Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) enflasyon verilerinin açıklanması sonrası kendilerinden bilgi almak isteyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve beraberindeki heyete kapılarını açmamasına yönelik eleştiriler devam ediyor.
Olayla ilgili bir yorum da, Kasım 2016'dan bu yana Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tan geldi.
Ana muhalefet partisinin bilgi almak için devlet kurumunu ziyaret etmek istemesinin iktidar kanadınca 'TÜİK baskını' olarak nitelendirildiğini belirten Demirtaş, "TBMM içtüzüğü ve Anayasa, milletvekillerine iki temel görev vermiştir. Birincisi yasama yani kanun yapma, ikincisi ise denetleme yani iktidarın icraatlarını teftiş etmedir" diye yazdı.
Demirtaş, yasama görevi ve yetkisinin yaygınca bilindiğini, ancak denetleme görevi ve yetkisinin ya pek bilinmediğini ya da kutsal devlet zihniyeti nedeniyle hiç kullanılmadığını, kullandırılmadığını söyledi.
Gazete Duvar'da yayımlanan yazısının devamında şunları kaydetti :
'DEVLETİ YÖNETENLER, TOPLU İĞNEYİ NASIL KULLANDIĞININ HESABINI HALKA VERMEK ZORUNDADIR'
"Oysa iktidarın istisnasız tüm faaliyetleri yargı ve yasama denetimine tabidir. En azından Anayasa böyle söylüyor. Yani millet, vekilleri aracılığıyla, devleti yönetenlerin her şeyini ama her şeyini denetleme hakkına hatta sorumluluğuna sahiptir. Devlet ve kurumları kimsenin babasının malı değildir, hükümetlerin hiç değildir. Devletin bir toplu iğnesi bile halka aittir. Devleti yönetenler, o toplu iğneyi nasıl kullandığının hesabını halka vermek zorundadır. Bu hesap verme işi hükümetlerin keyfine bağlı değildir, Anayasal ve ahlaki bir zorunluluktur. Peki halk devleti nasıl denetleyecek? Elbette seçtiği temsilciler, milletvekilleri ve yargı aracılığıyla.
'ORTADA CİDDİ BİR ZİHNİYET ÇARPIKLIĞI VE OTORİTER DEVLET VAR DEMEKTİR'
Dolayısıyla TÜİK’e giden milletin vekilleri bilgi edinme hakkı kapsamında değil, TBMM’nin, Anayasa’nın ve milletin onlara verdiği denetleme hakkı, yetkisi, görevi kapsamında oradadırlar.
Bir iktidar milletvekili herhangi bir kamu kurumuna gittiğinde onu kapıda önünü ilikleyerek karşılayan bürokratlar, bir muhalefet milletvekili gittiğinde kapıyı açmıyorsa ortada ciddi bir zihniyet çarpıklığı ve otoriter devlet var demektir. TBMM’de her milletvekili aynı hakka sahipken iktidar, devletin sahibi gibi davranıyor ve bu da normal karşılanıyorsa durum vahim demektir. Gerçek bir demokratik parlamenter sisteme geçilecekse milletvekillerinin devleti denetleme yetkisi özellikle düzenlenmelidir.
'SENİN VEKİLİN SENİN KURUMLARINI DENETLEMEYE GİTTİĞİNDE 'BASKIN DENİYORSA, BİL Kİ SANA AİT OLANI BİRİLERİ GASP ETMİŞ DEMEKTİR'
Özetle sevgili ve değerli halk; devlet senindir, senin öz malındır. Ne hükümetin ne bürokratlarındır. Eğer senin vekilin senin adına senin kurumlarını denetlemeye gittiğinde birileri buna baskın diyorsa bil ki sana ait olanı birileri gasp etmiş demektir. Ne yapacaksın o halde? Elbette onu geri alacaksın. Sen halksın, yaparsın."