BIST 100 9.396 DOLAR 34,58 EURO 36,27 ALTIN 2.993,32
9° İstanbul
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyon
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkari
  • Hatay
  • Isparta
  • İçel
  • İstanbul
  • İzmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce

Sinan Ateş cinayetinde yeni tutuklamalar

Sinan Ateş cinayetinde yeni tutuklamalar

Sinan Ateş cinayetiyle ilgili Emre Yüksel ve Tolgahan Demirbaş tutuklandı. 

Ankara'da sokak ortasında öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş suikastında kritik isimlere operasyon yapılmıştı. Tetikçi Eray Özyağçılar'ı kaçırdığı iddia edilen ve 3 kez gözaltına alınan Tolgahan Demirbaş ile Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel tutuklandı.

Böylece soruşturma kapsamında tutuklu sayısı 17 oldu.

Bu arada, gözaltında bulunan şüphelilerden avukat Serdar Öktem'in emniyetteki işlemlerinin sürdüğü öğrenildi.

"ATEŞ CİNAYETİNDE 4 GÜNLÜK ÖLÜMCÜL KEŞİF"

Gazeteci Timur Soykan, Ateş cinayetiyle ilgili çarpıcı ayrıntıları sosyal medya hesabından paylaştı.

Suikastı organize eden Doğukan Çep'in ifadesine ulaştığını belirten Soykan, "Çep’in adamı Suat Kurt, Sinan Ateş’in ofisi önünde 4 gün keşif yaptı" dedi.
Çep'in suçlamalarını reddettiğini de belirten Soykan'ın paylaşımları şu şekilde:

"Sinan Ateş cinayetini organize eden Doğukan Çep’in ifadesine ulaştım. Çep suçlamaları reddediyor ama sorulardan cinayet organizasyonuna ulaşıyoruz. Buna göre; Çep’in adamı Suat Kurt, Sinan Ateş’in ofisi önünde 4 gün keşif yaptı.

Sinan Ateş’in geldiği, gittiği saatleri, aracını park ettiği yeri sürekli bildirdi. Cinayetten hemen önce yürüdüğü yönü bile söyledi. Bu sırada tetikçiler pusudaydı. Bu organizasyon sanıkların ‘Dövecektik’, ‘Bacağından vuracaktık’ savunmalarını da çürütüyor. Başlıyoruz:

Gebze’de yaşayan Suat Kurt ifadesinde, Doğukan'ın kendisini 22 veya 23 Aralık 2022 günü Facetime’dan aradığını anlatıyor. Yani cinayetten en az bir hafta önce organizasyon başlıyor. Çep, Suat Kurt’a Ankara’ya gideceğini, Sinan Ateş’in ofisi çevresinde keşif yapacağını söylüyor

İfadeye göre; Doğukan, 24 Aralık 2022 günü Suat Kurt’a 1000 TL gönderdi. Ertesi gün Suat Kurt Gebze’den Ankara’ya otobüsle gitti. Bu sırada Doğukan Çep ile sürekli telefonla konuştu. Bir otele yerleşti. 25 Aralık'ta Sinan Ateş’in ofisinin bulunduğu Çukurambar’da keşfe başladı.

Bu sırada Doğukan Çep, Facetime’dan görüntülü aradı ve Sinan Ateş’in ofisinin bulunduğu yeri, binayı, arabasının plakasını, markası, modeli ve rengini tarif etti. Doğukan Çep, “Arabası kaçta gelip gidiyor, aracı tek mi kullanıyor, bunları öğren ve bana haber ver” dedi.

Suat Kurt, Sinan Ateş’in otomobilini ilk kez 27 Aralık 2022 günü saat 15.00’te gördü ve Doğukan Çep’e haber verdi. Doğukan Çep, ‘Bekle bakalım, kaçta çıkacak’ diye talimat verdi. Aynı gün tetikçi Eray Özyağcı, iki özel harekat polisiyle İstanbul'dan Ankara'ya hareket etti.

Suat Kurt, o akşam Zekeriya Asarkaya'nın evinde kalıyordu. Doğukan, Facetime’dan aradığı Zekeriya Asarkaya’ya ‘Arkadaşım gelecek’ dedi. Saat 22.30'da yine aradı Suat Kurt’a “Çocuk geldi, aşağıda” dedi. Suat Kurt, siyah minibüsü gördü. İçinden tetikçi Eray Özyağcı indi.

Bu siyah araçta iki özel harekat polisi vardı ve tetikçiyi bıraktıktan sonra İstanbul’a döndüler. O gece Eray Özyağcı ve Suat Kurt aynı evde kaldı. Doğukan Çep, Eray Özyağcı’yı görüntülü aradı ve Sinan Ateş’i kastederek ‘Bu şahıs dövülecek, ayaklarından yaralanacak’ dedi.

