamının, 'İşte benim anayasam' diyerek sahipleneceği, baş tacı edeceği bir metni, milletimizin takdirine sunmalıyız. Ama keşke önce mevcut anayasaya riayet etseler de sonra eksikliklerini tartışmaya başlasak. Son yıllarda adalete, hukukun üstünlüğüne verdikleri zarara baktığımızda; iktidarın niyetinden bir kez daha şüphe duyuyoruz. Samimi bulmuyoruz" dedi.
'CEZA VE İNFAZ YASASINI DEĞİŞTİRİP CAYDIRICILIĞI SAĞLAYALIM'
Arıkan, Türkiye'nin anayasa tartışmalarının önünde toplumsal şiddet olayları olduğunu belirterek, "Gelin bu tablodan kurtulmak için ne gerekiyorsa hep birlikte yapalım. Suça karşı topyekun savaş açalım. Öncelikle suçu ortaya çıkaran toplumsal zeminle mücadele edelim. Ahlaklı ve empati yeteneği olan bir nesil yetiştirelim. Ceza ve infaz yasasını değiştirip caydırıcılığı sağlayalım. Hukuk önünde herkesin eşit olduğu ve adaletin kamil manada sağlandığı bir Türkiye inşa edelim. Adaleti siyasetten arındırılalım. Güçlünün delip geçtiği, güçsüzün ceza aldığı bir hukuk algısıyla mücadele edelim" açıklamasında bulundu.
