CHP İzmir Milletvekili Mahir Polat, “Yerel seçim sürecinde de en cesur noktalarda, partimin başarısı için açıklama yapan, o süreçte babamı kaybetmiştim ona rağmen ayakta kalarak çalışmaya çalışan bir CHP sıra neferiyim ben. CHP’de belli başlı konulara siyaseten karşı duruşum, benim siyasi kimliğimle ilgili” ifadelerini kullandı.
Gündeme Bakış'tan Hale Halime Erdoğan'a konuşan Polat, normalleşme sürecinin AK Parti tarafından suistimal edilerek siyasi bir araç gibi kullanıldığını aktardı. Polat “Bugün biz, AK Parti’nin CHP ile normalleşmeyi kendi kötü gidişini durdurabilmek için bir manivela olarak kullandığını söylemeyecek miyiz? Gelinen noktada AK Parti bizimle normalleşmeyi kendisi için kullandı. Biz bunu partimizin yetkili kurullarında da ifade ettik. Düşüncelerimizi ifade etme ya da bir politik duruş sergilemek muhalefet olarak değil, partinin zenginliği olarak algılanmalı. Bunu yaparken parti kurul ve kurallarına uyarak yapmaya çalışıyorum. Bir odaktan hareket eden bir yapımız da yok. Benim gibi düşünen birçok vekil ve dışarıdan olan arkadaşımızın da olduğunu biliyorum. Partimizin uzun yıllardır siyaset yapma pratiğini terk etmenin, partide kabul edilmesi ya da itirazsız kabul edilmesini beklemek, bizlerin de AK Partili siyasetçiler gibi tartışma kültürü yerine biat kültürünü tercih etmemizi doğurur. Bu da bizim varlık sebebimizle ilgili ciddi soru işareti” diye konuştu.
Partinin değişen politikalarını değerlendiren Polat, “Sadece normalleşme değil, birçok başlık var. Partinin Kürt meselesine bakışının çok daha partinin kendi kuralları içinde olması gerektiğini düşünüyorum. Tartışılması, ikna edilmesi gerekiyor partililerin ki parti bununla ilgili bir şey söyleyebilsin ve bu politik çizgisini devam ettirebilsin. Aslında geriye dönüp baktığınızda, partinin Doğu, Güneydoğu ya da adına Kürt meselesi deyin, üniter devlet yapısı içinde çözülmesiyle ilgili önemli önermeleri var. Dönüp, bunların da okunarak, bunun üzerinden güncellemeyle yola çıkılması gerekirken, anlık reflekslerle Devlet Bahçeli ya da Recep Tayyip’in Erdoğan'ın çıkışlarına paralel çıkışlar yapmak benim açımdan doğru sonuçlar doğuran politik yönelmeler değil” açıklamasında bulundu.
Anketlerde çıkan kararsız seçmen sayısının arttığı ve siyasilere duyulan güven duygusunun azaldığına yönelik verilere dikkat çeken Polat, bunun ana nedenlerinden birinin de söylemler ve eylemler arasındaki fark olduğunu vurguladı. Polat, “Anketlerde CHP’nin birinci parti çıkması, CHP’nin son seçimlerde birinci parti olarak çıkmasıyla paralel olması açısından sevindirici. Ancak, anket kısmına baktığınızda, ankette başka bir şey daha var; kararsız seçmenin birinci parti konumuna geçtiği anketlerle karşılaşıyorsunuz. Kararsız seçmenin kimden kopup kararsız olduğunu sorguladığınızda, aslında onların yeni adreslerinin de nereler olabileceğini görebiliyorsunuz. Dolayısıyla kararsız seçmenleri birkaç defa not etmek gerekiyor” dedi.
“Siyaset kurumuna duyulan güven, o kadar çok aşılmış ki; seçmen yönelebileceği bir parti bulamıyor ve kararsız “diyen Polat, “Siyaset kurumuna güvensizliğin artmasının sebepleri, biz siyasetçilerden kaynaklanıyor. Bunu parti ayırmaksızın söylüyorum, en ağır hakaretleri birbirinize ediyorsunuz, sonra bir yerde karşılaştığınız zaman sarıldığınızda, kucaklaştığınızda ve bu kamuoyuna yansıdığında kamuoyu, ‘bunlar bizi dışarda kırdırıyor, içerde birbirleriyle sarılıyor. Kamera önünde kavga ederken, mecliste birlikte fıstıklı kadayıf yiyor’ diyor. Bu duyguyu anlamak ve bu duyguya paralel hareket etmek lazım” ifadelerini kullandı.