"AYAKLARINDAN YARALANACAK"

Ancak sanıkların az ceza almak için bu şekilde ifade verdiği düşünülüyor. Bir yaralama olayı için bu kadar kapsamlı bir organizasyon yapılmayacağı ifade ediliyor. Ayrıca cinayetin işleniş biçimi de yaralama amacı olmadığını ortaya koyuyor.

Cinayet günü yani 30 Aralık 2022’de Suat Kurt yine Sinan Ateş’in ofisinin önündeydi. Saat 10.00’da Doğukan aradı ve Suat Kurt ‘Arabası burada’ dedi. Doğukan Çep, saat 12.00-12.30 sıralarında tekrar görüntülü aradı, ‘Bak bakalım çıkacak mı çıkmayacak mı’ diye talimat verdi.

Doğukan Çep 20-25 dakika sonra tekrar görüntülü aradı. ‘Gelen giden var mı’ diye sordu. Suat Kurt, bu sırada ofisine doğru yanındaki iki kişiyle yürüyen Sinan Ateş’i izliyordu. Doğukan’a ‘Geldikleri yere doğru gidiyorlar’ dedi. Doğukan ‘Tamam, sen taksiye bin geç’ dedi.

Bu sırada motosiklette Vedat Balkaya bekliyordu, tetikçi Eray Özyağcı, Sinan Ateş’i ofisin önünde eli tetikte bekliyordu. Yaklaştıkları sırada silahı doğrulttu ve tetiğe bastı."

NELER YAŞANMIŞTI?

Ülkücü camia içinde büyük tepki çeken suikastın organizasyonunda görev yaptığı iddia edilen Tolgahan Demirbaş'ın yakalanması sürecinde yaşananlarla ilgili bilgiler ortaya çıkmıştı.

Ülkü Ocakları Genel Merkez eski yöneticilerinden Demirbaş'ın, Ateş'in öldürülmesinde sorumluluğu olduğunu düşünen Ankara Polisi, aynı anlarda yaptığı cep telefonu sinyal bilgilerine ulaştı.

Demirbaş'ın kullandığı cep telefonun baz verilerini takip eden Ankara Emniyeti Asayiş Şubesi, şüpheli ismi yakalamak için belirlenen adrese gitti.

Asayiş Şubesi'nde müdür yardımcısı görevindeki bir emniyet müdürünün başında bulunduğu ekip, Demirbaş'ın bulunduğu adrese gittiğinde, evde aynı zamanda MHP Mersin Milletvekili Olcay Kılavuz'un da bulunduğunu gördü.

Özel görevlendirilen polis ekibi, ortaya çıkan yeni durumu hemen amirlerine bildirdi.

Kendilerine gelen "Eve girin, şahsı alın" emri üzerine polis ekibi, şüpheli Tolgahan Demirbaş'a yönelik gözaltı işlemi yapmak amacıyla eve gittiğinde, kapıyı MHP'li Kılavuz açtı.

Bu arada Kılavuz'un Ankara Emniyeti tarafından tahsis edilen polis korumaları da Ankara Emniyeti Asayişten Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı tarafından görevlendirilen emniyet müdürü liderliğindeki sivil polis ekibine müdahale etmek istedi.

Fakat Asayiş Şubesi'nin ekibi müdahale edilmesine izin vermedi. Görevli emniyet müdürü bu kez MHP'li Kılavuz'un tepkisiyle karşılaştı.

Kılavuz, kendisinin milletvekili olduğunu ve gözaltı işlemi yapılamayacağını söyledi. Buna karşılık, Asayiş Şubesi'nin sivil ekibinin başındaki emniyet müdürü, "Sizi almayacağız, yanınızdaki şahsı alacağız" yanıtını verdi.

Bunun üzerine, Kılavuz sinirlendi ve "Siz gidin, sahibiniz gelsin" şeklinde hakaretvari sözlerle birlikte savcı talimatı getirilmesini istedi.

Ekibin yaptığı görüşme sonrasında polis ekibi, getirilen savcılık talimatı sonrasında Demirbaş'ı gözaltına alarak Ankara Emniyeti'ne getirdi.

İşlemler sürerken ortalık karıştı.

Zira bu gelişmelerden Ankara Emniyet Müdürü Servet Yılmaz'ın henüz bilgisi yoktu. Olayın sıcaklığıyla yaşanan bu gelişme nedeniyle başlayan ve siyasi baskılar sonucu olduğu düşünülen sürecin ardından Demirbaş, gözaltına alındıktan "sekiz saat sonra" bırakıldı.

Demirbaş'ın serbest bırakılması işlemi savcılık üzerinden gerçekleştirildi. Ve yine kritik bir işlem yapıldı:

Polisin, "gecikmesinde sakınca bulunan hâl" kapsamında soruşturma savcısının sözlü talimatıyla gerçekleştirdiği gözaltı işlemine esas olacak dosyanın içi boştu.

Yani, Demirbaş'ın gözaltına alınmasını sağlayacak gerekçeye evrakta yer verilmemesi, şüpheli Demirbaş'ın salıverilmesinin önünü açtı.

Böylece, Demirbaş elleri kelepçeli hâlde götürüldüğü emniyetten elini kolunu sallayarak çıkmıştı.

MHP'DEN AÇIKLAMA...

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Ankara'da öldürülen eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş cinayetine ilişkin olarak, "Seçime gidilirken bestesi küresel aktörlerce yapılmış öfke, kin ve nefret şarkılarının kulak tırmalayan nakaratları işitilmektedir." ifadelerini kullandı.Yalçın, haklarında üretilen ahlak dışı iftiralarla nefret suçu işlendiğini, insan onurunu zedeleyen, öfke yüklü algı operasyonları yürütüldüğünü savundu.

Gerçek dışı haberlerle algı operasyonu yapıldığını savunan Yalçın, iftiranın iftirayı, yalanın yalanı kovaladığını söyledi.

MHP'nin müessiriyet ve dinamizminden rahatsız olan çevrelerin gemi azıya ve her türlü insanlık dışı eylem ve söylemi göze aldığının görüldüğünü ifade eden Yalçın, şu değerlendirmelerde bulundu:

"14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere doğru gidilirken bestesi küresel aktörlerce yapılmış öfke, kin ve nefret şarkılarının kulak tırmalayan nakaratları işitilmektedir. Menfur bir suikast üzerinden siyasi çıkar elde etme çabasındaki izansızlar, zan altında bıraktıkları masum ve suçsuz insanların ailelerini ve çocuklarının duygularını bile göz ardı etmektedir.

Evlerine ateş düşen mazlum insanların acıları da insafsızca, ahlaksızca istismar edilmektedir. Ailelerin, annelerin, babaların, kardeşlerin, bacıların canı hoyratça acıtılmaktadır. Sadece diriye değil, ölüme ve ölenin hatırasına da saygısızlık edilmektedir. İktidar hırsıyla böylesine küçülerek siyaset yapmak, politika değil, pespayelik, kepazeliktir. Bu nefret siyasetinin varacağı yer hüsrandır. Bu tiksindirici siyaset anlayışının getireceği hiçbir fayda yoktur. Tam tersine ona tenezzül ve tevessül edenleri yok edecektir."

Yalçın, haklarında üretilen ahlak dışı iftiralarla nefret suçu işlendiğini, insan onurunu zedeleyen, öfke yüklü algı operasyonları yürütüldüğünü ifade etti.

İnsanı diğer mahlukattan ayıran beşeri hasletlerin, yerini gayriinsani insiyaklara, şeytani entrikalara, nefsin esaretine bıraktığına dikkati çeken Yalçın, "Suikast meselesi yargıya intikal etmesine rağmen kendini adli makamların, yargı mercilerinin, hakim ve savcıların yerine koyan muarızlarımız bir tür toplumsal linç teşebbüsüne girmişlerdir. Ben galebe çalayım da ne olursa olsun, üstün geleyim de gerekirse insani ve ahlaki değerler çiğnensin anlayışı, adeta karşıtlarımızın siyaset düsturu haline gelmiştir. Partimiz ve mensuplarımız aleyhinde üretilen yalanların büyüklüğü, ortaya atılan iddiaların uçukluğu muhaliflerimizin bir cinnet sarmalına girdiğini göstermektedir." ifadelerini kullandı.

Yalçın, MHP ve Cumhur İttifakı'na zarar vermek maksadıyla ülkeyi gerginlik ortamında seçime götürmek isteyenların bu yanlışın altında kalacaklarını belirterek, "Mesele MHP ve Cumhur İttifakı aleyhinde algı operasyonu olmaktan çıkmış, toplumsal bozgunculuk ve kaos oluşturma hevesine dönüşmüştür. Sadece MHP ve partililerimiz aleyhinde iftira ve yalan kampanyasıyla yetinilmemekte, topluma kin ve nefret tohumları ekilmeye çalışılmaktadır.

Türkiye'nin iç ve dış dinamikleriyle demokrasinin gerekleri doğrultusunda siyaset üretemeyenler, toplumsal barışı ve huzuru dinamitleyerek ülkeyi anafora sürükleme, bunun faturasını da MHP ve Cumhur İttifakı'na çıkarma derdine düşmüştür. Bilinmelidir ki siyaset bir oyun değil, fevkalade ciddi bir meseledir. Siyasi kavga işin doğasında vardır. Tarafların çekişme veya tartışmalarında bazen atmosfer elektriklenebilir, üslup ve dil sertleşebilir. Hatta bazen işler kavgaya kadar varabilir. Ama siyasette belden aşağı vurmaya ne rızamız, ne tasvibimiz, ne de tahammülümüz vardır. Bu tür siyaset anlayışı bumerang gibidir, dönüp ona tevessül edeni vurur."