Polat’ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
CHP, yerelde ne yaptı birinci parti oldu? Mücadele pratiğinden, siyaset yapma pratiğinden vazgeçmedi. O pratiği kurultaydan sonra bozmadan devam ettirdi. Üstüne koyarak gitti. Siyaset pratiğinde aniden olgular yer değiştirmeye başlayınca bunun sorgulanması parti içi muhalefet değildir, parti içi zenginleşmeye ve partinin doğruyu bulmasına katkıdır.
Kendimle ilgili yüksündüğüm şeylerden biri Aziz (Kocaoğlu) Bey’den çok şey öğrenememiş olmam. Genç bir siyasetçiydim Aziz Bey’in ilk dönemlerinde, çok bir arada olamadım ama bulunduğum meclislerindeki konuşmalarının siyasi hayatıma büyük etkisi oldu. Ben hayatın bir öğrenme süreci olduğunu düşünürüm hep, yaşımız ya da mevkiimiz ne olursa olsun. Hala Aziz Bey’den çok fazla şey öğrenememiş olmanın ahı içindeyim, onu telafi etmeyi isterim. Uygun olduğu zamanlarda başkanımızdan randevu isteyerek, sadece sohbet etmek için gideceğim.
Ben siyaseti bilim olarak da yapmak istiyorum. Doktoramı tamamlayıp, siyaseti bıraktığımda partinin siyaset akademisinde tecrübelerimi ve siyaset bilgimi paylaşmak isterim. Yürüyen efsanelerle bir arada olarak da zenginleşebilirsiniz.
“Kemay Kılıçdaroğlu, kurultay delegelerini arıyor, imza süreci başlatılacak” iddialarını yanıtlayan Polat, “Kemal Bey de Türk siyaseti açısından yürüyen bir efsanedir. Değerlendirmeleri, bakış açısı, duruşu… Mesela Suriye’de yaşanan süreçleri ve yaşanabilmesi muhtemel bu süreci Kemal Bey ile yaklaşık 8 ay önce konuştuk. Kendisi tespitlerini, ‘Büyük Orta Doğu Projesi Faz 2 geliyor’ diye anlatmıştı. Ben haftada en az 1 defa Kemal Bey ile bir araya gelirim, sohbet ederiz ama bu sohbetlerimde hiç böyle bir şey duymadım. Kemal Bey, Genel Başkan iken 15 dakika zaman alabilirken, mesai saatleri içinde 5 dakikadan fazla zaman alamıyorum, yoğunluğu var, mesai çıkışları ya da bir yerden bir yere seyahat ederken sohbetlerimiz oluyor. Bunların hiçbirinde Kemal Bey’in bir kurultay delegesini arayıp ‘Hazır olun’ dediğine şahit olmadım. Arayan herkesle Türkiye’nin sorunlarıyla ilgili geniş değerlendirmeli, sohbet ettiğini biliyorum ama partiye karşı bir hareket içinde olmak gibi kimseyi yüreklendirdiğine tanıklık etmedim. ‘İmza toplayın’ dediğini de duymadım. ‘Gerek duyulur ve bir adım öne çık derlerse çıkarım’ demişti. Onun üzerine bir şey koyup söylediğini görmedim” dedi.
Polat, “milletvekilleri tarafından deklarasyon gibi bir çıkış olacak mı?” sorusuna ise, “Bir hamleden ziyade CHP hep tartıştı, tartışacak ve tartışarak biz kendi içimizde doğruyu bulacağız. Bunun adı hamle nasıl olur bilmiyorum, kalkıp hamle yapalım, yarın kalkıp devrim yapalım anlayışında olmadık ama yarının bizi nereye götüreceğini de çok kestirmek mümkün değil. Her gün bir şeyler oluyor, her gün bir sürü başka şey çıkabiliyor, yaşayıp göreceğiz” yanıtını verdi.
“Yakın gelecekte bir kurultay gerekli midir?” sorusuna Polat, “Tüm bu saydıklarımdan sebep, geçmiş geleneksel politik çizgisinin dışında bir CHP’nin genel merkezinin kendini anlatması ve en üst organ kurultaydan politikalarını onaylatması ya da onaylatamaması yani vize alması ya da alamaması gibi bir durumu demokrasimiz gereği olarak ortaya konulması gerektiğini düşünüyorum. Bunun Türk demokrasisine ciddi de bir katkı koyacağını düşünüyorum” diyerek yanıt verdi.